Uzun yıllardır ülkenin başına bela olan terör sorununun çözümü için öteden beri dile getirilen Meclis Komisyonu İYİ Parti dışında meclisteki tüm partilerin katılımıyla 51 üyeyle kuruldu. Salı günü ilk toplantısını yapacak. Bu konuda Meclis’i adres gösteren CHP, kendisine yönelik operasyonlar ve içinde bulunulan demokrasi dışı uygulamalar karşısında komisyona katılıp katılmamayı ciddi olarak değerlendirdikten sonra; Meclis’i adres gösteren, Türkiye’nin birinci partisi, ülkeyi yönetme iddiasındaki parti, Türkiye’nin kronikleşmiş konusunun konuşulacağı bir komisyonun dışında kalamaz düşüncesiyle katılma kararı aldı.
CHP, haklı-saklı çekinceleri yanında eşit temsil ve nitelikli çoğunlukla kararların alınması yönündeki taleplerinden, nitelikli çoğunluk talebinin kabul edilmesiyle tamam dedi.
Özellikle iktidar karşıtı muhalif çevrelerce bu katılma kararı çok eleştiri aldı ve eleştiriler devam ediyor. Bu eleştirilerin temelinde yine çok haklı olarak ‘’iktidarın güvenilmezliği’’ var. Komisyona itirazın temelinde, küresel güçler-İmralı ve iktidarın bölünmeyle sonuçlanacak cumhuriyetin varlığını ortadan kaldıracak uygulamalar üzerinde anlaştıkları, bu komisyonun anlaşılmış planın hayata geçmesi için alınan kararların onaylanacağı bir oluşum olduğu yönünde ciddi kaygılar var.
İktidarın demokrasiyi askıya alan, itiraz edenin tutuklandığı, hukukun yanlı uygulamalarıyla muhalifler üzerinde baskıya dönüştüğü bir süreçte; iktidarla işbirliği yapmanın hem süreci meşrulaştıracağı hem de iktidarın politikalarının onaylanması anlamına gelecek olmasından dolayı komisyona katılınmaması yönünde bir kamuoyu oluşmuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘’tutun bir iş yaptılar, o çok korkulan bir iş yapmaya kalktılar, bu komisyon yapamaz da. Ne yapacak, yasa çıkaramıyor, bir şey yapamıyor. Bu komisyon endişe edilen bir iş yapıyor, DEM’de buna destek veriyor, ben de ondan ayrışıyorum, benim açımdan son derece net bir duruştur. Bu partiler bir araya gelmişler bir şey yapıyorlar. Şöyle bir şey düşünüyorlar; bu komisyonun elinde nükleer savaşı başlatacak bir düğme var, 34 sayısını bulduğunda basacaklar, bunlar DEM’le birlikte dünyayı imha etmeye karar vermişler; iyi düşündün mü. Bu komisyon sadece oturup konuşabilecek, tartışabilecek, ayrışanın ayrışma sebebini seçmene izah edebileceği bir komisyon. Bu komisyonu kriminal bir şekilde ele almak’’ gerçekçi değil diyor.
Özgür Özel, komisyona karşı kamuoyunda yükselen itirazlar karşısında Aksaray mitinginde ‘’Cumhuriyetin kolonlarına bir çivi bile çaktırmayız, çivi çakacak olan karşısında bizi bulur. Anayasaya uymayanla asla anayasa masasına oturmam’’ güvencesini kamuoyuna vermeye çalıştı.
Özgür Özel’in bu güvencesi tedirgin olan kamuoyunda hangi oranda karşılık bulacak bilmiyoruz.
Ve fakat hissiyatım ve isteğim o dur ki, İmralı-Kandil ve bazı DEM yetkililerinin Anayasa Madde 42 (ana dilde eğitim), Anayasa Madde 66 (vatandaşlık tanımı), ve Anayasa Madde 127’nin (Yerel Yönetimler özerklik Şartı) değişmesi veya yeni anayasa ve kabulü kamuoyunda rahatsızlığa yol açacak talepler geldiğinde ‘’ayrışma sebebi’’ iyi izah edilerek komisyondan çekilinmesi yönündedir.
NE YAPMALI…
Komisyon kurulduğuna ve hafta işinde çalışmalarına başlayacağına göre. Artık itirazı olan muhalif çevrelerin sadece kaygı ve eleştirilerini gündeme getirmek yerine, iktidarın otoriter uygulamalarını pekiştirmesine engel teşkil edecek kamuoyu oluşturulması için çalışılmalıdır.
Elbette Kürt sorunu ve birçok soruna çözüm üretmek için komisyona gerek yok. Muhalefeti sindirmeye yönelik kayyımlara son vermek, AYM ve AİHM kararlarının uygulanması, İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere seçilmiş belediye başkanlarının tutuksuz yargılanması, uzun tutuklulukların sona erdirilmesi gibi konular için komisyon şart değil. CHP bunu bir ön şart olarak ileri sürebilirdi! Kaldı ki Cumhur İttifakı çok uzun süredir İmralı ve Kandil’le, Kürt sorununda demokratikleşmeye dair hiçbir adım atmadan süreci götürüyor. Ve bu süreçte İmralı ile hangi pazarlıkların yapıldığı, hangi sözlerin verildiğini kimse bilmiyor; komisyona katılan partiler dahil.
Artık karar verildiğine göre, taban CHP’yi, CHP’de tabanını ikna etmeye çalışmak yerine, iktidarı demokratikleşme konusunda somut adımlara zorlamalı, doğrudan iktidar üzerinde baskı oluşturmalıdır.
İktidar şimdiye kadar olduğu gibi muhalefetin adayını belirlediği, politikalarına yön verdiği, kontrollü bir muhalif yapı tasarlamaktadır. Günün sonunda rejimin karşısına muhalefet 1 numaralı ismini aday olarak çıkaramazsa rejimin planı işliyor demektir!
AKP, ABD ve FETÖ ile işbirliği yaparak çok şikayet ettiği vesayet sistemini yok etti. Şimdi yeni rejimle Beştepe vesayeti oluştu. AKP’nin oluşturduğu yeni vesayet eskisine göre çok daha otoriter, çok daha sert, çok daha gözü kara. Çünkü eski vesayet sistemi demokrasiye sınır çizmekle yetinirken yeni vesayet iktidar değişimini engellemek üzerine kurulu olduğundan; aday da, sandık ta tehlikede!
Demokrasiyi askıya alarak demokratikleşme, demokratikleşme olmadan; barış, kardeşlik olmaz!