Meczup değil ‘seri evlat katili’, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreni sırasında AKM çıkışında fiili saldırıda bulundu. Bu saldırı öyle meczuptu, akıl sağlığı sorunları vardı cinsinden gerekçelerle geçiştirilecek kadar basit bir saldırı olarak görülemez. Allah korusun o alçağın elinde öldürücü bıçak veya kesici-delici bir alet de olabilirdi.
Bu alçak saldırının ülkenin haşmetli cumhurbaşkanının, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alarak ‘’Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi? Hep birlikte göreceğiz. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyasetçi telef olup gidecek’’ açıklamasının hemen ardından olması düşündürücü olduğu gibi... Daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran ‘’inek hırsızı’’na sahip çıkılması, nerdeyse kahramanlaştırılması bu ve benzeri saldırganların motivasyonunu artıran durumalardır.
Siyasetin ötekileştiren, kutuplaştıran dilinden beslenenlerin 31 Mart yerel seçimlerinden sonra ikinciliğe demir atmış olmaları gerginlik siyasetine ihtiyaç duyar hale gelmiş olmalılar ki rakiplerinin ‘telef’ olacaklarını iddia eder hale gelmişlerdir. Siyasetin ‘telef’ etme sözlerini birileri görev kabul edip ‘telef’ etmeye kalkabilir!
Türkiye’nin birinci partisi genel başkanına yapılan bu menfur saldırı öncesi iddia edildiği gibi saldırının olduğu AKM’ye girişi sırasında makam aracı kapalı otoparka neden alınmaz. Saldırı Özgür Özel’in kapalı otopark yerine aracına gidiş sırasında olması bu kararı alanları sorumluluk altına sokmaktadır. İktidar kendisine her türlü koruma duvarları örüp, kendi araçlarını kapalı otoparka alırken Özgür Özel’in makam aracını neden almazlar. İktidar üyelerinin kullandığı haklar muhalefete neden kullandırılmaz. CHP İl Başkanı Özgür Çelik ‘’Başkanımız AKM içerisindeyken ekibi tarafından aracın otoparka alınması ısrarla talep edilmiş. Başka siyasi partilerin araçlarının alındığı protokol alanına Genel Başkanımızın aracı alınmamıştır.’’ Açıklamaları olayın vahametini ortaya koymaktadır.
Özgür Özel saldırı ve sonrası vakur duruşuyla programını aksatmadan sürdürdü. Önce İstanbul’da daha sonra Ankara CHP Genel Merkezi önünde ‘’Bir katilden, bir provokatörden medet umanlara, bize had bildirmeye çalışanlara şunu söylüyoruz: Biz bir santim eğilmeyiz, bir adım geri atmayız, bir kelime eksik konuşmayız. Bir gider, bin geliriz. Bizi vurmak kurtuluş mu?’’ yaptığı açıklamalarıyla kararlı bir duruş gösterdi.
Özgür Özel ‘’Sayın Cumhurbaşkanı’nın açtığı bir telefon bir değer taşıyor. Ben geçmiş olsun telefonunu dikkate alıp ‘telef’ sözünün geri alındığını düşünüyorum.’’ Açıklamasıyla önce alttan alan, kapsayıcı siyaset yapmaya çalıştı. Devlet Bahçeli’nin isimsiz ‘sıradan’ kınama mesajı, Erdoğan’ın umarız ‘akıllarını başlarına getirir’ tarzı açıklamaları Özgür Özel’i kamuoyunun beklediği ‘sert’ siyasete evirdi! Ve şimdi mektubu okuduğunu ve meydanlarda cevap vereceğini söylemektedir.
Bu geçmiş olsun telefonunun ‘telef’ sözünü geri alındığı anlamına gelmez. Muhtemelen Erdoğan’da böyle düşünmüyordur! İktidar çevreleri bu saldırının ‘’planlı bir provokasyon’’ ve ‘’piyes’’ olduğunu düşünecek kadar acımasız ve vicdansızlar.
Ne yazık ki Türkiye siyaseti güç, itibar ve karizma üzerinden yürür. Karizması var, endamlı yürüyüşü var güzellemeleri yanında ‘naiflik’ değil üstenci karizma iş yapar! Çalıyor ama çalışıyor denir; iş bilecek ki, kendine de bir şeyler düşsün ister!
Size yönelik bu saldırıyı en sert biçimde karşı çıkmanın yanında sorumluların hesap vermesini istemelisiniz! Taviz veren duruma düşmemelisiniz!
Suç makinalarını toplum içinde suç işleyecek ortamlarda bulundurmak yerine, her türlü saldırıları önleme sorumluluğu olanların, sorumlulukları hatırlatılmalı, hesap vermeye zorlanmalıdır. Bir süre sonra, daha kendini koruyamayanlar mı bu ülkeyi yönetecek, beni koruyacak duygusu kitlelerde oluşabilir.
Alçak saldırgan, neden saldırdın sorusuna ‘’Osmanlı çocuğuyum’’ cevabıyla kime, nereye mesaj göndermek istemiştir.
Böyle bir saldırı iktidara yönelik Erdoğan’a yapılsaydı yapan artık güneş göremezdi ama muhalefete yapılan saldırılar önemsizleştiriliyor ve toplum nezdinde acizlik algısı yaratılmaya çalışılıyor.
AKP döneminde CHP Genel Başkanlarına çeşitli saldırılar yapılmış ve ülkeyi yöneten iktidar tarafından yeterince üzerine gidilmemiştir.
Merhum deniz Baykal, Van’da CH İl kongresi öncesi taşlı ve yumurtalı saldırıya uğradı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin’de konvoyu silahlı saldırıya uğradı, korumalar yaralandı. Şehit cenazesinde kurşun isabet etti, konvoyu pusuya düşürüldü. Ankara Çubuk’ta şehit cenazesinde linç girişimiyle karşılaştı, yumruklandı.
Ekrem İmamoğlu, Trabzon’da fiziki saldırı tehdidiyle karşılaştı. Erzurum mitinginde taşlı saldırı gerçekleşti, çok sayıda vatandaş yaralandı.
Ve en son evlat katili tarafından Özgür Özel’e yapılan saldırı sadece Özgür Özel’e değil, CHP’ye, Türk siyasetine yapılmış bir saldırıdır; sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir.