Sedat Peker’in ‘gündem sarsan’ açıklamaları devam ederken, Zülfü Livaneli’nin açılamaları biranda gündemi değiştirerek eski genel başkan Deniz Baykal üzerinden CHP’yi tartışmanın merkezi haline getirdi.
Ne Peker’in iddiaları, ne 128 milyar dolar, ne belediyeler eliyle yapılan insan kaçakçılığı, ne enflasyon, ne işsizlik gündemde kaldı; varsa yoksa CHP ve CHP’nin sol olmaması kamuoyunun gündemi oldu.
Konu malum Erdoğan’ın siyasi yasağı Deniz Baykal tarafından kaldırılmasaydı bugün Erdoğan olmazdı! Büyük demokrat! Zülfü Livaneli’nin 2007’de yazmış olduğu yazıdaki iddiası bu. Maddi hatalarla dolu bu yazı 14 yıldır özellikle sosyal medyada gündem olmaya devam ediyor. Livaneli’de büyük demokratlığının! yanına, yüksek öngörüsünü! eklemiş oluyor.
Eğer öyleyse Erdoğan’ın yasağının kalkmasına yol açan Anayasa değişiklik görüşmelerinde partiler gurup kararı alamadığına göre, yasağın kaldırılmasını istemeyen Livaneli o görüşmelerde Meclis tutanaklarına geçen ‘karşı konuşma’ yapmış mı, herhangi bir itirazı olmuş mu, ne yönde oy vermiş?
O günlerin TBMM tutanaklarını incelediğimizde Zülfü Livaneli’nin hiçbir itirazı, karşı görüşü veya konuşması kayıtlarda yok. Bir önceki yazıda yazdıklarımıza biraz daha ilave bilgiler ekleyelim.
Her ne kadar ‘inananlar, inanmak istediklerine’ inanacak olsalar da…
3 Kasım seçimlerinden hemen sonra, 3 Aralık’ta TBMM Başkanlığı’na Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifi ‘’toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek çağdaş, demokratik standartlara ve evrensel normlara uygun, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü ön plana çıkaran bir Anayasa değişikliği hedeflemektedir’’ genel gerekçesiyle, geçici 1 maddeyle birlikte 4 maddelik Anayasa değişiklik teklifi getiriliyor. (Bugüne baktığımızda o iddialı ‘süslü’ sözlerin ne kadar lafta kaldığı bir kez daha anlaşılmaktadır)
Anayasa Komisyon görüşmelerinden sonra Anayasa’nın 76 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki ‘’ideolojik veya anarşik eylemlere’’ ibaresi ‘’terör eylemlerine’’ şeklinde değiştiriliyor.
10.12.2002 TBMM Genel Kurulunda 3 oturumda görüşülüyor.
CHP Grubu adına Önder Sav madde üzerine aldığı sözde ‘’…Cumhuriyet Halk Partisi, hiç kimsenin ya da kimselerin yararına bir düzenlemeye olur vermez. Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiyi genişletmek, özgürlükleri genişletmek için her türlü teklife, tasarıya evet der. (CHP sıralarından alkışlar)
13.12.2002 ikinci görüşmeler, oylamalar yapılıyor, kabul ediliyor.
13.12.2002 günü kabul edilen Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı ‘’öznel ve kişiye özgü niteliği nedeniyle hukuk devleti ilişkisiyle bağdaşmamaktadır’’ gerekçesiyle bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderiyor. Anayasa Komisyonunun 23.12.2002 toplantısında aynen kabul ediliyor.
26.12.2002 Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi müzakereleri tekrar başlıyor. 27.12.2002 tarihinde kabul ediliyor.
YSK’nın başvuruyu kabul ederek 2 Aralık 2002’de Siirt seçimlerini iptal etmesi, TBMM’de yapılan Anayasa değişikliği, Siirt seçimlerinin 9 Mart’ta yapılma karar süreci tamamlanmış oluyor.
TBMM tutanaklarında Livaneli’nin Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkmasını sağlayan anayasa görüşmelerinde itiraz ettiğine yönelik tek bir satır söz veya yazıya rastlanmıyor.
ZÜLFÜ LİVANELİ 5 YIL SONRA ORTAYA ÇIKIYOR!
