‘’Keşke daha iyi koordine olabilseydik, keşke yangının bu kadar büyümesine meydan verilmeseydi. Yangında tek önemli hadise erken tespit ve etkin, acil müdahale. Yangın yayıldıktan sonra ancak yanacak yer kalmadığında bitiyor. Bu imkanlarla tüm yangınları söndürmek mümkün değil. ‘Uçak istiyoruz’ söylemlerimize keşke cevap verebilselerdi’’ diyor, yangından en çok etkilenen illerden Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün.
Ege, Akdeniz ve Güney sahillerinde günlerdir süren yangında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Milas belediye Başkanı Muhammet Tokat, Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay yangın süresince feryat ettiler ‘acil uçak istiyoruz, karadan müdahale mümkün değil, havadan destek olmadan yangın sönmez’ diye feryat figan seslerini duyurmaya çalıştılar.
Feryat seslerini yönetenler duymadı; Ankara, İstanbul, İzmir ve birçok il-ilçe belediyeleri duydu, bütün güçlerini seferber ettiler. Yörede yaşayanlar yöre halkına güç kuvvet olmaya çalıştı.
‘Basra harap olduktan sonra’ keşkelerin yararı yok; keşke olabilse!
Başkanın ve tüm uzmanların dediği gibi yangına erken müdahale edebildiysen ettin yoksa geç müdahalenin yangını söndürmeye yararı yok ‘yanacak yerler yanacağı kadar yandıktan sonra’ bitecek. Öyle de oldu.
Zümrüt yeşili, gök mavisi ve tüm renklerin sergilendiği güzelim ‘Ege ve Güney sahilleri’ simsiyah ‘vicdanların karasına’ küllenmiş gri renksiz ruhlara döndü.
Yangından etkilenenler feryat ediyor ne olur ‘yangın uçağı’ gönderin, yönetenler ses veriyor ‘envanterimizde yangın uçağı’ yok. Yönetenler THK’yı kötülemek için birbiriyle yarışıyor.
Niye? Çünkü planlı bir şekilde THK işlevsiz hale getirilerek dışarıdan kiralamanın önü açılmış. Yani bir anlamda ‘yangın garantili ihale’ yöntemiyle yangın söndürmeyi özelleştirmenin önü açılmış.
O da olmadı, sanki yangın şehirlerden orman alanlarına sıçramış gibi cumhurbaşkanı ‘yangın söndürme işi büyükşehir belediyelerinin görevi’ derken. Orman Bakanı ise ‘yerleşim yerlerini söndürmek isterken ormanlık alanların yanmasına göz yumduk’ deme gafletinde bulundu.
Cumhurbaşkanı ve bakanlar yangın gibi ölümcül felakette her an ‘siyaset’ yaparken kendileri dışında herkese ‘siyaset’ yapmayın telkininde bulundu. Cumhurbaşkanı yüzlerce araç konvoyuyla yangın bölgesine gitti. Yangın bölgesinde tarafsız cumhurbaşkanı gibi yangından etkilenen bölge devlet erkanı ile birlikte, yangından etkilenen tüm belediye başkanları ile bir araya gelip onların derdini dinlemedi, ihtiyaçlarına cevap vermedi ya ne yaptı; itfaiyelerin geçişine bile izin verilmeyerek yollar kapatıldı, yolda görülenlerin üzerlerine çay fırlatıldı, miting yapıldı.
Bakanlarla birlikte mülki idare amiri olarak valilerin yaptığı koordinasyon toplantılarına belediye başkanları çağrılmadı. Bu siyaset yapmanın en alası olduğu gibi; bölünmenin, ayrışmanın, kutuplaşmanın geldiği had safhadır. İnsanlığın en büyük felaketlerinden biri olan yangında bile bir araya gelmeyi başaramıyorsak, hangi zamanda ‘Millet’ olduğumuzu göstereceğiz! Kenti yanan belediye başkanlarını yok saymak, koordinasyon toplantılarına çağırmamak, birlikte mücadele etmemek neyin aklıdır; nasıl bir kör siyasettir!
Memleket cayır cayır yanıyor Orman Bakanı Pakdemirli; bazı ülkelerin yardım önerisini, bazı uçakların tonajını yeterli bulmayarak kabul etmiyor. Allah aşkına insanın evi yanarken gelen yardımı kabul etmeme lüksü olabilir mi, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır dersiniz.
Envaterimizde yangın söndürme uçağımız yok söyleminden sonra, THK’nın beğenilmeyen uçaklarının aynısının kullanıldığı ülkelerin yangın söndürme uçaklarının gelmesiyle, bazı yerlerde münferit olarak halen devam etse de yangınların önü alınmış gibi.
Bu büyük felaketten, siyaseten veya yönetsel dersler çıkarılsa keşke! Ama çıkarılacağına dair en küçük bir emare yok. Yönetenler sürekli ‘yanan yerlere’ bir şey yapılmayacağını iddia etseler ‘ağaçlandırma sözü’ verseler de, şimdiye kadar ki uygulamalara bakıldığında vatandaşta umutsuzluk ve karamsarlık üst düzeyde.
Bütün bu yaşananların temel sebebi, kişilerden daha çok sistem sorunudur. Bu ucube ŞAHISOKRASİ sistemiyle hiçbir sorun çözülmez. Yangını söndürme görevi olan görevli ‘cumhurbaşkanımızın izni ve talimatıyla buradayım’ diyen anlayışla hangi sorun çözülebilir. Kişilerden bağımsız; bu ucube ŞAHISOKRASİ sistemi sürdürülebilir değildir, derhal değiştirilmelidir.
‘’Neoliberalizmin/yenidünya düzeninin yaptırdıklarını görmezden gelemeyiz. Devletlerin bütün alanlardan çekilerek küçülmesi, aldığı bütün hizmetleri (yangın söndürmeyi bile) ihale yolu ile temin etmesi yenidünya düzeninin temel ilkesidir.’’
İyi yönetici ‘’Her şeyi en iyi bilen kişi değil, yaptığı işi iyi bilenleri bir araya getirip, onları uyum içinde çalıştırabilen kimse’’ iyi yöneticidir. Süper yönetici devri kapanalı çok oldu.