PKK silah bıraktığını açıkladı...

Ergün Aydoğan

                                            

PKK’nın kendini tasfiye etmesi tamamen politik illüzyon. PKK’nın yerine aktif olan KCK. PKK terör örgütü olarak tanımlandı ama terör örgütü olarak tanımlanmayan bir PYD var o da SDG’nin içinde ve başka unsurlarda var. Aslında olmayan bir örgüt lav edilerek uluslararası sistemde teröristlikle suçlanan örgüt yapısından örgüt kurtulmuş oluyor. KCK ve PYD böylece kendisine meşru bir zemin bulmuş oluyor. PYD Türkiye’nin Güney sınırında Doğu Akdeniz, İsrail’in açtığı Davut Koridoru ve Lübnan Litani Nehri’nden Doğu Akdeniz’e uzanan bin 200 Km’lik bir alt koridor kuruldu. PYD bu koridordan geçerek Doğu Akdeniz’e ulaşmakla dört ülke topraklarından geçerek bir Devlete doğru gidiyorlar. Suriye içinde çözüm gibi gözüken SDG ve PYD meselesi Irak ve İran’ı da içine alan bir koridor üzerinden yarına hazırlanıyor. Bu demokrasi adına yapılıyor. Diaspora dedikleri Avrupa’da dünyanın değişik yerlerine dağılmış Kürt’ler tekrar Türkiye’de toplanmaya ya da Suriye’ye aktarılacaklar. PYD Türkiye’de başlayıp Türkiye’de bitmiyor, uluslararası sistemle birlikte örgütlediği çatışmanın sona erdirilmesi örgütle yapılacak pazarlıkla sonuçlandırılamaz. Bu işin içinde ABD, CIA, Mossad, MI6 var. Bugünkü PKK’nın varlığı zaten sembolik hale getirilmiş, terörle suçlanma PYD’yi aklamak için bir paravan görevi yapıyordu şimdi onu bırakıyorlar ve KCK diye her şeyin yeniden yapılandığı, yıllardır içerdeki bir kişi tarafından yönetilen bir PKK söz konusu değil artık. APO’dan da kurtuluyorlar (Abdurrahman Dilipak).

Devlet Bahçeli teşekkür etti, şükranlarını sundu ‘’Öcalan üzerine düşeni yaptı’’ derken, sıra bizde, biz de üzerimize düşeni yapacağız…

Cumhurbaşkanı Erdoğan her zaman olduğu gibi, ruhu başka, yaptıkları başkayken en yüksek dille ‘’Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan’’ gidin bunları cadde cadde, sokak sokak anlatın talimatını verdi.

Erdoğan bunları söylerken Kürt siyasetinin önde gelen aktörlerinin her birinden farklı açıklamalar gelmesi kafaları karıştırmaktadır. Kürt siyasi aktörler 1921 anayasasını önceleyerek 1924 anayasası ve Lozan Antlaşmasının yok sayılmasını istiyor. İki milletli, iki dilli anayasa istiyor.

DEMOKRATİK KONFEDARALİZM NEDİR?

Kürt komünalizmi veya Apoculuk olarak da bilinen demokratik konfedaralizm, elebaşı Öcalan tarafından teorize edilen ve devletsiz bir topluma dayanan siyasi paradigma. Özerklik, doğrudan demokrasi, siyasi ekoloji, feminizm, çok kültürlülük, öz savunma, öz yönetim kooperatif ekonomisi unsurlarına dayanan konfederasyon özelliklerine sahip bir demokratik öz örgütlenme sistemine ilişkin siyasi bir kavram.

Elebaşı Murat Karayılan ‘’Amaç Öcalan’ın özgürlüğüdür. Öcalan’ın bizden istekleri var, bizler Öcalan’a sonuna kadar güveniyoruz. Fakat silahları bırakmamız için devlete de güvenmemiz gerekiyor. Şu an Türk devletinin yaklaşımı fazla güven vermiyor. Her şeyden önce yasal değişiklikler olmalı.’’ Elebaşı Karayılan ‘’Biz yenilmedik’’ diyerek, ‘’Devlet savaşla sonuç almak istiyor ama bizi yenemez. Bizim yeni savaş taktiklerimiz var, teknolojik kapasitemizi geliştirdik. Bu bir son değil, başlangıçtır.’’

PKK’nın sözde Suriye yapılanması GSG’nin elebaşı Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin, PKK’nın kendisini fesih kararını saygı ile karşıladıklarını belirterek, ‘’ PKK, geçmiş süreçte Orta Doğu’da tarihi ve kilit bir rol oynamıştır. Bu yeni adımın bölgede yeni bir siyasi ve barışçıl sürecin önünü açacağına inanıyoruz.’’ Diyor.

PKK’nın fesih kongresinde ve sonrasında Kürt siyasi aktörlerin açıklamalarına bakıldığında öyle iktidarın iddia ettiği gibi hiçbir talepte bulunmadan, şartsız, önkoşulsuz silah bırakma söz konusu değil. En üst perdeden ‘yenilmedik’lerini tam aksine ‘yendik’lerini iddia ederek taleplerini sıralıyorlar.

Görünen o ki iktidar bir şeylerin karşılığında bir şeyler vermeye hazır ama kamuoyunu ikna etmede zorlanacağı için asla bir şeye verme yok diyor. Bir taraftan da yeni anayasa hazırlıkları, yeni yargı reformuyla terör suçlarını da kapsayacak bir ‘af’ hazırlıklarının yapıldığı görülüyor.

Hiçbir talep yok diyenlerle, talepleri sıralayanlar perde arkasında yeni rejimin anayasa pazarlıklarını yapıyor ve kamuoyuna hiç bir şey açıklamadan kamuoyunu ‘barış karşıtı’ diye baskı altına alınmaya çalışıyorlar!

Evet kronik bir sorun var o da herkesin ihtiyacı demokrasi sorunu…