Millet İttifakının Mayıs seçimlerindeki sloganı ‘’Mart’ın sonu bahar’’ sözüydü ama muhalefet açısından bahar değil, kış-hazan oldu! İttifak paramparça olurken, cumhur ittifakı YRP hariç bütünlüğünü korudu. İktidarın hesabı oyların bölünmesi sonucu muhalefet karşısında bir kez daha başarılı olmak, inşa ettiği rejimi yeni anayasayla, anayasal hale getirmekti!
Bu sefer o da olmadı, birçok çevreyi şaşırtan biçimde seçmen ferasetini gösterdi, sandık sonuçlarıyla iktidarı şaşkınlığa uğratırken, CHP’yi umutlandırdı, umutsuz muhalif seçmenlerin umudunu yeşertti…
Kim ne derse desin, bu seçim sonuçları tarihi sonuçlardır. Kimi 1989, kimi 1994, kimi de başka bir seçime göre kıyaslamalar yapacaktır. Her seçimin kendine has şartları olduğu gibi bu seçimde kendine has özellikleri olan bir seçimdi. Bu seçimden iktidarda muhalefette ‘siyaset’ kendine göre bazı dersler, anlamlar çıkarmalıdır.
Öncelikle yeni yönetim sisteminin getirdiği acayiplikler sonucu parti devleti halini alan AKP, CHP ile eşitsiz, dengesiz bir seçim yarışı yaptı. Seçim sonucu alışılagelmiş zafer konuşmalarının aksine bu sefer yenilgi konuşmasının yapıldığı balkondan Erdoğan, çok çalıştığını, 52 ilde meydan toplantıları yaptığını buna rağmen yenilgiye anlam veremediğini, kendi içlerinde yenilginin muhasebesini yapacaklarını dile getirdi.
Yerel seçimlerden başarıyla birinci parti olarak çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘zafer’ konuşmasını partide basın ve partililer huzurunda ayrıştıran, ötekileştiren değil ‘birleştirici, bütünleştirici’ konuşmayla, sonuçları analiz edip daha çok çalışacaklarının mesajını verdi.
17 Bakan artı Cumhurbaşkanının özel yığınak yaptığı, olmazsa olmaz dediği İstanbul’da rakibine fark atarak kazanan Ekrem İmamoğlu ise ekranlar önünde ve yoğun kalabalığın toplandığı Saraçhane meydanından ayrımsız herkesin belediye başkanı olacağını vurgulayarak ‘birlik, beraberlik’ mesajlarıyla seçimin kazananın ‘Millet’ olduğunu vurguladı.
Bu seçimlerde ana hatlarıyla öne çıkan sonuçlara baktığımızda;
-Seçmen Mayıs’ta iktidarı verdiği AKP’ye ciddi bir uyarı yaparak ‘artık yeter’ o kadarda değil, merkezi yönetim olarak yerel yönetimleri hizmet üzerinden tehdit edemezsin…
-Cumhurbaşkanı ve tüm bakanların görevi sahada parti propagandası yapmak yerine esas görevlerini yapması, memleketin yakıcı sorunlarını çözmeleri gerektiği mesajını vermiştir.
-AKP 2019 seçimlerine göre ciddi oy kaybı yaşamış, CHP ise oylarını artırmıştır. Oyların partilere göre dağılımı, seçime katılım dikkate alındığında, AKP seçmeninin sandığa gitmediği sonucu çıkarılabilir.
-Ekonomideki sorunlardan en çok etkilenen emekliler, asgari ücretliler, dar gelirliler ve alt gelir grubunun tepkisini merkez sağ ve siyaset iyi analiz etmeli doğru değerlendirmelidir.
-En önemlisi ise CHP’nin eski siyaset yapıcıları ve bazı siyaset mühendislerinin ‘CHP ne yaparsa yapsın yüzde 25-30 bandının üstüne çıkamaz’ sağ seçmen CHP’ye oy vermez tezi çökmüştür. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dediği gibi ‘CHP yüzde 25 cam tavanı’ kırmıştır. Bu millet CHP’ye oy vermez iddiası artık geçersizdir, hükümsüzdür. Millet doğru parametreler oluştuğunda CHP’ye oy verebileceğini göstermiştir.
Şimdi temel mesele bütün iktidar olanaklarına rağmen oyları ciddi düşüş yaşamış, CHP karşısında ilk kez ikinciliğe düşmüş AKP tekrar oylarını yükseltebilir, yukarı yönde ivme yakalayabilir mi…
Ve CHP bu başarısını kalıcı hale getirip, başarısını sürdürülebilir kılabilir mi… Bugüne kadar Türk siyasetinde en etkili, sarsılmaz siyasi aktör Erdoğan gücünü koruyabilir mi yoksa düşüş devam eder mi…
Ayrıca…
-Muhalefetin CHP’ye sürekli olarak 2019 sonuçlarının kendileri sayesinde elde edildiğini iddia edip ‘biz olmasaydık’ CHP bu belediyeleri alamazdı tezi CHP’nin Hatay hariç tüm büyükşehir belediyelerini koruması bunların üzerine Balıkesir, Bursa, Manisa, Denizli gibi büyükşehirleri kazanmasıyla muhalefetin tezini çökertmiştir.
-Hem muhalefetin ayrı adaylar çıkarması hem de iktidarın 17 bakan artı cumhurbaşkanı ve devletin bütün gücünü İstanbul’a yığınak yapmasına rağmen Ekrem İmamoğlu’nun ittifaksız 2019’daki oy oranından fazla oyla kazanması İmamoğlu’nun gücünü tahkim etmiştir.
Ve en önemlisi, bu seçimlerde iftira, kurgu, montaj kaset kumpaslarıyla birlikte, terör üzerinden ilişkilendirme, ötekileştirme siyaseti beklendiği gibi sonuç vermemiştir.
Kısaca bu seçimler iktidarında, muhalefetinde ders çıkarması gereken bir seçimdir. Kim dersine iyi çalışır, kim toplumdan gelen mesajı doğru okuyabilirse ilk yapılacak erken veya zamanındaki seçimde istediği sonucu alabilir.
Kim havaya girer, kim mesajları doğru okumaz, toplumla inatlaşırsa kaybetmesi kaçınılmazdır.
‘’Eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?’’ David Hume