Seçimler zamanında bile yapılsa 18 aylık bir süre kaldı. Genel kanaatte seçimlerin zamanından önce yapılacağı yönünde, acil olacak olursa Haziran veya Kasım/2022 herkesin telaffuz ettiği, beklenen bir tarih, bundan böyle; her hareket, her söylem seçimlere yöneliktir.
Öğretmenlerin, polislerin, din görevlilerinin beklediği 3600 ek gösterge bir önceki seçimin en önemli seçim vaadiydi. Seçimlerden bugüne iktidarın aklına gelmeyen 3600 ek gösterge bir anda iktidarın gündemli haline geldi; meydanlarda verdiği sözü yaklaşan seçim Erdoğan’a hatırlatıverdi! 3600 ek gösterge hallolmasa bile doktorlar ve belli meslek gruplarına ciddi artışlar yapıldı. Seçimin ayak sesleri Erdoğan’a asgari ücretle ilgili ‘şimdiye kadarki artışların fevkinde artış’ yapacağız cümlesini kurdurdu.
Yine kendi etrafında üç-beş-10 maaşlıları görmeden EYT’lilere çift maaş olmaz gerekçesiyle karşı çıkan iktidarın gündemine biranda EYT’lilere çözüm üretmek gelirse şaşmamak gerekir.
Ve daha birçok mağduriyet bir anda akıllara geliverir, çünkü artık her şey seçimi hatırlatıyor, sandığın ucu göründü.
Muhalefet partileri uzun süredir meydanlardalar. Çarşı Pazar, il, ilçe, köy, esnaf ziyaretleri yapıyorlar. Vatandaşın derdini dinliyor, bir sorup, bin ah işitiyorlar. Gittikleri her yerde vatandaşın dağ gibi sorunlarıyla karşılaşıyor, çözüm vaat etmeyi ihmal etmiyorlar. Vatandaşı ne kadar, kim ikna ediyor onu seçim sonuçları gösterecek.
Türkiye önceki yıllarda olduğu gibi köklü bir değişim sürecinin içinde. İktidar şimdiye kadar olduğu gibi ‘istikrar sürsün’ diyemiyor çünkü derin bir istikrarsızlık, derin bir ekonomik kriz var. Ha bu krizi kendileri dışında harici sebeplere; dış güçler, covid salgını, dünyada global kriz var ne yapalım, bizi de etkiliyor, bahaneleri seçmenin hiç umurunda olmaz.
Ayrıca artık yönetemez hale geldiler…
Yıllarca uygulanan ekonomi politikalarını uygulayan kendileri değilmiş gibi, gelinen çaresiz durumu ‘düşük faiz, düşük enflasyon’ adı altında yeni bir icat gibi sunmaya çalışıyorlar. Oysa kur her gün yeni rekorlar deniyor, kura bağlı fiyatlar yükseliyor, bazı temel tüketim ürünleri bulunamıyor.
Kim sorarsa yeni bir ekonomik model deneniyor!
Seçmen önce kendi cebine, akşam olduğunda tenceresine, sabah olduğunda çocuğunun cebine harçlık koyup koyamadığına bakar. İşlerinin büyümesi veya küçülmesi, yaşam kalitesinin her geçen gün düşmesine, borçlarını ödeyemez hale gelmesine bakar.
Hele birde iktidarda olanların ve çevresindekilerin her geçen gün artan lüks yaşamı, kamudaki israf düzeni, yönetenlerin yüzlerce çakarlı lüks araç konvoyları ile trafikte boy göstermesi, üçer beşer maaşlıların çoğalmasını gördükçe iktidara olan tepkisi daha da artar. Fakir, garip guraba siyaseti yapıp; unutanları, mücahit olarak yola çıkıp; müteahhit olanları, harun gibi gelip karun gibi zengin olup, serveti kendi çevresine dağıtanları unutmaz, ve bu tepkisini sandığa yansıtacaktır.
Kimse bunun sandığa yansımayacağını düşünmesin. Nasıl ki bugüne kadar ‘istikrar sürsün’ diyenlere inandı aman elde ettiğim ‘varlıklarım’ kaybolmasın endişesiyle iktidardan yana tercihini kullandıysa şimdi aynı iktidarın kendisini soktuğu ekonomik darboğazın, geçim sıkıntısı sorununu, ödeme güçlüğü krizinin sorumlusu olarak gördüğü yönetenlerden sandıkta hesap sorar.
Hele o her gün artan fiyatlar, geçmişi suçladığı; yağ, şeker, kuyrukları, gıdaya erişimin zorlaşması…
Elbette bu hesap sadece gördükleri ve yaşadıklarıyla sınırlı kalmaz. Geçmişin ve bugünün muhasebesini yaparken geleceğin de hesabına yapar.
Kendisini nasıl bir gelecek bekliyor!
Bugünden daha iyi bir geleceği kendisine kim sağlayacak. İktidarın tekrar edegeldiği gelecek vaadine inanacak mı yoksa yeni bir arayışa girip daha iyi bir gelecek vaadi veren yeni bir anlayışı mı tercih edecek!
Hiç kuşku yok ki bugünkünden vazgeçip yeni bir tercih, başlangıç yani tercihini değiştirip değiştirmeme kararı yönetmeye talip olan muhalefetin ikna edici politikalarına bağlıdır. Hiç kimse bugünkü imkanlarının yarın daha iyi olacağına inanmazsa ‘elindeki’ imkanlarını kaybetme korkusuyla tercih değişikliği yapmaz. Tercihini değiştirmesi için yarının bugünden daha iyi olacağına, tercih değişikliğinde yaşam şeklinin değişeceğine, daha iyi olacağına inanırsa ancak tercihini değiştirebilir.
O halde muhalefetin ekonomik sorunların çözümü başta olmak üzere kitlelere nasıl bir gelecek vizyonu hedeflediğini çok iyi anlatması, gelecek hayali kurdurması, umudu yaratması gerekiyor.
Sadece, uzun iktidar süreci iktidarı yıprattı, iktidarın kitlelere söyleyecek bir şeyi kalmadı, yeni hikaye yazamıyor, söylem kısırlığı içinde kendisini tekrar ediyor, yaşanan ekonomik buhran sonucu kitleler zor durumda, insanlar bu kadar sıkıntı çekerken sıkıntıları çözemeyen iktidara oy vermez…
Nasılsa gidiyorlar, iktidar bize geliyor…
Yapılan tüm anketlerde kiminle olursa olsun Erdoğan’ın karşısında seçim alınabiliyor düşüncesi tarihi bir yanılgı, tarihi bir hata olur.
İyi bir gelecek vizyonu olmalı, kitleler buna ikna edilmeli…
Ve en güçlü, kitlelerde karşılığı olan, her kesimden oy alabilecek adayla seçime gidilmelidir.