TÜRKİYE`NİN DURUMU CHP`YE BAĞLI

Erol Çevikçe

Aklı eren ermeyen herkes 31 Mart seçiminde AKP’nin (R. T. Erdoğan’ın) 22 yıl sonra ikinci duruma düşmesinin nedenlerini hala tartışıyor. AK Saray sorumluluğun kendi dışında olduğuna inandırmak için bir ay sonra bir motelde “azarlama “ toplantısı yaptı.

CHP, halkın -Aş-İş derdi canına tak dediği için- sandıkları doldurduğu gerçeğini, “benim sayemde oldu” diyenlerin 2028’de “Cumhurbaşkanı” olma çekişmesine dönüştürdü.

Oysa seçmen sandıkta “R. T. Erdoğan’a sen bu Tek Adamlık sisteminle git”, “ey CHP, sen de bir an önce (erken seçimi zorla) gel ve bizim Aş-İş derdimizi çöz” dedi. 

CHP ise politikanın (Bizanslı) ustası R. T. Erdoğan’ın “yumuşama-uzlaşma-normalleşme” planı ile zaman kazanarak yoluna bildiğince devam etmesine, alet oldu.

Elbette bu saflığın arkasından, eskisi gibi yine CHP’de “iç dalaşı” başladı. Hadi E. İmamoğlu’nun Tek Adamlık sevdası, Ö. Özel’in Postuna sahip çıkma hırsı anlaşılıyor da, K. Kılıçdaroğlu artık ne arıyor.

Aslında CHP’nin bu kronik yapısı taa 12 Eylül 1980 darbesine dayanıyor. Ne zaman ki, Darbeciler partiler ve seçim yasalarını değiştirdiler… Eksiklik ve aksaklıklara karşın, parlamenter demokrasimizi bu iki yasa ayakta tutuyordu. Nispi temsile dayalı seçim yasası sayesinde halkın gerçek iradesi, büyük ölçüde sandığa yansıyor ve siyasi partiler yasası sayesinde de parti içi demokrasi işliyordu. 

Anımsayalım, örneğin değişen yüzde 10 barajlı 2002 seçiminde yüzde 34 oyla AKP’nin (R. T. Erdoğan’ın) ülke idaresini her bakımdan (yasama-yürütme-yargı) tek başına ele geçirmesinin kapısını açtılar. Oysa Ecevit’in CHP'si, 1977'de yüzde 42 oy aldığı halde tek başına hükümet kuramamıştı.

Yine bugün, bırakınız ‘ilerisini’, 1980 öncesi demokrasisinin özlemi çekiliyorsa diğer nedeni de yok olan “parti içi demokrasidir”. Yargıç gözetiminde yapılan parti içi önseçimleri zorunlu olmaktan çıkarıp, partilerin her kademede adaylarını Genel Başkanların atamasına olanak sağladılar. Böylece parti içi demokrasiyi yok ettiler. İktidarıyla ve muhalefetiyle artık milletvekillerinin tamamını Genel Başkanlar atar olmuştur. 

Parti içi demokrasi olmadan, bir toplumda demokrasinin var olduğu ve yaşadığı tek bir ülke yoktur. Yazımın başlığını bilerek, “Türkiye’nin durumu CHP’ye bağlı” koydum. Çünkü partinin içinde bulunduğu çok başlılık, sonuç alıcı muhalefet görevini ciddi bir şekilde aksatıyor.

Üstelik gelecek için umutların solmasına neden olan bir parti içi çekişme görüntüsü var.  Her gün yaptıkları eylemler ve ettikleri sözlerle üç Ünlü CHP’liden (Ö.Ö-K.K-E.İ.) halk ve parti tabanı, kendi geleceklerine değil, ülkenin geleceğine adanmalarını bekliyor ve istiyor.