Geçen Çarşamba günü Ankara’da bir mahkeme, Türkiye’yi sarsacak bir karar aldı.
Nedense, Altılı Masa tartışmaları arasında kimse üzerinde durmadı veya özellikle durmak istemedi.
Ama önce bu karardan bir gün sonrasına, yani dün Perşembe gününe dönmek istiyorum.
CAMİ AVLUSUNDA GÖRÜNMEYEN
ÜNİFORMALAR BİZE NE ANLATTI
Önümde bir fotoğraf duruyor…
Dün Ankara’da Kocatepe Cami’nin avlusunda çekilmiş.
Genelkurmay Başkanlığı Plan ve Prensipler Daire Başkanlığı yapmış emekli Korgeneral Vural Avar’ın cenazesine ait bir kare…
Emekli bir korgeneralin cenazesi kalkıyor ama Cami avlusunda üniformalı tek subay yok.
Çünkü emekli paşanın rütbeleri elinden alınmış.
Bir er bile değil artık.
Yıllarca vatan savunmasında görev aldığı Genelkurmay bir bayrak bile vermemiş tabutun üzerine konulması için…
Ailesi getirmiş o Türk bayrağını…
KEMİKLERİ KIRILMIŞ 85 YAŞINDA BİR
DEMANS HASTASINA REVA GÖRÜLEN
Seksen beş yaşında bir insan.
28 Şubat davasında mahkum olmuş ve cezaevinde hayatını kaybetmiş.
Öyle sıradan bir ölüm değil…
Demans hastası. Banyoda düşüp kaburga kemiklerini kırmış.
Kemikler akciğerine batmış.
Hipokrat yemini etmiş birkaç doktor “Bir şeyi yok gidip hücresinde yatabilir” raporu vermişler.
Dün Kocatepe Camiinin avlusunda, bu ülkede uzun yıllar unutulmayacak bir dramın görüntüleri kayda geçti.
ONDAN 2 GÜN ÖNCE BİR BAŞKA
SUBAYIN MEZARININ BAŞI
Ondan 2 gün önce…Pazar günü Ankara’da bir mezar başında bir anma töreni vardı.
FETÖ’nün Silivri kumpaslarının kurbanı bir Türk subayı, Yarbay Ali Tatar, ölümünün 13’ncü yılında mezarının başında anılıyordu.
O mezarın başında 13 yıldır iki Türk bayrağı dalgalanıyor.
Silivri’nin gaddar FETÖ’cü savcı ve hakimlerinin kurbanı şerefli bir Türk subayıydı.
İğrenç kumpaslarıyla “Darbeci” diye evinden alıp götürmeye gelen FETÖ canilerinin gözünün önünde intihar etti.
TÜRKİYE HAFIZASINDAKİ
ÜÇÜNCÜ MEZAR FOTOĞRAFI
Önümde uzun yıllardan beri duran bir üçüncü fotoğraf daha var.
“Ergenekon’un kasası” iftirasıyla hapse atılan ve orada kanserle boğuşarak hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın cenazesinde çekilen bir kare bu.
Oğlu, babasının bir avuç kalmış bedenini toprağa indirirken öyle bir bakışı vardı ki..Hiç unutmadım.
Kasa dedikleri insanın gariban bir ailenin babası olduğunu ancak ölümünden sonra öğrenebilmiştik.
Bu kareler Türkiye hafızasının kaydettiği fotoğraflardır.
Bir dönemi anlatır…
AVAR PAŞA’NIN CENAZESİNDEN BİR GÜN ÖNCE MAHKEMENİN VERDİĞİ TARİHİ BİR KARAR
Dün Ankara’da Avar Paşanın cenazesinin kaldırılmasından bir gün önce, yani 21 Aralık Çarşamba günü Ankara’da, o camiden çok uzak olmayan bir yerde bir mahkeme tarihi bir karar aldı.
O kararın bu üç fotoğrafla ilgisi yok diye düşünebilirsiniz.
Ama var. Şimdi lütfen biraz dikkatle okuyun.
Ankara 36. Ağır ceza Mahkemesi 21 Kasım 2022 günü bir davayı kabul etti.
Bu, Öğretim Üyesi Doç. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi ile ilgili davaydı.
Mahkeme Savcının hazırladığı iddianameyi kabul etmişti. Buraya kadar normaldi.
Ancak Mahkeme ilginç bir şey yaptı.
