2019 seçimini yitirdikten sonra AK Sarayın (R. T. Erdoğan’ın) mastır planı mecliste yeter sayıyı bulmak ve AK Sarayda sağlığı elverdikçe tek başlı iktidarını sürdürmek.
CHP başta muhalefeti hukuk üstü baskılarla sindirmek ve DEM’i Öcalan ilişkisi ile yanına almak planın parçalarından biriydi. Nasıl olsa D. Bahçeli planın kopamaz ortağıydı.
Halk indinde planın tutması için adını “terörsüz Türkiye” koydular. Planın olmazsa olmazı İmralı ile vaade dayalı pazarlık süreci oldu. Ve süreç mümkün olduğu kadar Partili Cumhurbaşkanın dışında(!) gibi TBMM aracılığı ile sürdürüldü. Bahçeli’de tarihi büyük devlet adamı(!) rolünü üstlendi.
Türkiye içinde silahlı gücünü ve dışardan desteğini kaybetmiş olan PKK’nın, kuzey Suriye’deki ayrılıkçı Kürt silahlı gücü YPG’ye katıldığını Türkiye hükümeti açıkladı. Bu nedenle Türkiye’nin o tarihten beri terör tehdidi konusunda muhatabı şöyle tanımlandı SDG (ki Mahzun Abdi’nin sın günlerde ilana çalıştığı Suriye Kürt Federasyonu)-YPG (ki SDG’nin silahlı gücü) ve PKK.
PKK’nın Silah yakması, Türkiye’den çekilme sözleri, ekonomik gündemi halktan karartmaktan başka bir şey değildi. DEM ile komisyondaki görüşmeler sonunda komisyonun İmralı’yı ziyareti, planın son en ciddi sayfası oldu.
AK Saray Öcalan’dan Suriye’deki SDG’nin birleşik Suriye cumhuriyetine katılmasını ve DEM’in anayasa değişikliği için mecliste cumhur ittifakı ile birlikteliğini istedi.
Öcalan ise SDG için Cumhur İttifakının isteği olan Ahmed Şara ile birleşmesine hayır derken, “onlar benim sözümü dinlerler” geçiştirmesiyle, kendisi dahil cezaevindeki ve dışardaki PKK’lılar için geniş bir af yasası vaadi istedi.
Geçen haftaki yazımın başlığında olduğu gibi R. T. Erdoğan’ın mastır planı geldi çattı “karşılıklı vaatlerin” uygulanmasına. Vaatler iki taraf içinde risklerle dolu. En önemlisi Türkiye seçmeninin Kürt kökenli olanları başta hiçbir kökenden gelen halk, bu planı ne anlamış ne de anlayanı içine sindirmiş durumda.
Bütün bunlar olurken kitlesel olarak yurttaşın değişmez arayışı, elbette aş-iş-adalet. Osmanlı’da bile Halk, hiçbir zaman bu iktidarın zamanında görülen kadar birlik bütünlük ve dirimlik açılarında sahipsiz ve yanlışlıklarla karşı karşıya kalmamıştı.
Pekiyi ne için bütün bu planlar, vaatler, sözler? Politikacının ve yandaşlarının iktidarlarını yaşam boyu sürdürmesi için İMİŞ. Yazıklar olsun çağdaş, laik Türkiye Cumhuriyeti demokrasisini ve halkının geleceğini bir karanlık bataklığa sürenlere de, onların mastır planına da.....