Seçimler sonrası CHP’de başlayan ‘değişim’ tartışmaları artarak devam ediyor. CHP kamuoyu ikiye ayrılmış durumda bir taraf liderden başlayan köklü bir değişimi savunurken Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yanındakiler ‘değişim değil yenilik’ diyorlar. Yenilikten kast edilen ise Kılçdaroğlu liderliğinde şimdiye kadar yönetimlerde bulunanların değişmesi olarak görüyorlar.
Tabi sadece CHP içinden değil, ittifak ortaklarında özellikle İYİ Partiden de CHP ve Kılıçdaroğlu’na sert eleştiriler yöneltiliyor. Kılıçdaroğlu’nun seçimi kayıp görmeyen açıklamalarının aksine Meral Akşener ‘’lami cimi yok kardeşim, biz bu seçimleri kaybettik’’ diyerek kılıçdaroğlu’nun seçimi kayıp olarak görmeyen tezini çürütmüş oldu.
Tüm bu tartışmalar yapılırken Kılıçdaroğlu’nun devam etmesini isteyen çevrelerden ilginç tezler ileri sürülüyor. Dedikleri ey Kılıçdaroğlu’nu eleştirenler, siz değil misiniz seçim süresince Kılıçdaroğlu’nun yanında, yöresinde, çevresinde dolaşan! Şimdi eleştiren sizler, seçim kazanılsaydı sesiniz çıkacak mıydı, her biriniz bir takım görev taleplerinde bulunmayacak mıydınız, minvalinde sözlerle eleştirenlere kızıyorlar. Kılıçdaroğlu’nu eleştirenleri ‘nankörlük’ yapmakla suçluyorlar.
Evet doğru seçim kazanılsaydı tabi ki bugün için yapılan eleştirilerin hiçbiri yapılmayacaktı, eksikler, kusurlar konuşulmayacaktı, buda gayet normal bir durum çünkü seçimi kazanmışsınız; neyin eleştirisi yapılabilir ki! Ama ne yazık ki tarihi anlam yüklenen seçimler kaybedilmiş, bütün hayaller yıkılmış, bütün umutlar yerle yeksan olmuş, eleştirilmez de ne yapılabilir ki! Kaybedenle ilgili eleştiri yapmak kadar daha doğal bir şey olamaz. Eh seçimi sadece Kılıçdaroğlu mu kaybetti, neden fatura sadece ona kesiliyor sorusu da sıkça sorulan bir soru.
Evet sürecin başaktörü ve yöneticisi Kemal Kılıçdaroğlu olduğu için eleştirilerin odağı olması kadar doğal bir şey olamaz. Bu saygısızlık olarak addedilemez. Nasıl ki kazanıldığında kahraman payesi verilecektiyse, kayıpta da eleştirilecektir. Ayrıca süreç yürütürken ‘uyarı, ikaz ve öneriler’ ne kadar dikkate alındı; hiç merak etmeyin her şey kontrol altında, seçimi yüzde 60’la alıyoruz denmedi mi? Gidiyor gitmekte olan, geliyor gelmekte olan denmedi mi? Hangi uyarı ve ikaz dikkate değer bulundu, gereği yapıldı.
AMAN İSTANBULU KAYBETMEYELİM!
Seçim sürecinde yürütülen cumhurbaşkanlık adaylığı için adı geçen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş aday olurlarsa 25 yıl sonra alınan İstanbul ve Ankara AKP’ye geçer propagandasının benzeri yerel seçim sürecinde aynen tekrar ediliyor. Nedir o, aman İstanbul’u AKP’ye bırakmayalım! CHP yönetim çevrelerinden sonra etkin isimlerden Murat Karayalçın’da ‘’Ekrem Bey genel başkan adayı olursa İstanbul’u AKP’ye teslim etmiş olacağız’’ açıklamalarını sıkça yapıyor.
O süreçte de çok anlatmaya çalıştık. Bu seçimler tarihi kritik seçimler, kiminle kazanılacaksa o aday olmalı. Eğer cumhurbaşkanlığı kazanılırsa az bir süre yerel seçimlere kadar AKP’ye geçse bile seçimleri kazanmanın moral üstünlüğüyle nasılsa tekrar kazanılır, aksi halde cumhurbaşkanlığını tekrar kazanan Erdoğan bir daha İstanbul ve Ankara’yı yönettirmez; seçimleri kazansanız bile dedik!
Şimdi bu iddiamıza biz seçimleri kazandıktan sonra nasıl yönettirmez ülkede hukuk yok mu diyebilirsiniz o zaman soralım ülkede Erdoğan’a dur diyecek hukuk var mı? İmamoğlu’na uyduruk gerekçelerle siyasi yasak getirmek için dava üstüne dava uyduran, birçok ile kayyımlar atarken hukuka baktı mı? Meclis’te CHP Genel Başkanı dahil birçok muhalefet milletvekili hakkında dokunulmazlık dosyaları beklemiyor mu? Daha geçtiğimiz hafta Saray’da toplanan yargı mensupları Erdoğan’ın ana muhalefet genel başkanına yönelik siyasi eleştirilerine bazı yargı mensupları alkış tutmadılar mı?
Cumhurbaşkanlığı sürecinde izlenen sürecin sonuçları ortada seçimler öyle veya böyle kaybedildi. Eh canım kiminle olursa olsun zaten kazanılamazdı denilemez. Denenmiş ve olmamışı doğru kabul edip, denememişe de canım o, bu kim olsa zaten olmazdı denilemez.
Siyasiler kendilerine dönük koltuk hesaplarını biran önce bırakmalı. Güven önemlidir, bir kez kayboldu mu tekrar kazanılması kolay değildir. İktidar CHP’yi ciddiye almaz hale geldi; itirazların karşılığı yok. CHP’nin toplum nezdinde de inandırıcılık problemi olduğu gibi güven kaybı yaşamaktadır. Türkiye’yi ayağa kaldıran Muğla-Akbelen orman katliamına direniş gösterenlerin basına yansıdığı haliyle CHP’ye gösterdikleri tepki göz ardı edilmemeli, iyi analiz edilmelidir.