O süreçte hiç itirazı duyulmayan Zülfü Livaneli 24 Temmuz 2007 Vatan’da yazdığı yazı o gün bugündür dolaşımda. Yazısında, 23 Şubat’taki Beylerbeyi görüşmesinin içeriğini bilmediği halde ‘muhtemelen’ diyerek tahmine dayalı Baykal, Erdoğan ‘cumhurbaşkanlığı pazarlığı yaptılar iddiasında bulunuyor.
Çok basit soru şu; pazarlık yapılacaksa, yasak kaldırılmadan önce mi sonra mı yapılır?
Livaneli ‘Sünni, tipik Ankara siyasetçisi’ dediği Deniz Baykal’ın genel başkan olduğu CHP’den 1999 yılında milletvekili adayı oluyor, parti barajı aşamadığı için milletvekili olamıyor. Solcu değil dediği CHP’den 2002’de bu defa milletvekili oluyor. 2005’te genel başkan olmak istiyor, seçilemeyeceğini anlayınca yola çıktıklarını yolda bırakarak CHP’den istifa ediyor.
İstifa açıklamasında ‘’CHP’yi tarihe havale etmek gerekiyor, kapatılmalı vakıf olmalıdır’’ diyor. 2008 yılında Milliyet gazetesinde Devrim Sevimay’a verdiği mülakatta ‘’2005’te CHP vakıf olmalı demiştim, hala aynı görüşümde ısrar ediyorum’’ diyor.
2010 yılında Milliyet gazetesinde Mansur Çelik’in haberine göre Deniz Baykal ile el ele verme kararı alıyor, Livaneli ‘’Bazı dönemlerde fikir ayrılığım olsa da Baykal’a saygım hiçbir zaman eksilmedi. Elimden geldiği kadar CHP’ye destek olacağım’’ açıklamalarını yapıyor. Son filmi ‘’Veda’ ’ya davet ziyaretinde 1980’lerden beri tanışıklığı ve dostluğundan bahsediyor. (Dikkat, bu yakınlaşmanın ve güzel sözlerin kaset kumpasından önce yapıldığı gözardı edilmesin!)
İsmet İnönü’den bugüne bütün CHP genel başkanlarını solcu olmamakla, devletçi olmakla suçlayan Livaneli ‘’Said Nursi çok zeki ve insanı etkileyen biri. Büyük bir bunalıma girmiş insanlığa yardım etmek için, Risale-i Nur Külliyatı’nı yazmış. Bu külliyatı ben okudum. Risale-i Nur’da Said Nursi’nin çok ilginç ve ateşli bir üslubu var. Said Nursi’nin bambaşka bir Türkçe anlayışı var. Farklı bir edebiyat tadı taşıyor. Risale-i Nur’un üslubu öylesine kuvvetli ve hırslı ki insanı ister istemez etkiliyor’’ açıklamaları yer almış, Ekrem Dumanlı’nın ‘’AYDINLARIN GÖZÜYLE BEDİÜZZAMAN’’ dergisinde.
İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ve Deniz Baykal’a olmadık yaftalarla yüklenen Zülfü Livaneli’nin Said Nursi güzellemesinden sonra başka söze gerek olmadığını görmek lazım.
Son olarak o dönemin tanıklarının dediğine göre ‘belediye başkanlığı benim yapacağım iş değil’ deyip sonra İBB adayı olarak bir vesileyle Erdoğan’ın seçilmesinin önünü açtığı iddialarından (Hulki Cevizoğlu) sonra…
Bugünde Erdoğan iktidarının en zor dönemlerinde ‘’CHP’ye Sadun Aren, Behice Boran anlayışında solcu olmamakla suçlama yöneltmesi, genel başkanlarına yönelik eleştirileri’’ bütün okların CHP’ye yönelmesine yol açmış...
Toplumun çok temel sorunları; artan yoksulluk, işsizlik, kapanan işyerleri, yüksek enflasyon verileri, 128 milyar dolar nerede sorularının…
Ve Sedat Peker’in iktidarı zora sokan açıklamalarının dikkatlerden kaçmasına yol açmıştır.
Büyük düşünür, büyük demokrat, büyük solcu Zülfü Livaneli; Belediye başkanlığı yapacağın iş değildiyse neden aday oldun. CHP istediğin gibi solcu bir parti değil, genel başkanı ‘’Kürt’leri, Alevileri, ezilenleri sevmez, devletten yana, tipik Ankara siyasetçisi ise’’ neden birlikte siyaset yaptın. 2002’de şartlı milletvekili aday olduysan, 1999’da neden milletvekili adayı oldun.