Seçime doğru, neler oluyor?

Ergün Aydoğan

                                                

Yakın zamana kadar muhalefetin oluşturduğu blok ekonomide yaşanan büyük sıkıntılarla birlikte ciddi bir sinerji ve söylem üstünlüğü görüntüsüne sahipti. İktidar özellikle ekonomideki sıkıntılara çözüm üretmekte zorlanıyor, önce enflasyonu kabul etmiyor ‘enflasyon yok, hayat pahalılığı var’ derken sonra enflasyonu kabul eder hale geldi. Bir ara suçluyu bulur gibi oldu, marketleri suçlu ilan etti. Soğan patates depoları basmaktan vazgeçti, Tarım Kredi Kooperatifleri satış noktalarını çoğaltma kararı aldı yetmedi her noktaya KoopBakkal açma kararı aldı. Olmadı, olmadığını gördü… Sonunda yine çözüm olarak büyütülen üç harfli malum marketlere yüksek ceza tehdidine gelindi.

İmdada dış güçler yetişti; dış güçler operasyon çekiyor dendi o da olmadı, halimize şükredelim, bütün dünya ve Avrupa bizden daha kötü, açlıktan kırılıyorlar dedi.

Bütün dünya ve Avrupa enflasyonla mücadele için ekonomide sıkılaştırma kararı alarak faiz yükseltme sürecini başlattı ABD Merkez Bankası FED’den sonra şimdi Avrupa Merkez Bankası ECB de faiz yükseltmeye başladı. Bizim karar vericiler dünyanın yanlış yolda olduğu iddiasıyla 20 yıl sonra akıllarına ‘nas’ gelerek faiz düşürmeye başladılar. Temel argümanları da kurlar yükselince TL değersizleşecek, ucuz işgücüyle ülke üretim üssü haline gelecek işsizlik azalacak, ihracat artacak, cari açık sorunu çözülecek, yüksek büyüme elde edilecek, dünya küçülürken biz büyüyeceğiz!

Dünyanın aksine MB’nin faiz indirimleriyle politika faizi 10,50’lere kadar düştü, kredi faizleri yükseldi, kredilere ulaşılmaz hale geldi, ihracat arttı ama ithalat rakamları katlanarak arttı; ne işsizlik azaldı, ne cari açık kapandı, ne üretim arttı, ne de milli gelirden alınan pay arttı, sorunlar artarak devam ediyor.

20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidar sanki daha önceki hedefleri tutmuş hiç sapma olmamış gibi ‘’bekleyin az kaldı, 2023’ten sonra her şey düzelecek’’ diyor.

Kısa süre öncesine kadar söylem üstünlüğüne sahip olan, iktidardan umudunu kesenlerin dikkatlerini yönelttiği muhalefet cephesi ne yapıyor?

Bitmek bilmeyen toplantılar, her toplantı sonrası benzer açıklamalar yapılmaya devam ediliyor. Aday belirsizliği sanki bir adaylık çekişmesi varmış havasına bürünüyor. 6’lı masa ve bileşenlerinin her biri kendisini veya kendine yakın adayı dayatıyormuş gibi bir algı oluşuyor. Ve bu da haklı olarak iktidarın yarattığı ‘daha kendi aralarında adaylıkta bile anlaşamayanlar, ülkenin sorunlarının çözümünde nasıl anlaşacaklar’ algısına yol açıyor.

Ülke insanını bu kadar yakından etkileyen yakıcı ekonomik sorunlar ikinci plana atılarak yapay siyasi gündemler tamda iktidarın istediği yönde gidiyor. Türbanla ilgili yasal düzenleme talebi iktidara can suyu oluyor, iktidar bunu anayasa değişikliği talebi haline getiriyor. Günlerdir anayasa değişikliği olsun mu, olmasın mı tartışması sürüyor. 6’lı masanın bile öncelikli konusu anayasa değişikliğine Meclis’te destek verilerek referandumsuz geçmesi sağlanmalı mı yoksa hiç destek verilmemeli mi tartışılıyor.

İktidarın geçmişteki başarısız dış politikasını unutturarak başarılı olduğu algısı öne çıkarılırken Rusya Ukrayna arasındaki savaşta tarafsızlık politikası, arabuluculuk rolü ve tahıl koridoru anlaşmalarının da etkisiyle Erdoğan’a dünya lideri misyonun yüklenmesinden etkilenen muhalefetin yurtdışı gezileri olumsuz tartışmalarıyla kamuoyunda etkisiz hale geliyor.

Elbette basına sansür yasası görüşmelerinde muhalefetin etkisiz kalması, biz olsaydık da bir şey değişmezdi, sayısal çoğunluğumuz yetersizdi açıklamaları muhalefet seçmeninde umutsuzluğun artmasında yol açıyor.

Oysa birincil gündem ekonomidir. Vatandaşın enflasyon karşısındaki çaresizliğidir. Her gün artarak devam eden yakıcı sorunlar karşısında çözüm üretememesidir. Aslına bakıldığında iktidar istediği kadar ‘Yüzyıl projeleri’ açıklasın kitlelerde umut yaratamıyor olması lazım. Çünkü projeler sıralayan iktidar 20 yıldır zaten ülkeyi yönetiyor, sorunları çözmesinin önünde herhangi bir engel yok; çözebiliyorsa bugün çözmesi, bugün çözemiyorsa, yarında çözemeyecek olması lazım.

Ama gelgelelim muhalefet bileşenlerinin…

Çözüme, umuda dair heyecan verici, sarsıcı projeler ortaya koymasak bile var olan sorunların yaratıcısı iktidar karşısında seçmen zaten bizi tercih edecektir düşüncesi gerçekçi değildir.

Sosyal konut projeleri, EYT düzenlemesi, asgari ücret, memur ve emekli aylıklarına yapılacak zam beklentileri iktidarın elini güçlendirmektedir. Kısa süre öncesine kadar muhalefette olan psikolojik üstünlük sanki iktidara geçmiş gibi.

METROPOLL, Türkiye’nin nabzı Ekim 2022 araştırma sonuçlarına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev onayı, onaylayan: %47,6 (+1,0), onaylamayan: % 47,8 (-0,7) olması dikkate değerdir.

Muhalefetin çok umut beslediği Z-Kuşağının yaklaşık yarısını oluşturan ilk kez oy kullanacak seçmenlerin yaklaşık %25’inin Millet ittifakı, %22’sinin ise Cumhur ittifakından yana gözükmesi. Ve asıl önemli verinin yaklaşık 1/3’ünün kararsız olması, bu kitleye kim ulaşabilirse avantajlı hale gelecek olmasıdır.

Umut yoksa gelecekte yoktur!