Üçüncü yol mu, çıkmaz yol mu?

Ergün Aydoğan

                                            

Her seçimin ruhu farklı, dinamiklerinin farklı olduğu hiçbir seçimin ruhu ve dinamiklerinin birbiriyle aynı olmayacağı bilinen bir gerçekliktir. 2024 Mart yerel seçimleri ne 2019 yerel seçimleri ne de tarihi, tünelden önceki son çıkış, bu seçimin telafisi yok denilen 2023/Mayıs seçimleriyle herhangi bir benzerliği yoktur. 2019 yerel seçimlerindeki ‘dar’ Millet İttifakı iktidarın elindeki Ankara, İstanbul’la birlikte 11 büyükşehri alınca, toplumda iktidarın değişebileceği duygusu kuvvetlendi. Bu psikolojik havayla 2023 Mayıs seçimlerine gidilen süreçte, üstünlük muhalefet cephesinde gözüktü, iktidarın değişebileceğine olan inanç ekonomideki sıkıntılarla birlikte oldukça kuvvetlendi. Millet İttifakı AKP’den kopan partiler DEVA ve Gelecek partilerinin katılımıyla ittifak daha da genişledi.

Cumhur İttifakı bütünlüğünü bozmadan YRP (Yeniden Refah), DSP ve HÜDAPAR’ın katılımıyla ittifakını genişletti.

2023/Mayıs seçim sonuçları Millet İttifakının beklediği gibi olmadı; nedenleri ve sebepleri çok tartışıldı ve daha uzun süre tartışılacak, yazının konusu bu değil. Bu yazının konusu, çok değil daha 8 ay önce millete yeni bir gelecek hayali kurduran muhalefet blokunun hayalleri yıkmayla birlikte o günden bu güne darmadağınık hali ve bambaşka bir noktaya evirilmiş olmasıdır.

21 yıllık AKP iktidarına karşı bir araya gelerek iktidarın değişmesi gerektiğine inandırılan kitlelere şimdi bir araya gelmeye gerek yok, AKP iktidarı ve CHP muhalefeti arasında tercih yapmak zorunda değiliz; biz üçüncü bir yol öneriyoruz iddialarıyla yeni bir arayışa girdiler. Elbette her partinin kendi yararını gözetmesi, parti yararını maksimize etmek istemesi anlaşılabilir bir durum. Ve fakat ülkenin siyasal gerçekliği ve toplumun talep ve davranış özelliklerini yok sayarak yapılacak tercihler bugüne kadar olduğu gibi sonuçsuz kalması kaçınılmaz bir gerçekliktir.

Neymiş o üçüncü yol bakalım…

Bir önceki seçimde iddia edildiği gibi ve biran önce kurtulunması gereken Erdoğan-AKP iktidarı tehlikesi yokmuş! O nedenle güçleri birleştirmeye gerek kalmadan seçim kazanılamayacak bile olsa ‘özü başına’ girilecek seçimde, her seçim çevresinde ayrı, müstakil adaylarla seçmene AKP ve CHP dışında bir alternatif sunma, seçenek oluşturma, üçüncü bir yol sunmaymış…

Peki sunulan o üçüncü yolun herhangi bir büyükşehir kazanma, belediye sayısını artırma iddiası var mı, siyasi bir manifestosu, gelecek tahayyülü, bunları uygulayacak kadroları var mı, yok...

Manifesto yok, bir önceki ittifak ortaklığının pişmanlıkları var. Yüksek umutlar oluşturulan kitlelere ‘’ah ah, siz bilir misiniz siz, bizler size ‘kutsal ittifakız’ çok iyi anlaşıyoruz derken, içerde birbirimizi boğazlıyor, masa altından birbirimize tekmeler atıyor, kan kusup kızılcık şerbeti içiyorduk’’ diyorlar. Üçüncü yol olarak sundukları kadrolar ise ittifak ortağı oldukları partilerin göstermediği isimleri transfer ederek alternatiflik iddia ediyorlar!

İnanın uğruna masadan kalktıkları, masaya dönüş gerekçesi olarak cumhurbaşkanı yardımcısı şartı olarak öne sürdükleri İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın karşısına ya; aslında bu arkadaşlar yönettiği kentlerde başarılı değiller dedirtecek bir anlayışla başka bir aday çıkarmak kitleler tarafından anlaşılabilmiş değildir. Haklı olarak kitlelerde oluşan soru, bu adı geçenler bugün denildiği gibi kentlerinde başarısız yöneticiler idiyse neden cumhurbaşkanı adayı olmasında ısrar ettiniz neden cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarını masaya dönüş şartı olarak dayattınız. Yok dediğiniz gibi başarılı yöneticiler ise neden şimdi karşılarına ‘seçimi kaybettirme’ adına aday çıkarmak istiyorsunuz sorularının sorulması kadar doğal ve haklı sorular olamaz.

O zaman doğal olarak akla gelen mesele, üçüncü yolun başarısı falan değil, yakın zamana kadar ülke için tehlike olarak görülen AKP iktidarının önün açma adına, önceki ittifak ortağından ‘intikam’ alma isteğinden başka bir şey düşünülmüyor denilebilir!

Ve akla ister istemez gelen, çok uygun şartlar olmasına rağmen seçimi kaybetme pahasına aralarında ‘bilek güreşi’ yaparak Mayıs seçimlerini kaybettiren siyasi aktörler şimdi de yerel seçimlerde ülke için ‘tehlike’ olarak gördükleri AKP’nin önün açma pahasına yeni siyasi mühendislik kurguluyorlar!

Bugüne kadar Ekrem İmamoğlu ile yakınlığı, iyi ilişkiler içinde olduğu bilinen Buğra Kavuncu’nun İstanbul İYİ Parti adayı olması İmamoğlu’na ‘olumsuz etki’ hesabından çok, İYİ Parti içindeki liderlik rekabeti, geleceğe dönük parti içi çekişmelerin altyapı oluşturma projesidir.

Sonuç olarak üçüncü yol olarak iddia edilen siyasi çıkmaz yoldan başka bir şey gibi gözükmüyor!