Bu yazımı sandıklar kapanmadan yazmam gerekiyor. Çünkü G-azetemen pazartesiye yetişmesi için şimdiden istiyor.
Amasya Mehmetpaşa Mahallesi 1157 numaralı sandıkta sabah saat 08’de ilk oyu ben kullandım.
O sandıkta 1965’ten beri 2 kez kendime olmak üzere bu altıncı oy kullanmam idi. Yine ilk kez son seçimlerde iktidara oy kullandığını tahmin ettiklerimin yüzü gülmüyordu. Bana karşı da adeta iktidara gelmekte olan CHP’nin eski milletvekili ve bakan hemşerileri gözü ile bakıyorlardı
2002’de AKP yüzde 34,5 ile mecliste çoğunluğu sağlayıp tek başına iktidar olduğundan kısa süre sonra R. T. Erdoğan Genel Başkan olarak Rize’ye teşekkür ziyaretinde aynen şöyle söylemişti: “halkın iradesi ile yani demokratik seçimle iktidara geldik. Sandıkta verdiğiniz oylar bizim dayandığımız tek güçtür. Yani –demokrasi sadece sandıktır-.
CHP’nin demokratik anlayışı ile ara yollar bulunarak Siirt’ten milletvekili seçildi. Ve 2003’te Başbakan olduğunda bu kez yine Rize’deki bir konuşmasında “Demokrasi bizim için hedefe giden yolda amaç değil araçtır” dedi ve sık, sık demeyi sürdürdü.
Buradan anlaşılıyordu ki, asıl hedefi “Başkanlık sistemine” geçerek, başta meclis olmak üzere yasama-yürütme-yargı yetki ve vesayetini eline alarak Tek Adam (demokrat olmayan bir lider) olmak istiyor.
Fetö ve 2. Cumhuriyetçilerin de desteği sayesinde yapılan 2010 Anayasa değişikliği ile de Partili Cumhurbaşkanlığına” erişti.
Zaten kısa süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, demokratik haklarıyla Taksim yeşil alan kıyımına karşı çıkanlara polisin orantısız güç kullanımına, “Demokrasi sadece sandık değildir” dediğinde, onu azarlarcasına “evet demokrasi sadece sandıktır” dedi.
Yine o düello üzerine, Taksim olayları sırasında göstericilerin temsilcileri ile görüşme yaptığı için A. Gül ile birlikte Bülent Arınç’la ipleri kopardı ve sonrası ikisini de politikada etkisiz duruma getirdi.
Son 10, özellikle 2019 İstanbul Belediye seçiminden sonraki 4 yıldır, ülkede 1950’den beri görülmedik hak ve hukuk dışı o denli çok uygulama oldu ki, Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın “Demokrasinin sadece sandıktır” sözüne bile artık inanmadığı belgelendi.
Son 1,5 yıldır ise “Ben İktisatçıyım”, “Esas olan Nastır” diyerek halkın AŞINI-İŞİNİ tarumar ettiğini görmeyecek kadar ya, halktan, gerçeklerden koptu gitti, ya da haksızlığın ve hukuksuzluğun hesabını vermekten korkar durumda.
Bütün bunlardan sonra sandık başında gördüğüm AKP’li seçmenin bile çekimser hali ya sandığa yansımış ve şu sabah saatlerinde AK Sarayda “ne olup bittiğini” tahmin etmek için yalnız yurtiçi değil yurtdışı kamuoyu da bekler durumdadır.
Ya genel beklentinin tersine AK Saray yüzde 50+1’i adil ve hukuk içinde bir seçimle alabildi. Elbette artık bir 5 yıl daha olsun hak ve hukuktan ayrılmazlar!
Ya da sandıkta yitirilen 50-1 sonucunda, AK Saray’dan “Evet demokrasi sadece sandıktır ve sandık sonucuna saygılıyız” benzeri bir yurt ve yurttaşa güven ve huzur verecek bir açılama gelmiş olsun.
***
Laik Demokratik Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan bir devlet ve halk adamımızdan elbette bu ikincisini beklemek Türkiye Cumhuriyeti bütün yurttaşlarının hakkıdır.