Ya Kemal Kılıçdaroğlu konuşursa; konuştu...

Ergün Aydoğan

                 

Konu görev başındayken kurultay kaybına tahammül edemeyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin özellikle 31 Mart yerel seçimlerinden sonra ortaya atılan ‘’şaibeli kurultay’’ iddiaları üzerinden tartışılması. Kılıçdaroğlu çıktığı TV programlarında kendisine sorulan sorulara ‘şaibe’ yoktur demenin aksine ‘şaibe’ algısına yol açan cümlelerle tartışmanın köpürtülmesine yol açarak TRT’nin CHP’de ‘şaibeli kurultay’ manşetlerini vermesini sağladı.

Sanki 2014, 2018 ve 2023 seçimlerinde adayı geç açıklayarak seçim kazanmış gibi CHP yönetimini ‘daha seçimlere uzun zaman var, yeri zamanı gelince cumhurbaşkanı adayı belirlenir, hepimizde gider ona destek veririz’ diyerek Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı belirlemesini eleştirdi. Kılıçdaroğlu eski bir genel başkan olarak iktidarın CHP’ye yönelik siyasal ve yargısal operasyonlarına karşı çıkmak yerine, CHP’nin politikalarına destek olmanın aksine ‘hançerlendim’ diyerek eski yol arkadaşlarından hesap sormak duygusuyla CHP yönetimini sürekli eleştiriyor.

Şimdi konu CHP’ye kayyım veya 30 Haziran’a ertelenen duruşmada ‘mutlak butlan’ kararıyla 38’nci kurultayın yok sayılarak ve görevin eski yönetime yani Kılıçdaroğlu’na verilmesi tartışmasına kilitlenmiş durumda. Sarayın sesi Abdülkadir Selvi ‘güçlü’ haber kaynaklarına dayanarak ‘Kılıçdaroğlu mahkemenin vereceği görevi’ kabul edeceği iddiasını köşesinde yazıyor. Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerde ‘’Kılıçdaroğlu görevi kabul etmesin ve partiye KAYYIM atansın’’ istiyorlar diyerek görevi kabul etmesi gerektiğini savunuyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra birinci parti, yenilmez denilen 22 yıllık AKP ilk kez ikinci olmuş. Taraflı tarafsız yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında CHP, AKP’nin birkaç puan önünde hep birinci olurken, umutsuz kitlelerin umudu artmış ama gel gör ki CHP’li olduğunu iddia edenler CHP’yi AKP iktidarının değirmenine su taşıyarak tartıştırıyor, itibarsızlaştırma propagandasına en büyük katkıyı yapıyorlar.

İktidar kanallarında CHP kontenjanından boy gösteren, Kılıçdaroğlu’na yakın isimler her gün CHP’yi tartışanlar ‘’ya Kılıçdaroğlu konuşursa’’ diyerek isim vermeden bazı iddiaları dile getirerek iktidarın ‘şaibe’ ve ‘yolsuzluk’ iddialarını güçlendirecek iddialarda bulunuyorlar.

VE KILIÇDAROĞLU BİR KEZ DAHA KONUŞTU…

Kılıçdaroğlu kendisine yönelik eleştirilere karşılık yaptığı açıklamada, sessizliğimiz suskunluk değil, sorumluluktur diyerek ‘’Herkes bilsin ki; bu partinin düşmanlarını, yine bu partinin harim-i ismetinde boğmaya muktediriz’’ sözleriyle arkamdan hançerlendim dediklerinden hesap sormaya kararlı olduğunu gösterdi.

Oysa hesap sorulması gereken otoriterleşen, seçim kaybetmeye tahammülü olmadığı için kendisine tehdit oluşturan Ekrem İmamoğlu ve CHP’ye siyasal ve yargısal operasyon yapan iktidardır.

İKTİDARIN STRATEJİSİ…

Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin ‘’CHP’de hiçbir genel başkana tanınmayan fırsat Sayın Kılıçdaroğlu’na verildi. 13 yıl genel başkanlık yaptı. Şimdi partiye böyle saldırı var, böyle günlerde birlik olma zamanı’’ derken.

Kılıçdaroğlu, 47 yıl sonra birinci parti olan ve iktidara yürüyen CHP’nin önünü siyasal ve yargısal darbeyle kesmek, belediyeler üzerinde CHP’yi ‘yolsuzlukla’ ilişkilendirmek, kurultay üzerinde ‘şaibe’ iddialarıyla CHP’yi itibarsızlaştırmak isteyen iktidar stratejisine uygun zeminin oluşmasına katkı yapmaktadır.

Kılıçdaroğlu genel başkanlığında CHP sayısız seçim kaybetmiş, iktidar olma umudu yaratamamış, muhalefet makus talih haline gelmiştir. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son anda sürpriz olarak Ekmelettin İhsanoğlu ‘tıpış tıpış’ oy vereceksiniz diyerek aday gösterilmiş. 2018’de Abdullah Gül aday yapılmak için sonuna kadar zorlanmış son anda ‘gel bakalım Muharrem’ denilerek Muharrem İnce aday gösterilmiş, kazanması için çalışılmamıştır. Tarihi 2023 Mayıs seçimlerinde altılı masa ile uzun süre geçirilmiş, kazanabilecek Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş yerine Kılıçdaroğlu aday olmuş ve iktidarın en zayıf anında seçimler kaybedilmiştir. Ayrıca 2017 referandumunda mühürsüz oylara itiraz edilmeyerek bugünkü rejimin önü açılmış Erdoğan ‘’atı alan Üsküdar’ı geçti’’ demiştir. Anayasaya aykırı ama denilerek dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek verilmiştir.

AKP iktidarının ömrünü uzatan sayısız yanlış politikalar ortadayken iktidar hesaplarıyla AKP’nin istediği siyasal iklime katkı yapmak CHP’ye ve elbette ülkenin geleceğine ihanettir.

Kılıçdaroğlu bunca seçim kaybına rağmen ısrarla neden genel başkan olmak istemektedir. CHP’yi güvenli limana teslim etme iddiasıyla bir kez daha genel başkan olabilmek için Ekrem İmamoğlu’ndan istediği destek partiyi iktidara taşımak için midir yoksa hançer hesabını sormak için midir?