Tehlikeli 'demokrasicilik' oyunları!

Ergün Aydoğan

                                    

Seçimlere bir haftadan az bir süre kala ‘beklendiği’ gibi bazı illerde ufak tefek saldırı olaylarının en vahimi, en korkutucu olanı, yürekleri hoplatan olay Erzurum’da İmamoğlu’na yapılan saldırıdır. Bu bir ‘Devlet terörü’ değilse, bir yerlerden planlı provokasyon değilse yönetenlerin acziyeti, basiretsizliğidir. Yapılması gereken sorumlular hakkında derhal soruşturma açılmalı, görevden el çektirilmelidir. Ülkenin herhangi bir coğrafyasında, herhangi bir siyasinin istediği gibi seçim çalışması yapması güvence altına alınamıyorsa, ilgili sorumlular onu bunu suçlamak, tahrik edici açıklamalar yapmak, gerginlik artırıcı davranışlar yerine derhal istifa etmelidirler, pardon aflarını istemelidirler!

Ülkenin tek sahibi partili cumhurbaşkanı yönettiği ülkenin bir ilinde Millet İttifakı’nın önemli bir aktörü, cumhurbaşkanı yardımcısı adayı, 16 milyon İstanbullunun oylarıyla seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na geçmiş olsun demeli, ülkenin her yerinde özgürce seçim yapacağının güvencesini vermelidir. Ülkede seçim çalışmalarının güvenli bir şekilde yapılmasını bile sağlayamayan iktidarın ülkeyi yönetebilme becerisi sorgulanmalıdır; olaylara bilerek göz yumulmuyorsa!

Bunların demokrat olmadıklarını, demokrasiyi içselleştiremediklerini, demokrasiden bi haber olduklarını ‘demokrasi amaç değil, araçtır’ ve ‘demokrasi bir tramvaydır, gideceğiniz yere kadar gider orada inersiniz’ dediklerinde anlaşılmalıydı.

Oysa anlaşılmadı, anlaşılmak istenmedi. Sürekli kendilerini sistemin-rejimin mağduru ilan ettiler. Kendilerine dönük sürekli mağduriyet yaratarak, demokrasi eksikliklerini kullanarak sözde ‘ileri demokrasiyi’ getireceklerini vaat ettiler, gelinen nokta ‘seçimlerin iktidara karşı darbe’ olarak görüldüğü noktadır. Araçsallaştırdıkları demokrasiyle istedikleri yere geldiklerini düşünüyorlar!

İktidarın sandığa bakışını gösteren bazı demeçler bakalım…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’benim milletim Kandil’den adlığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez. 14 Mayıs’ta bu aziz millet benim bu sevgili vatandaşlarım sana sandıkları mezar edecek.’’ Cumhurbaşkanı hukuk danışmanı Mehmet uçum ‘’2023 seçilerinde bir iktidar değişikliği Türkiye’nin tam bağımsızlık sürecine büyük bir darbe olur.’’ Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ‘’14 Mayıs’ın akşamı Türkiye’de iki fotoğraftan biriyle karşılaşacağız ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da şükür için temiz alnını secdeye koyup rabbine hamdedenler olacak.’’ Binali Yıldırım ‘’bu seçim işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir’’ İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘’14 Mayıs siyasi darbe girişimleridir bu kadar açık ve net’’

Demokratik yollarla seçime mi yoksa savaşa mı gidiyoruz belli değil. Özellikle iktidarın söylemlerine bakıldığında bildiğiniz savaşa gidiyoruz. Erdoğan’ın, Bahçeli’nin ve bakanların her bir açıklaması ortamı daha da germektedir. Neymiş muhalefetin dek derdi Erdoğan’ı, iktidarı değiştirmekmiş, 15 Temmuz’da yapılamayan seçimle yapılmak isteniyormuş.

Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir kafadır. Elbette siyasetin amacı iktidarda kim varsa ona karşı yapılan, onun yerine kendisinin gelmesi için yapılan bir iştir. İktidar halkın oylarıyla süreli olarak göreve geldiğini unutup, kendisini devletin sürekli sahibi olarak görmeye başlamışsa o ülkede demokrasiden, halkın iradesinden söz edilemez. Hangi demokrasi literatüründe seçimler darbe olarak tanımlanıyor.

21 yıllık AKP iktidarı sorunlar karşısında çaresiz ve çözümsüz kalınca siyaseti terörize etmek, siyaseti ‘’psikolojik harp’’ silahına dönüştürmekten başka çaresi kalmadığı anlaşılmaktadır. İktidarın her söylemi gerginliği artıran iddialardır. İktidarın dışındaki tüm partiler terörle, dış güçlerle işbirliği içinde, onlar iktidara gelirse ülke ertesi gün hemen bölünecek ve onlara oy verecek olan milyonlarca ülke insanı da ülkenin bölünmesine oy vermiş olacaksa vay bu ülkenin haline.

Böyle bir söylem, böyle bir dil kabul edilebilir mi, olacak iş mi Allah aşkına. Onlarca mesnetsiz iddia gündeme getiriliyor ama Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ndeki İstanbul Mitinginde Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun reklam filminin montajlanmış ‘’PKK’nın sözde lideri Murat Karayılan eklenerek birlikte seçim şarkısını söylemişler gibi gösterildi’’ bunun bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılıyor olması son derece düşündürücüdür. Çünkü bunun gerçek olmadığını, montajlanmış olduğunu çocuklar bile bilir. Bilindiği halde çaresizlikten gerçek olmayan montajlanmış görüntülerden medet umar haline gelinmişse sözün bittiği yerdir.

Umarız 2015 Haziran Kasım arasında yaşanan karanlık olayların dehlizlerinde tekrar boğulacak, karanlık seçim sürecine girmeden Türkiye barış ve huzur içinde seçimini yapar, demokratik yollarla ülkeyi yönetecek 5 yıllık iktidarını seçer. Bugüne kadar sandığı merkeze alanlarda ‘sandıktan’ korkmaktan, seçim sandığını ‘darbe’ olarak görmekten vazgeçer.