MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’Terörist başı terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım’’ diyerek Öcalan’ın TBMM’ye gelmesi yönündeki ısrarını sürdürdü!
Her ne kadar öyle demek istemedim dese de Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum ‘’PKK siyasal muhataptır’’ yönünde açıklamasıyla birlikte PKK’yı siyasallaştırarak, ‘’Öcalan bu halde Meclis’e gelemez, daha önce mektubunun okunduğu gibi, canlı görüntüsüyle mesajlarını Meclis’e iletebilir’’ dedi.
İktidar Öcalan’ın ‘’aktör’’lüğünde bir süreç başlatmanın arayışı içinde iken muhalefetin bu konuda herhangi bir bilgisi olmadığı gibi, iktidarın kendi içinde de zihinsel bulanıklar olduğu kendi cenahlarından gelen açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan süreçten iktidarın haberi yok, muhalefetin haberi yok ama Avrupa’nın var! Almanya/Köln kentinde binlerce kişi ‘’Öcalan’a özgürlük yürüyüşü’’ adı altında yürüyüşün yapılıyor olması. 2013-2015 yıllarındaki çözüm sürecinde Akil İnsanlar heyetinde yer alan Abdurrahim Semavi’nin süreç bir yıl önceden başladı, 5 yıl içinde tamamlanacak sözleriyle birlikte bakıldığında; bir şeyler çoktan kotarılmış ama kimsenin bilgisi yok!
Terörist başına büyük ihtimam gösterenler; TEĞMENLERİ TSK’DAN İHRAÇ EDİYOR!
‘’Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlatmakta engel kalmaz.’’ Mustafa Kemal Paşa Temmuz 1920.
Hafızanızı biraz tazeleyin hani ‘cüppeli, sarıklı’ bir amiral vardı hatırladınız mı? İşte o askeri üniformasıyla mesai saatinde tarikat zikrine katılan sarıklı amiral hakları verilip emekli edilirken…
Yıllardır geleneksel hale gelen, yıllardır yemin töreninde okunagelen Atatürk’e bağlılık andı ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ sözleriyle kılıç çatan teğmenler ihraç ediliyor ve kimsenin sesi çıkmıyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘’3 kız birinci oldu, bu ilk kez oluyor. Kızlar Anadolu’yu yansıtıyor. Sohbet ettim, hatta birinin adı İkra. AK Parti zamanında kadınlar eve kapatıldı diyenlere de iyi bir cevap’’ demişti; Teğmenlere birincilik ödüllerini verirken.
Aynı Erdoğan ihracını savunurken ‘’üç tane birinci olan kızımız var. Bu kızlarımızdan birinin ismi İkra. Diğer ikisi onlar da birer Anadolu yavrusu. Fakat tabi bu oyuna nasıl geldiler, gelindi; şimdi çalışmalarımızı yapıyoruz. Ve bu konuyla ilgili olarak üniversitemizle görüşmemizi yaptık. Kara Kuvvetleri ile görüşmelerimizi yaptık. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz’’ diyor.
Peki ülkenin tek muktediri Erdoğan bunları dedikten sonra Yüksek Disiplin Kurulu’nun bu teğmenlerle ilgili farklı bir karar verme imkanı var mı asla yok. Erdoğan diyor ki ‘’bu kızlar oyuna gelmiş’’ yani ‘zehirlenmiş’ler, birini adı da İkra yani bizim mahalleden ama ‘kandırılmış’ diyor!
Neymiş ‘zehirlenme’ resmi yemin töreni bittikten sonra teğmenlerin kılıçlarıyla ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ demiş olmaları; ya ne diyeceklerdi Yunan komutan ‘’Trikupis’in askerleriyiz mi’’ diyeceklerdi?
Dünyanın hiçbir yerinde, ülkenin kurucusuna bağlılıklarını dile getiren insanlar cezalandırılamaz tabi ülkenin kurucusuna karşı değilseniz… keşke Yunan galip gelseydi diyenleri ‘rehber’ olarak görürseniz… Mustafa Kemal’e ‘’zerre miskal sevgisi olanlar cenazeme gelmesin’’ diyenlerin cenazesinde en önde saf tutarsanız…
Nasıl algı yapıyor Saray’ın sesi Ahmet Hakan ‘’Teğmen Ebru’nun ihracının istenmesinin nedeni Atatürkçülüğü ya da Cumhuriyetçiliği değil. Soruşturmanın nedeni, kılıç çekip mezunlara yemin ettirerek resmi tören kapsamının dışına çıkması. Keşke gaza gelip böyle bir gösterinin başını çekmeseydi.’’
Bir kere bu ‘gösteri’ resmi tören anında değil, resmi tören sonrasıdır ey Ahmet Hakan; algı yapmayı bırak!
Askerin silahı kılıçla ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz’’ sözlerinden rahatsız olan, kılıçları kendilerine tehdit olarak görenler, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kılıçla hutbeye çıkmasına neden hoşgörüyle, sempatiyle bakıyor!
Milli olmayan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in laiklikle ilgili çıkışı bu gelişmelerden bağımsız değildir. Bütün bunlar cumhuriyetle, Atatürk’le olan ‘hesaplaşma’nın hala devam ettiğinin göstergesidir. Kutuplaşma siyasetinin siyasi kazanımlarını elde etmek için kutuplaşma siyasetine devam.