Türkiye ‘’ikili’’ uygulamaların çok belirgin hale geldiği bir süreçten geçiyor. Kurallar iktidar ve iktidar mensupları için geçerli değil, iktidar mensubu iseniz yaptıklarınızdan sorumlu olmayabilir, herhangi hukuki bir takibata uğramayabilirsiniz. Bununla ilgili onlarca, yüzlerce yaşanmış örneğe her gün yenileri ekleniyor.
31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin birinci parti çıkmasıyla CHP’ye yönelik operasyonlar artarak devam ediyor. Son olarak casusluk iddiasıyla halen tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ tekrar tutuklanarak Silivri’ye gönderildi. Bu operasyonların siyasi olduğu yönünde kamuoyunda çok yüksek bir kanaat oluşmuş durumda.
İmkan buldukça Silivri’de başkanlarımızı ziyaret etmeye çalışıyoruz. Son ziyaretimizde Ekrem İmamoğlu, Hasan Mutlu, Merdan Yanardağ’ı ziyaret esnasında avukat görüşmesi sırasında Zeydan Karalar, Kadir Aydar, Hasan Mutlu, Hasan Akgün, Emrah Şahan, İnan Güney, Rıza Akpolat ve Dr. Tayfun Kahraman’ı görme fırsatımız oldu. Hepsinin umudu ve inancı çok yüksekti. Bu yaşananların siyasi bir sürecin parçası olduğu bilinciyle biran önce iddianamenin çıkması ve yargılamanın başlaması bekleyişi içindeler. Hiçbirisinde en küçük bir moralsizlik ve umutsuzluk olmadığı gibi son derece kararlı ve dirençliler.
Dr. Tayfun Kahraman AYM kararının uygulanması bekleyişi içindeydi. Kahraman, Gezi Davası’nda ‘’Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten’’ 18 yıl hapis cezası aldı. Mahkemenin hükmüyle birlikte tutuklanan Kahraman 25 Nisan 2022’den bu yana MS hastası olmasına rağmen Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.
Anayasa Mahkemesi, 43 aydır tutuklu bulunan Tayfun Kahraman’ın ‘’adil yargılanma hakkı ihlal edildiğine’’ dair gerekçeli kararını açıklaması ve ‘’Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı’ndan kaynaklan güvencelere uyulmadığına hükmetmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, infazın durdurulması, Kahraman’ın tahliye edilmesi ve yeniden yargılama yapılması yönündeki taleplerin reddine karar verdi.
Ve haklı olarak tartışma başladı. Anayasa Mahkemesi kararlarını beğenmeyebilir, katılmayabilirsiniz ama ‘’Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya göre en üst yargı organıdır ve kararları tüm devlet kurumları için bağlayıcıdır.’’ Anayasa’da açıkça AYM kararlarının herkes için kesinliği ve bağlayıcılığı ortada iken ilk derece mahkemenin AYM kararını tanımamasına dur diyecek bir merci yok mu, var am o merci HSK ‘’sessiz’’liğini sürdürüyor!
Anayasal en temel vatandaşlık haklarının kullanımı ile ilgili en üst yargı AYM kararlarını, mahkeme tanımıyor, yok sayıyorsa; vatandaş olarak haklarınızın güvencesi kim olacaktır, yaşam hakkı, mülkiyet hakkı, özgürlüklerinizin güvencesi nasıl sağlanacaktır?
İFADEM ALINMADAN TELE 1’E EL KONDU!
Merdan Yanardağ’da ‘’casus’’luk suçlamalarının yersiz olduğunu, adı geçen kişiyi bir iki kez gördüğünü, aynı kişiyle iktidar çevrelerinin sürekli ilişki halinde olduğunu dolayısıyla bu davanın iktidarı rahatsız eden TELE 1’e el koymak için yapıldığını iddia eden Yanardağ; daha ifadem alınmadan, ifade süreci tamamlanmadan TELE 1’e el konduğunu söylüyor. Yani, ortada mahkeme kararı olmadan, Merdan Yanardağ hakim karşısına çıkmadan, gözaltında iken milyonların izlediği TELE 1’e kayyım atanıyor. Kaldı ki Merdan Yanardağ kanalın sahibi de değil. Mesela aynı uygulama iktidara yakın merkez medya kanallarının genel yayın yönetmeni veya başyazar hakkında bir soruşturma var diye el konur, kayyım atanır mı?
Merdan, daha önce de 103 gün tutuklu kaldığını ve daha sonra beraat ettiğini ve devletin kendisine 163 bin TL tazminat ödediğini dolayısıyla bunların neden yaşandığının farkında olduğunu ifade etti.
AİLE YILINDA AİLEYE İŞKENCE!
Geçen yıl emekliler yılıydı, emekliler tarihin en sıkıntılı yılını geçirdi. Bu yılda aile yılı ilan edildi ama ileler her anlamda sıkıntı ve çile içindeler. Siyasi mücadelelerde ailelerin, siyasi mücadelenin dışında tutulmaları siyasi nezaketin kuralı gereğidir. Aileler hep bu kavgaların dışında tutulmaya özen gösterilir, gösterilmiştir; askeri darbe dönemlerinde bile aileler dışarda tutulmuş, korunmuştur.
Hukukun siyasallaştığı inancının yükseldiği bir süreçte, ailelerin siyasi tartışmaların merkezine oturtulması vicdanları yaralamaktadır. Son olarak Ekrem İmamoğlu’nun 86 yaşındaki babası Hasan İmamoğlu’nun 60 yıllık şirketine kayyım atandığı gibi, emekli maaşına el konmuş olması da vicdanları sızlatmıştır. Ayrıca İmamoğlu’nun oğlunun yurtdışında kurduğu şirket üzerinden tartışma yürütülmesi bugüne kadar görülmüş değildir. Bugüne kadar bakan, başbakan, cumhurbaşkanı çocukları gemi taşımacılığı ve birçok alanda faaliyet gösteren yurtiçi ve yurtdışı şirketler kurmuş, dev kazançları kamuoyuna yansımış hiçbir zamanda ‘’nerden buldun’’ sorusuyla karşılaşmamışlardır.
Başbakan ve bakan çocuklarının; yurtiçi ve yurtdışında onlarca şirketleri vardır.
Hele bazı belediye başkanlarının oğullarının TV kanalları, inşaat şirketler, futbol kulüpleri, devasa zenginliklerinin kaynakları sorgulama konusu olmadığı gibi milletvekili yapılırken, muhalefet belediye başkanlarının aileleri üzerinde oluşturulan baskılar kamuoyundaki tedirginliği artırmaktadır.