“Bu dava benim ilgi alanıma girmiyor, terör ihtisas mahkemesinde yargılanmalıdır” dedi.
SAVCININ EN BÜYÜK KORKUSUYDU
AMA ÜST MAHKEME DE DİNLEMEDİ
Savcı ise davanın genel mahkemede görülmesi gerektiğini belirterek itiraz etti. Çünkü bunun açacağı tarihi bir sonuçtan endişeliydi.
İtiraz 37’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
İşte bu mahkeme geçen Çarşamba günü, yani Avar Paşa’nın cenazesinin kaldırılmasından bir gün önce tarihi bir karar aldı.
Ve dedi ki;
“Hayır bu bir terör olayıdır ve dava ihtisas terör mahkemesinde görülmelidir.”
Neden tarihi bir karar?
Çok basit.
Çünkü FETÖ davalarında, özellikle siyasileri korumak amacıyla konulan 17-25 Aralık barajı bu kararla çökecektir.
Daha açık anlamı da şu:
15 Temmuz’dan sonra FETÖ gözaltıları ve yargılamaları başlayınca, Hükümet 17-25 Aralık 2013 tarihini bir sınır olarak belirlenmiş ve ancak bundan sonra FETÖ ile ilgisi bulunan ve devam eden kişiler yakalanıp cezalandırılmaya başlamıştı.
Bu da, daha önceleri FETÖ’yle ilişkisi bulunan kişileri ve özellikler de siyasileri koruyan bir baraj olmuştu.
MAHKEMENİN KARARI
BARAJI FİİLEN YIKIYOR
Şimdi mahkeme bu barajı fiilen yıkabilir.
Çünkü 17-25 barajı 2013 yılına kadar iniyordu.
Oysa Hablemitoğlu cinayeti 18 Aralık 2002 günü işlenmişti.
Ve Mahkeme şimdi, bu cinayeti FETÖ Terör örgütü azmettirdi ve işletti” derse, bu örgüt 2013’den önce de varmış diye kabul edilecek.
O durumda 17-25 barajı artık FETÖ’yle daha önce ilişkisi olan insanlar üzerindeki zırhı da kaldıracak.
KİMLER YIKILAN BARAJIN AZGIN
SULARI ALTINDA KALACAK
Yıkılan 17/25 barajının arkasında birikmiş azgın sular kimleri altına alıp sürükler?
Aslında sıralı listesi herkes tarafında biliniyor.
(*) “Alnı secdeye varan faydalı insanlar” olarak görüp, FETÖ’ye her türlü kolaylığı sağlayanlar…
(*) FETÖ’nün Ergenekon, Balyoz, Kafes vs ve bütün Silivri kumpaslarını görmezden gelenler, gerekli işlemleri yapmayanlar…
(*) Meclis kürsülerinde, televizyonlarda Fethullah Gülen’e övgüler düzenler, onu savunanlar, Pensilvanya’da helallik almaya gidenler..
Ve daha kimler kimler…
Yukarıda anlattığım üç fotoğraf bu milletin hafızasında durdukça…
FETÖ’nün yaptığı zulümler ve ona ses çıkarmayanların fotoğrafı daha da büyüyecek.
BİLMİYORUM FARKINDALAR MI
“GELİYOR GELMEKTE OLANIN”
Bu tarihi karar Altılı Masa ve İmamoğlu’na verilmeye çalışılan ve adaletsiz olduğu besbelli cezaların tartışılması arasında gürültüye gitti.
Bazıları da görmemeye çalıştı.
Ama eminim Ankara’da bazı kişiler ve kurumlar bu “Açık ve yakın tehlikenin” farkındadır.
Şurası kesin.
Ceza terör mahkemesinde, iddianamede de belirtildiği gibi, bu cinayetin azmettiricileri ve tetiği çekenlerin FETÖ terör örgütü ile ilişkisi kesinleşirse…
15-27 Aralık barajı çökmüş olacak.
Bunu önlemenin tek yolu, Mahkemenin yargılama sonunda “Bu cinayetin FETÖ ile ilgisi yok “ demesi veya bütün sanıkları beraat ettirmesi olacak.
Beraat ettiremeyecekse, o zaman bir başka savcı bulup, üzerilerindeki FETÖ elbisesini çıkartıp başka bir terörist elbisesi giydirmeleri gerekecek.
Ama şurası kesin. Ok yaydan çıktı.
Bilmiyorum farkındalar mı “Geliyor gelmekte olanın…”