Bir Çin özdeyişi ile yazıma giriyorum: “Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur. Ona öğretin. Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın. Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır. Ondan sakının. Bilen ve bildiğini bilen liderdir. Onu izleyin.” Hani 2021 yılının bütün ikinci yarısını AK Sarayın anlattığı “Faiz” masalları ile geçirdik ya... “Büyük Ekonomistimiz” çöken ekonomiyi Çin Modeliyle kurtaracağının müjdesini vermişti ya… Gelin biz de, Tek Adamın haline bu özdeyişten bakalım; Bilmem kaçıncı akıl danesi Nureddin Nebati Hoca Çin özdeyişinin 2. satırına benzeterek, “bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır” inancı(!) ile Tek Adamı uyandırmak için “Çin değil, bizim modelimiz bize özgü bir modeldir” dedi. Oysa gözleri velfecri* okuyan Hoca Nebati O’nun tam da 3. satıra benzediğini görüyordur da, hesabına uymadı. Aslında Nebati Hoca, hem Reis’ine hem de kendisine özgü olan modeli açıkladı. -Halkın emeği ile ürettiği mal ve hizmetin karşılığı olanı tasarrufu (kaynağı), devletin hazinesi aracılığı ile cebellezi** etmek. Tek Adamlığı anayasallaştırırken tek amaç buydu ama sürdürülebilir olması için sandıktan çıkmayı da garanti altına almak gerekiyordu. 2019 yerel ve özellikle İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde, sandığın sahibi halk (seçmen) uyandı ve Reis ve tayfasının, Çin özdeyişinin 3. satırındakilerden olduğunu gördü; “Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen…den sakının”. Artık özdeyişteki “sakının” nasihatini dinlemek ama boyun eğmemek zamanındayız. Çünkü sandık korkusuna kapılan AK Saray çareyi, saçma vaatlerle gerçeği karartmak ve uyanan kuşağı yıldırmakta arıyor. Onun bu telaşını da 2021’n ilk aylarındaki Y-Z…(her yaştan) ayağa kalkan genç kuşak fotoğrafladı, aynaladı… “Dindar nesil yetiştirmek” inadıyla “demokrasiyi araç olarak kullanan” bir Politikacının önünde, boyun eğmediler, “demokrasinin amaç olduğunu” öğretmek için dikildiler. Yitirdiği sandığa güvenerek, polisi şiddete zorlayan, kendini hala erişilmez güç sanan bir politikacı hak-hukuk, barış ve özgürlük arayan halk çocuklarının karşısına, elleri sopalı kendi partizan yığınlarını çıkardı. Üst üste beş seçimde iktidar olmuş bir kadro, demokratik siyasal yaşamımızda ilk kez, belki de çoğunluğu henüz oy kullanmamış bir genç kuşağı, oy hesabına vurarak, “milli irade düşmanları”, “çapulcular”, “ayak takımı”, “faiz lobisinin piyonları”, “teröristler” diye suçladı. Nedir Y-Z…-Kuşağının istediği? “Nasıl yasayacağımıza, neden, niçin ve kime inanacağımıza, ne içip-yiyeceğimize-giyeceğimize karışma; Yani özce, “çek elini üstümüzden, biz özgürce düşünmek ve yaşamak istiyoruz” diyorlar. 2022 Onların dediği bir yıl olacak. Şemdinli’den Enez’e, Şavşat’tan Datça’ya Umut rüzgârları esecek. (*) Velfecri okumak: Zeki ama kurnaz, düzenci, hileci olduğu gözlerinden, bakışından belli olmak, gözleri kurnazca parıldamak. (İNT.) (**) Cebellezi: Hakkı olmayan bir şeyi kendisine mal etme. (TDK)