Yeni sivil Anayasa ihtiyacı...

Ergün Aydoğan

                                             

Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacını ‘’Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe ürünü bir anayasayla karşılanmış ve geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramayız’’ açıklamasının ardından ‘’Siyaset kurumunun ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek, sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz.’’

Demek ki…

Ortada üzeri örtülemeyecek kadar ağır ‘’ekonomik ve sosyal’’ sorunlar varmış ki, ‘sivil anayasa’ istemeyenler bu gerekçelerle ‘’sivil anayasa’’yı gündemden düşürmek istiyorlarmış! Buda iyidir, en azından 22 yıllık ‘muktedir iktidar’ ekonomik ve sosyal sorunların olduğunu kabul ediyor.

Gelelim sıkıştıkça akıllarına tekrar tekrar gelen yeniden alevlenen ‘’yeni sivil anayasa’ arayışlarına…

Bu iktidar değil miydi 2007’de ‘sivil demokratik anayasa’ yapıyoruz diyen. 2010’da gününü de özellikle 12 Eylül’e denk getirerek ‘sivil demokratik anayasa’ bahanesiyle FETÖ ile el ele verip ‘mezardakiler bile oy kullanmalı’ diyerek yargıyı FETÖ’ye teslim eden anayasayı bunlar yapmadı mı? Bunlar yetmedi, FETÖ’yü tasfiye etmek için, 2017’de başkanlık sistemi adı adıyla, köklü anayasa değişiklikleri yapan ve yapılan değişikliklerle ‘her şeyin çok güzel olacağını’ yürütmenin hızlanacağını vaat eden bu iktidar değil miydi… Ne oldu? Demek ki vaat edildiği gibi çok güzel olmadı mı yoksa ‘hedefe’ ulaşılamadı mı?

Mevcut 1982 Anayasa’sı AKP’den önce sivil iktidarlar tarafından 23 kez değiştirildi. AKP döneminde ise 177 maddelik Anayasa’nın 134 maddesinde değişiklik yapıldı. Darbe Anayasa’sı denilen Anayasa’nın yüzde 75’i AKP tarafından değiştirildi.

Şimdi, özgürlükçü ve sivil bir anayasa vaat eden iktidar, en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına iktidar olarak uymadığı, yok saydığı gibi, mahkemeler tarafından bile yok sayılmasına ses çıkarmıyor.

Devlet Bahçeli’nin ‘’Erdoğan anayasaya uymuyorsa, anayasayı Erdoğan’a uyarlayalım’’ gerekçesiyle inşa edilen şahsa dayalı bugünkü ‘’Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’’ anayasa değişikliği oylaması devam ederken. Seçmene oy pusulası ve zarfların sandık kurulu mühürlemeden verdikleri yolundaki yoğun şikayetler üzerine toplanan YSK ‘’Sandık Kurulu, mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar verilmiştir’’ kararıyla 2 buçuk milyon mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla bugünkü rejimin anayasası kabul edilmedi mi? Hem de, mühürsüz oyları kabul eden aynı YSK’nın oy kullanırken dikkat edilmesi gerekenlere dair dağıttığı görselin ilk maddesinde zarfın ve birleşik oy pusulasının mühürlü olması gerektiğine dikkat çektiği halde!

Devleti ele geçirilmesi gereken bir yer olarak, anayasa ve anayasal kurumları siyasal hedeflerine ulaşmanın aracı olarak gören bir anlayışın anayasa ve anayasal kurumlara uyması, onların saygınlığını koruması beklenebilir mi zaten de şu ana kadar anayasaya uyulmadı, ihtiyaca göre de yok sayıldı.

Şimdi sürekli sivil anayasa diyenlere, bugüne kadar sayısız kez var olan anayasaya uymayanın bundan sonra yapılacak anayasaya uyacağına inanılabilir mi?

Amaç demokratik, özgürlükçü sivil bir anayasa değildir. Mucize olarak önerilen tek kişiye dayalı yönetim sisteminin iflasını, 2017’den bugüne ekonomik ve sosyal çöküntüyle birlikte 31 Mart yerel seçim başarısızlığının üzerini örtmek ve kişiye dayalı yönetim sistemini ‘anayasal’ hale getirmektir; kendi devletini inşa etmektir.

Hadi can alıcı bir soru daha soralım, iktidar siz ona Erdoğan deyin; 2010 özellikle 2014’den sonra yapmak isteyip de ‘anayasa’ engeli nedeniyle neyi yapamamıştır?

Bazı anayasa hukukçularının görüşüne göre;

1-Bu Meclis dört yıl için yasama yetkisi almıştır.

2-Meclis üyeleri mevcut anayasaya sadakat yemini etmiştir.

3-1. Ve 2 Madde de belirtilen nedenlerle bu meclisin bir yeni anayasa yapma yetkisi yoktur.

4-Yeni bir anayasa yapma şartları oluşturmak için,

a. Evvela halkın yeni bir anayasa isteyip istemediği referanduma sunulur.

b. Nitelikli çoğunlukla kabul edildiği takdirde barajsız bir seçimle bir kurucu meclis oluşturulur.

c. Bu kurucu meclisin hazırlayacağı yeni anayasa taslağı yeniden referanduma sunulur.

Anayasalar toplumsal sözleşme, toplumsal mutabakat metni olduğuna göre, şu anda toplumda böyle bir konsensüs, mutabakat yoktur.

CHP, Erdoğan-iktidarının sözde sivil anayasa arayışları içinde yer almamalı, asla destek vermemelidir. Halk, yerel seçimlerde AKP’nin bu yasa, kural tanımazlığına dur demek için CHP’ye oy verdi; AKP’nin anayasa tanımazlığını meşrulaştırmak, yeni anayasa yapımı için değil.

‘’İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem…’’ İdi Amin