Tükettik her şeyi neyimiz kaldı!

Ergün Aydoğan

AKP’nin seçim şarkılarını yapan, ‘Dombra’ şarkısıyla Erdoğan’a övgüler yağdıran, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP vekili olarak Meclise giren, Meclis’te uyuyan fotoğrafı gündem olunca 1 Kasım 2015’te aday yapılmayan Uğur Işılak’ın ‘Öz Eleştiri’ adıyla yazdığı şarkı basında yer aldı.
Erdoğan’dan koptu mu diye yazılar yazıldı. Uğur Işılak Erdoğan’a bağlılığını bildirerek öz eleştiri hakkımı kullandım diye açıklamalar yapınca bağlılığının bitmediğini öğrenmiş olduk!   
Kopar kopmaz, bağlılığı devam eder o onun tercihi ama yazdığı şarkı dikkate değer!
Ne diyor şarkıda, bazı dizelerini bakalım;
İliklere kadar girdi siyaset/Fikir müflis, vizyonumuz hamaset/ Önyargının adı oldu feraset/Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Bozacının şahididir şıracı/ Nereye el atsan durum çok acı/İbadetler bile reklam aracı/Tükettik her şeyi neyimiz kaldı
Belki delirmedik ama kudurduk/Nefsimize göre bir dünya kurduk/Zevkin de, keyfin de dibine vurduk… Ufuk olmayınca dünden dem vurduk/Yarını olmayan günden dem vurduk/Biraz sıkışınca dinden dem vurduk… Düzenbaz diriler düşünce gözden/ Ölülerden medet umduk bu yüzden… Mülkün kölesiyiz, makamın kulu/kaydı şirazemiz, şaşırdık yolu
Tükettik her şeyi neyimiz kaldı!
Herkes söylüyor da övgüde sınır tanımayan partinin şarkıcısının söylemesi ve bu kadar özlü, bu kadar yalın söylemesi her şeyi, gelinen noktayı özetliyor. Hele birde iktidarları sona eriyor olduğu bir görülsün görün bakın daha neler neler söylenecek, ne söyleyenler çıkacak daha…
Gerçekten her geçen gün her şeyin tüketiliyor olduğu günler yaşıyoruz.
Ne Meclis, ne kurum, ne devlet, her şey tükeniyor. Kararları kesin ve bağlayıcı olan en üst yargı organı AYM (Anayasa Mahkemesi) kararları alt mahkemeler tarafından tanınmıyor.
MİLLİ BAYRAMLAR; coşkuyla kutlanmıyor. AKP’nin kongreleri aralıksız sürüyor, korona bahane olmuyor Milli Bayramlara gelince korona gerekçesiyle bayramlar yasaklanıyor.
ANITKABİR ZİYARETLERİNDE ÇILGINLIK!
Kocatepe cami avlusunda halk tarafından protesto edilenler ANITKABİR kurallarını, geleneklerini yerle bir ederek gözlerini kör eden siyaset ve hamaset ANITKABİR ve orada yatana da saygıyı yok ederek lehlerine slogan atacakları alana toplayıp slogan attırıyorlar.
Devlet töreninin yapıldığı saatlerde saray tarafından bizzat listelenen isimler listelerde isim kontrolleri yapılarak meydana özel olarak yerleştiriliyor. Devlet erkânının mozoleden çıktığı anda sırf Erdoğan lehine slogan atmak için gelenler hep bir ağızdan ‘reis seni seviyoruz, en büyük reis…’ sloganları eşliğinde reis de meydandakileri selamlıyor.
Sonra ne mi oluyor…
Slogan atıcıları, slogan görevlerini emredildiği şekliyle yerine getirdikten sonra ANITKABİR’E gelenlerin yaptığı mozole ziyaretini yapmadan geri gidiyorlar.
Ayıptır, terbiyesizliktir, küstahlıktır; Ülkenin kurucusuna büyük saygısızlıktır.
DEPREM ÜLKESİ DEĞİL MİYİZ?
Büyük deprem İstanbul’da beklenirken, yüreğimizi dağlayan, hepimizi yasa boğan haber (6,6 mı, 6,9 mu, 7 mi belli olmayan) şiddetiyle Batı Anadolu Ege İzmir’den geldi. Acı ve tasa da bile yürekleri sızlamayan ‘densizler’ eksik olmasa da, ülke yaşanan acı karşısında tek yürek İzmir’e seferber oldu.
Kurtarma ekipleri, çevre belediyeler bütün ekipman ve kadrolarıyla İzmir’de cansiperane kurtarma mücadelesi veriyor, yıkılan binaların altında canlı bedenlere ulaşmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı talimat vermiş bakanlarda deprem bölgesine gelmişler.
Bakanların açıklamalarına bakılacak olursa herhalde cumhurbaşkanı talimat vermese deprem bölgesine gitmeyecekler! Çünkü bütün bakanlar; Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla buradayız diyorlar… Bir bakan (Tarım Bakanı) enkaz üzerinde canlı yayın şov yapıyor!
İzmir Büyükşehir Belediyesi seçimlerden hemen sonra ‘Depremle Mücadele Birimi’ kurmuş.
Depremde en çok etkilenen ilçe Bayraklı Belediyesi 2010 yılında Deprem Etüt Merkezi kurmuş. 80 bina üçüncü grup dayanıksız bina olarak tespit edilmiş. Yıkılan Rıza Bey Apartmanı, Doğanlar Apartmanı, Karagül Sitesi ile ilgili raporlar tutulmuş, gerekli yerlere iletilmiş. Raporlar ilgili birimlere iletildiyse hangi önlemler alınmış, ne yapılmış?
1900 yılından bugüne 695 deprem meydana gelmiş. En son 2017 yılında Karaburun’da 6,2 şiddetinde deprem olmuş.
Türkiye’nin, İzmir’in deprem gerçeği var. Bunu bilmeyen yok. 1999 yılında Düzce/Adapazarı ve Yalova büyük Marmara depremini yaşadık, çok canlar kaybettik. O depremden sonra yapılara denetim zorunlulukları, özel deprem vergisi getirildi. O günden bugüne deprem vergisi adı altında toplanan milyarlarca vergilerden bi haber yok. Toplanan vergilerle başta İstanbul olmak üzere bütün illerde riskli yapıların sağlamlaştırılmasına yönelik bir çalışma yapılabilirdi. Şu ana kadar böyle bir çalışmanın yapıldığı, yapılacağına yönelik ciddi bir hazırlık da yok.
Eğer uzmanların iddia ettiği gibi İstanbul’da büyük bir deprem olursa can kayıpları ve yaşanan acıların, mali külfetin bundan çok daha büyük olacağına yönelik bir şüphe yok.
Açgözlü fırsatçı müteahhit, rüşvetçi siyasetçi-kamu görevlileri; açgözlü tamahkar vatandaş!
Önce alınması gereken tedbirler alınmalı sonra Allaha havale edilmeli!
Yaşanan afet karşısında kim ne mi yapıyor? Sanki belediye diye bir kurum-yönetim, belediye başkanları yok, ne yapılması gerekiyorsa! Kaymakam, vali, şov meraklı devlet ricali yapıyor!
Depremde yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Tükettik her şeyi neyimiz kaldı…