Kamuoyunca ‘’Dezenformasyon Yasası’’ ve ‘’Sansür Yasası’’ olarak adlandırılan ‘’Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’’, TBMM Genel Kurulunda, muhalefetin özellikle 29’ncu madde ile uzlaşı arayışlarına rağmen, iktidarın virgülüne dokundurtmadan kabul edildi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onaylaması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapacaklarını açıkladı. Erdoğan’ın onayından geçti, resmi gazetede yayımlanarak en tartışılan 29’ncu maddesi yürürlüğe girdi. Gözler Anayasa Mahkemesi’nin hangi yönde karar vereceği merakı içinde!
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, ‘’Bu yasa bu korku ve baskı iklimini daha da artıracak. Bu bir zulüm yasasıdır’’ dedi.
İktidar milletvekilleri ‘Sansür Yasası’nı Meclis Genel Kurulunda verdikleri toplu resimle gururlarını ölümsüzleştirdiler!
Her zaman olduğu gibi Meclis görüşmeleri renkli anlarla geçti, CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın cep telefonunu çekiçle kırması hafızlarda kaldı…
ABD’DEN İCAZET Mİ ALINDI
Kendileri dışında herkesi dış güçlerden icazet almakla suçlayan iktidar, Meclis görüşmelerinde ‘Sansür Yasası’ için icazet aldıklarını açık ettiler!
AKP’li Ahmet Özdemir ‘Amerikalı ilgilerle’ görüştüklerini ‘’Biz, Meclis kapanmadan önceki dönemde bu konuya ilgi duyan Amerikalı ilgilerle bu yasayı ve özellikle 29’uncu maddeyi konuştuk’’ dedi. Devamında ‘’Amerikan Büyükelçiliği başmüşaviri, Uluslararası politikalar Şefi’’ diyerek adres gösterdi.
Genel Kuruldan ‘’İcazet mi aldınız’’ sorularına…
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal görüşmeleri doğrulayarak ‘’Onların talebiyle konuştuk’’ dedi.
Yönetenlerin iddiasına göre ‘ekonomimize’ operasyon çeken ‘dış güçler’ yaşanan ekonomik krizin sorumlusu gösterilirken meğerse Meclis’ten çıkan yasalarda bile operasyonel ‘dış güçler’ den ‘icazet’ alındığını kabul ettiler.
Ne yani Meclis kendi başına yasa çıkarmaktan da mı aciz?
KILIÇDAROĞLU İCAZET ALMAYA GİTTİ DENMİŞTİ!
İktidar Basına Sansür Yasasını çıkarırken bile ‘dış güçler’ den ‘icazet’ aldığını kabullenirken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisine icazet gezisi olarak suçlamalar yöneltmeyi, kayıp 8 saat ve görüşülen kişiler ve gruplar üzerinden CHP’ye yüklenmeyi sürdürüyorlar.
CHP heyetinin ABD ziyareti hem iktidar hem de muhalefet çevrelerinin oldukça ilgisini çekti.
ABD gezisinin zamanlaması (Mecliste çok önemli ‘Sansür Yasası’ görüşülürken, ABD’de siyasiler seçim bölgesindeyken), yararlı veya yararsızlığı uzun süre konuşulmaya devam edilecektir.
Ve fakat CHP’de sanki oluşturulan kamuoyu baskısından çekinmiş olmalı ki siyasi bağlantılar kurmaktan uzak durarak bakın biz ‘icazet almaya gitmiyoruz’ deme gayretine düşmüş gözükmektedir. CHP heyeti icazet gezisi değil mesajı vermeye çalışırken o çevreler bu sefer de ‘bunları kimse ciddiye almadı, görüşecek ciddi muhatap bile bulamadılar’ suçlamasıyla karşı karşıya kalınıyor.
Bu tür dış ziyaretlerde temel amaç, siyasal tanışıklıklar sağlamak, ortak meseleler konusunda anlayış paylaşmak ve ilişki kurmaktır. İktidara talip muhalefetin dış politik meselelerde iktidardan farklı bir konum alması gerekmez ya da bunu anlatması gerekmiyor. Ama ‘’Ben de varım’’ demesi gerekiyorsa (ihtiyaç var mı o da ayır bir konu) dış kamuoyuna seslenen başkent gezileri önemlidir. Ama bu, iktidar veya bazı çevrelerin ‘icazet’ suçlamalarına muhatap olmamak adına ‘çekingen, mahcup’ bir anlayışla pek yararlı sonuçlar ortaya çıkmaz.
Kısa süre öncesine kadar söylem üstünlüğüne sahip muhalefet, iktidarın dış politikadaki hamlelerinin kamuoyundaki etkisinden etkilenerek dış politikada hamle ihtiyacı hissetmişse! Yeni politik gelişmeler çerçevesinde, dış politikadaki siyaset anlayışını daha net ve güçlü bir şekilde dile getirmeli, en üst düzeyde, en güçlü siyasi veya siyaset dışı figürlerle Türkiye’nin yararına olabilecek temasları yapmaktan çekinilmemelidir.