ÖSYM soru hırsızlığı, hırsızın suçu

Ergün Aydoğan

                                

ÖSYM yakın zamana kadar ülkenin en güvenilir kurumlarındandı. Özellikle üniversite sorularını hazırlayan, soruların basımında görevli olan üyeler günler öncesinden çalışma ortamlarına kapanır, günlük yaşamla, çok acil bir durum olmadığı sürece aileleriyle bile ilişkileri kesilir; dış dünyaya kendilerini kapatırlardı.

Şimdi mi, nasıl bir uygulama olduğu son yaşananlardan anlaşılabilir.

Öncelikle en güvenilir kurum olan ÖSYM en güvenilmez, en çok tartışılır kurum haline geldiği gibi, ülkede çürüme olmayan kurum yok denecek hale geldi.

ÖSYM konusu yeni bir konu değil. 2009-2010 yılından bu yana soru hırsızlıkları ülkenin birincil gündemidir. Öyle olmasına rağmen bugün hassasiyet gösteriyormuş gibi yapan yönetenler o gün olanlara sessiz, duyarsız kalmış, sonra da ‘çalanlar FETÖ’cü denerek üzerine gidilmemişti. Bugün ne olduysa biranda KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) sorularından bazılarının bir dershane sorularıyla aynı çıkması ÖSYM’yi tekrar ülkenin gündemi haline getirdi. Halen yargılamaları devam eden o günün ÖSYM yöneticilerine aynı yönetenler kefil bile olmuştu!

2009’da polis sınavında, 2010’da KPSS sınavında sorular çalındı. TBMM, bu rezaletlere el koymalıdır dendi. Bugüne kadar CHP 11, İYİ Parti 3, MHP 1 ve HDP 1 kez Meclis Araştırması istedi. İstenen KPSS ve diğer sınavlardaki şaibe iddialarının açığı çıkarılması, sınavlardaki hataların nedenlerinin bulunması, hak kaybına uğrayanların tespiti ve mağduriyetlerinin giderilmesi gibi talepler; iktidar oylarıyla sürekli olarak reddedildi.

Milyonlarca genç gece gündüz okul-dershane çalışarak geleceğini, umutlarını bağladığı ÖSYM soru hırsızlıklarıyla gençliğin geleceğini çalmaya, hayatlarını karartmaya devam etti.

Sadece o da değil, bir şekilde eğitimini tamamlayıp kamuya girebilmek için KPSS ve ALES, TUS, YGS, LGS, hakimlik, kaymakamlık, polislik gibi milyonlarca kişinin kaderini belirleyen sınavları yapan ÖSYM soru hırsızlığıyla yine gündemde. FETÖ olmadığına göre, FETÖ’nün izleri mi denilecek!

13 yıldır sürekli olarak soruların çalınması en önemli sorun olduğu halde, bugüne kadar ilgisiz olan yönetenler ne oldu da biranda soruna duyarlı hale gelmesi sevindirici!

Yönetenlerin, sorumlu olması gerekenlerin, sorumluluğu üstlenmek yerine yine her zaman olduğu gibi muhalefeti suçlu ilan etmesi şaşırttı mı derseniz, hiçte şaşırtıcı olmadı; ülkeyi muhalefet yönettiği, ÖSYM atamalarını muhalefet yaptığı için sorumlu da elbette muhalefettir!

Bugüne kadar soru hırsızlığına duyarsız kalan yönetenler ne oldu da ÖSYM başkanını görevden aldı?

Sayısız sınavda soru hırsızlığı gündeme geldiği halde hiçbir sınav iptal edilmezken bu defa neden iptal edildi? Sınav soruları çalındığı için değil de, soruların çalındığı ortaya çıktığı veya sorular istenmeyenlerin eline geçtiği için olmasın!

Eğer daha önceki soru hırsızlıklarını daha önce yol yürünen cemaat yaptıysa, cemaat yapılanmasından çok çekildiğinden şikayeti ediliyorsa ÖSYM başkanlığına bir başka cemaate güzellemeler yapan, cemaat liderine ‘’gül yüzlü efendim’’ diyen birisi neden atanıyor. Soru çalma yöntemleriyle devlette yapılanma mücadelesi veren FETÖ cemaati yerine bir başka cemaat mi konumlandırılmak isteniyor.

Yıllardır devam eden soru hırsızlıklarının bir kısmı bile doğru ise, hırsızlıkla okula, kamuya girenler kamusal görevlerinde hakkaniyetli görev yapabilir hırsızlıkla sorumluluk noktasına gelenlerin, sorumlu davranması, görev alanlarında hırsızlığa, yolsuzluğa dur diyebilmesi mümkün mü?

Hadi şimdi üzerine gidilecek, bir şey çıkmasa bile çıkması için soruşturmalar yapılacak, ya bugüne kadar olan soru hırsızlıkları yapanlar ne olacak. Soru çalarak bir yerlere gelenlerin çaldıkları yanına kar mı kalacak.

Soru çalarak akademisyen olanların, vereceği eğitim, yetiştirdiği öğrenci ne-nasıl olur?

Üniversite kazanmak ve memur olmak için soru çalan veya satın alanlar, emeği, makamı ve birçok şeyi çalınabilir ve satın alınabilir bir meta olarak görmez mi?

Sorulacak o kadar çok soru var ki hadi daha fazla uzatmayalım! Eğer kendi anlayışı dışında başka anlayışa yaşam hakkı tanımayan devleti, kendi ideolojisine göre ele geçirilmesi gereken alan olarak görülmeye devam edilirse, soru hırsızlıklarının önüne geçilemez.

‘’Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar. İkisi arasındaki fark; sıradan hırsız sizi seçer, politik hırsızı ise siz seçersiniz.’’ Voltaire