Anımsatma: 79 YIL ÖNCE 6 AĞUSTOS “HIROŞİMA”

Erol Çevikçe

7 Ekim 2023’te, Hamas’ın İsrail’e karşı başlattığı savaşın, kim ve kimlerin stratejik hesabı (senaryo-plan-kurgu-oyun) olduğu ve aşırı Siyonistlere, “karşı kıyım” yolunu açtığını, hiçbir aklı eren yadsıyamaz.

Son suikastların ezikliğinin Humeynici Mollaları, İsrail’e karşı var gücüyle bir savaşa zorladığı gözleniyor. Hiç kuşku yok ki, dünyanın tepkisine karşın Gazze’de çoluk-çocuk elli bin canı yok eden İsrail’in, bu kez nükleer bir karşı koyuşu bile göze alması olasıdır. 

İsrail’in soydaşlarının faşist kıyıma uğradığı ve sömürgen ABD’nin Japonya’ya atom bombası yağdırdığı yıl yaklaşık 80 yıl geride kaldı. Ne acıdır ki, bu hafta bu insanlık suçunun sönmeyen alevini anımsatmak için bu yazıyı yinelemeyi görev bildim;

ABD, 79 yıl 1 hafta önce 6 Ağustos’ta, Japonya’nın Hiroşima kentine ilk atom bombasını attı. Ünlü Fransız yönetmen Alain Resnais’in filmi, Türkiye’de “Hiroşima Yanıyor” adı ile izlediğimiz “Hiroshima mon amour (1959)”, sinema tarihinin en çok ödüllü bir gerçek sanat eseridir (Genç kuşakların izlemesini öneririm).

6 Ağustos 1945’te ABD Başkanı Harry Truman kongrede şunları söylüyordu: “Bir Amerikan uçağı, 16 saat önce Japonya’nın önemli bir askeri üssü olan Hiroşima’ya bir bomba attı. Bu bir Atom Bombasıdır. Almanlar bütün çalışmalarına karşın bu atomik bombayı yapamadıkları için biz çok şanslıyız. İstersek bu bomba ile bütün Japonya’yı yok edebiliriz. Ben kongreden Amerika içinde atomik gücün üretimi ve kullanımını kontrol etmek için bir komisyon kurmasını istiyorum. Ve ben yine, bu atomik gücün, dünya barışını etkili ve kalıcı bir şekilde korunması yolunda kullanılması konusunda alınacak kararlarda kongrenin bana destek olmasını dilerim”.

Tarihin en büyük insan katliamının 79. yılında Hiroşima’da, her yıl olduğu gibi bu yıl 6 Ağustos sabahında da “Barış Çanı” çalınırken, 1948’den bu yana yalnız Orta Doğuda değil bütün dünyada her sabah-akşam “Savaş Çanları” daha şiddetle çalar oldu.

7 Ekim’den beri Netanyahu hükümeti Gazze’yi yerle bir etmekle kalmadı, insanlık tarihinin en büyük soykırım suçunu pervasızca işlemeye devam ediyor. Arkasına aldığı ABD’nin silah ve lojistik desteği ile başta İran kendine düşman saydığı bütün çevre ülkelerini de tehdit ediyor.

ABD Başkanı Truman’ın 1945’te kongrede “dünya barışı için başta nükleer bomba yapımı olmak üzere silahlanmaya karşı önlem alma” dileği daha bir yılını doldurmadan, SSCB (Rusya) ve izleyen yıllarda Hindistan, Çin, Pakistan, İsrail ve Fransa Atom bombası yapar duruma geldiler. 

1980’in sonunda, Doğu Bloku (Sovyetler Birliği) çökünce ve soğuk savaş bitince sanıldı ki, başta ABD silahlanma yarışı yavaşlar. Görüldü ki, umutlar boşuna imiş! Fırsat ve güç bulan her ülke tırmanışa katılmak için halkını fedakârlığa zorladı (İran gibi).

İngiltere’nin çakmağını çaktığı İsrail-Filistin savaşı, Amerikan kapitalizm bloğu ile (sözde) Sosyalist-Komünist blok arasında gittikçe tırmanan enerji sömürüsüne dayalı rekabetin kışkırttığı savaş bölgesi (Orta Doğu) oldu.

İki kutbun doymak bilmediği silah ticaretinin pazarı bu bölgede (Türkiye dahil) İsrail’in intikam hırsı, halkları savaşla yaşamaya mahkûm etmiş durumda. Daha dün Rusya’nın İran’ı soğutma çabasına karşın seçim yarışındaki ABD’li politikacılıların “her zaman olduğu gibi İsrail’in yanında olmayı sürdüreceğiz” sorumsuzluğu, İran’ın bir bütüncül silahlı kalkışmasına karşı, faşizan intikam hırslar içindeki İsrail yönetiminin nükleer tehdide başvurmasını cesaretlendirmiş olabilir!

Dileriz İsrailli genç kuşaklar, bir halkın (devletin) geçmişten aldığı dersle, böyle kitlesel soykırım yaparak ilelebet yaşanamayacağını görebildiler, görebilecekler.