Ayrı hukuk, farklı uygulama, AK Partili olmayanlara yasak olan her şey, AK partililere serbest.
Türkiye’nin dörtbir yanından binlerce partili, izleyici Ankara Arena Spor Salonunu Erdoğan’ın deyimiyle ‘şu korona sürecinde bile lebalep salonları coşkuyla dolduruyorsunuz ne güzel…’
Kalabalıksa en yoğunundan, coşkuysa en coşkulusundan; maske mesafe mi, o ağır cezalara tabi can yakıcı kural AK Partili olmayanlar için geçerli.
Aynı evi paylaştığı eşini motosikletinin arkasına bindiremeyen, aynı evi paylaşanların araç içinde maskesiz seyahat edemeyen, görüldüğü anda polis tarafından ceza kesilen…
Metrodan çıktığı anda, otobüsten indiği anda nefes almak için bile olsa maskesini çene altına indiren, sokakta maskesiz yalnız bile olsa yürüyemeyen sade vatandaş için…
Bir yıldır mekanları kapalı olan restoran, cafe, kahvehanelerin mekanlara sınırlı müşteri alması, akşam servisine bile kalmadan saat 19’da kapatmak zorunda kalan esnaf için…
Otobüse, minibüse, taksiye fazla müşteri alamayanlara için…
Korona sebebiyle otelleri kapalı olan otel işletmeleri için…
Spor kulüplerinin en önemli gelir kaynağı seyirciden mahrum kalması, taraftarların maçlara gidememesi için geçerli olan kural, hele ki statların her birine, her bir tarafına asılan dev Erdoğan posterlerinin yanına yazılan o ‘maske, mesafe, temizlik’ kuralının AKP kongreleri hariç her yerde, herkes için geçerli.
Diğer dernek, sendika kongreleri mi, çok az katılımla belki! Polisler belirlenen sayıdan bir fazlasını tespit ettiği anda en ağır cezayı yediniz!
Düğün, dernek, nikah mı onlarda öyle. Önce ilgili kurumlardan kaç kişi olacağının iznini alacaksınız yakın aile çevresi dışında bir kişi bile fazla olursa yandınız ki ne yandınız!
Peki eşleri motosikletten, araçtan indiren, aynı masalarda yemek yemelerini bile engelleyen, önüne gelene çatır çatır ceza yağdıran güvenlik kuvvetlerinden veya güvenlik görevlilerine talimat veren dirayetli yöneticilerden; tıka basa dolu, maskesiz, nefes nefese doluşan AKP kongrelerine katılanlara ceza yazabilecek bir tek babayiğit var mı?
Hadi diyelim ki öyle bir babayiğit yönetici yok!
Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca vatandaşa her gün aman maske takın deyip, işyerinizde bile maskenizi çıkarmayacaksınız uyarıları yaparken kendi kongrelerine katılan o lebalep sayıları ne kadarsa kişi başı cezaları kesip örnek olması için ceplerinden ödesinler ki vatandaşta bana uygulanan ceza AKP’lilere de uygulanıyor desin, en azından topluma örnek olabilirler diyoruz! Öyle değil mi?
Cumhur ittifakı kongrelerin tamamladığına göre, artan aşırı vaka karşısında her yer kırmızıya döndüğüne göre, yeni kapanma kararlarını tekrar uygulamaya koyabilirler!
İSİMLERİN DEĞİŞMESİNİN NE ÖNEMİ VAR
AK Parti en yüksek yönetim organı olan MKYK (Merkez Karar Yürütme Kurulu) sayısını artırmış, elli olan sayı 75 olmuş yedeklerde asiller gibi çalışacakmış! Kamuoyunu almış bir merak kimler kesik yiyip kimler listelerde yer bulacak. Bırakınız MKYK’da yer alacakları, milletvekillerinin, bakanların, bağımsız, özerk yapıda olması gereken kurumların yöneticileri bile bağımsız kurum olmanın, kurumun ve ülkenin ihtiyacı olan kararları kendilerini bulundukları göreve atayan iradeden izinsiz karar alamadıklarına göre; MKYK kurullarına 22 isim girememiş, hangi ismin girip, hangi ismin çıktığının ne önemi var.
20 ayda 4 kez Merkez Bankası değişikliğiyle dünya ekonomi literatüründe yerini almış ülkenin iktidar partisinde kimin yönetici olup olmadığının önemi kalır mı?
Birilerinin uzgörüsüyle dönüşü muhteşem olacak denilen, genel başkanlık bile uygun görülen damat Berat Albayrak sürprizi olmuş MKYK’da yokmuş! çok sürpriz bekleyenlere en büyük sürpriz galiba bu olmuş!
Türkiye koronoyla mücadelede olduğu gibi her alanda normalini kaybetti. Yönetenler artık kurum, kural, kaide tanımadan kendilerini her şeyin üzerinde görüyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, yaptıklarını kendilerine hak olarak görüyor. Özellikle gece yarısı kararnameyle Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması ‘bardağı taşıran son damlamıdır?’ oysa bardak taşalı o kadar uzun zaman oldu ki!
Kaçıncı reform paketi, kaçıncı manifesto artık istatistiki sayı olmanın ötesinde bir anlamı, MB Başkanı dahil, kimin hangi bakanlığa gelmesinin de bir önemi yok; kim olursa olsun, kararı bir tek kişi veriyorsa herkes, o giden gelenlere değil ‘O’ bir kişiye bakıyor!