Konumuz elbette futbol değil, neredeyse 60 yıldır Türk siyasetini domine eden TÜRBAN konusudur. Öneminden mi önemsizliğinden mi bilemeyiz ama siyasetinin ‘mihengini’ oluşturan, yıllardır bunun üzerinden siyaset inşa eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ‘Türban’ hamlesine ‘Bay Kemal bize pası verdi, golü atmak bizim işimiz’ diyerek neredeyse sevinç naraları attı. Kim bilir belki de hep beraber atıyorlardır!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu iddia edilene göre çıktığı helalleşme yolunda ve yurt gezilerinde kendilerine en çok ‘’AKP’den kopan muhafazakâr kitlelerin elde ettiğimiz kazanımlar, CHP’nin önderlik ettiği 6’lı masa iktidara geldiğinde kazanımlarımız elimizden alınırsa’’ kaygısı iletilmiş. Kılıçdaroğlu’da iktidarın elinden Türban kozunu almak için ‘’Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız’’ diyerek sürpriz hamlesini yaptı.
CHP’nin herhangi bir yetkili kurullarında tartışılıp, görüşülmeden, grubun tamamının imzasıyla TBMM’ye kanun teklifi olarak verildi.
Olacağı baştan belli olan gelişme aynen beklendiği gibi oldu. Erdoğan öneriyi havada kaparak önce biz bu sorunu çözdük dedikten sonra bir adım ileriye götürerek madem öyle gel Anayasal güvence altına alalım ama yetmez bununla birlikte ‘Aile tanımı, LGBT vb’ konuları da kapsasın karşı hamlesini yaptı.
Ve biz kimin LGBT’ci olduğunu biliyoruz cümleleriyle suçlayarak.
Yani şimdi CHP, AKP’nin getireceği muhtemel Anayasa değişikliği teklifinde türban dışında aile tanımı, LGBT ile ilgili tanımlar belki de ‘tarikatları, cemaatleri’ de anayasal güvence altına alacak düzenlemeler geldiğinde. CHP destek vermediğinde ya LGBT’ci ve aslında türbana karşı olmakla suçlanmaya devam edecek. CHP’de tek madde olmadığı, kapsamı genişletildiği, sulandırıldığı gerekçesiyle destek vermiyoruz dediğinde ne elde edilmiş olacak. Endişeli muhafazakâr seçmen tamam biz CHP’ye güveniyoruz artık mı diyecek.
Yoksa AKP altın pası göle çevirip seçime kadar bunun üzerinde tepinecek mi?
CHP’nin tek madde değil gerekçesi Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’a ‘’eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız’’ yanıtı, AKP’ye istediği kadar genişletme hakkı vermiştir.
Kılıçdaroğlu ‘ben bunu oy hesabı’ için yapmadım diyor, AKP’nin ekran vaizleri ise bu tamamen oy hesabıyla yapılmıştır; cumhurbaşkanı adaylığında muhafazakâr seçmenin oyunu alabilmek için diyor.
Ve yine bugüne kadar olduğu gibi CHP’ye oy vermeyeceğini ama ‘değişim’ politikalarına coşkulu destek veren çevreler bu konuda da Türban hamlesinin CHP’ye hiçbir oy getirmeyeceğini iddia ederek yaptığının doğru olduğunu söylemektedirler; ilginç, hem doğru, hem oy yok!
Muhafazakârların endişesi var diyenlerin dışında, geniş toplum kesimleri bu sorunun dönemin Başbakanı R.T. Erdoğan’ın demokratikleşme paketiyle, CHP’nin de desteğiyle 1 Ekim 2013’de çözüldüğü ‘Üniversite, Yargı, TSK, Emniyet…’ kurumlarında ‘Türban’lı görev yapmanın önünde hiçbir engel kalmadığı düşüncesinde. Tam aksine kamuda başı açıklar dezavantajlı hale geldi…
Altılı Masanın en önemli üyesi İP Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘’kapanan yaraları değil, kanayan yaraları’’ gündeme getirme zamanı demesi son derece önemli ve manidardır.
Teklifin yasalaşması halinde laiklik kaygıları bir tarafa (zaten ona bakan yok artık) kamuda çalışan kadınlar arasında çarşafla gelip üzerine cübbesini giyip yargıç kürsüsüne çıkan veya takke ve şalvarla gelip üzerine cübbe giyecekler olabileceğine dönük eleştirilere; bunlar uç örnekler denilemez. Hani Türban ilkokullara giremezdi, girmedi mi, ilkokul çocukları bile Türban takar hale gelmedi mi?
Enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk ve geçim derdi had safhaya çıkmışken, iktidar bu sorunlar karşısında çaresiz ve açmazdayken, yeni çözüm önerileri kitlelerde karşılık bulmazken; üretici, sanayici, çiftçi yükselen girdi fiyatları karşısında üretemez hale gelmişken…
İktidara talip olanlar bu sorunlara çare ve çözüm önerileri sunmak yerine tamda AKP’nin istediği gibi Erdoğan’ın uzmanlık alanına girerek siyaset üreteceği altın fırsat yaratmıştır. AKP konserler, festival yasakları, müzik saat sınırlamaları ve yaşam kodları üzerinden kültürel kodlar üzerinden ayrıştırarak seçime hazırlanırken; CHP’nin teklifi, Erdoğan için altın fırsat olmuş, can suyu gibi gelmiştir.
Peki bu tartışmanın sonunda ne olabilir?
CHP’nin teklifine AKP, AKP’nin teklifine CHP evet demez, geriye seçime kadar Erdoğan’a yeni propaganda alanı açılmış olur.