Kusursuz iktidar, istifası beklenen içişleri bakanı

Ergün Aydoğan

    

           Kusursuz iktidar, istifası beklenen içişleri bakanı

Hamdolsun yaptıklarımızdan sorumlu değiliz!

Aylardır beklenen Erdoğan Biden görüşme öncesi ’24 Nisan bizler için maalesef çok çok olumsuz bir süreç oldu. Böyle bir yaklaşımı tabi ki beklemezdik ama bu yaklaşım bizleri ciddi manada üzmüştür. Ve bunu gündeme getirmeden geçmeyi tabi doğru bulmamız mümkün değil” deyip.

45 dakikalık çok başarılı geçtiği iddia edilen görüşme sonrası basın mensuplarının “1915, 24 Nisanı unutturacak bir görüşme olmasını umuyorum demiştiniz, bu konu gündeme geldi mi, ABD’nin 1915 olaylarının soykırım olarak tanıması konusu” sorusuna. Yüzde güller açan bir ifade ve mutluluk içinde “hamdolsun bu konu hiç gündeme gelmedi” denmesi, mutluluğun dalga dalga yayılması!

ABD’nin Kabul ettiği soykırım kararı kimi rahatsız etti; bizi. Bu karardan kim zarar gördü, kim etkilendi; tabi ki Türkiye. Peki bu konuyu çok başarılı geçtiğine inanılan görüşmede kim gündeme getirecek; tabi ki Türkiye adına sizler. Olsun, karardan zarar gören bizler, kararı alanın gündeme getirmemiş olmasının mutluluğunu yaşıyor olmak nasıl bir ruh halidir!

Hamdolsun 19 yıldır iktidarız, hamdolsun sorunların sorumlusu biz değiliz!

Şöyle geriye doğru kısa bir hafıza tazeleyince göreceğiniz şey tarihte kendilerinden önceki doğrular bile onların, ama yönettikleri dönem içindeki yanlışların hiçbiri onlara ait değil. Ya muhalefetin, ya üst aklın, ya da dış güçlerin oyunu!

İktidar olmadan önce başta AB ülkeleri ve ABD ile her türlü işbirliği içine girdiler, stratejik ortaklıklar kurdular, eşbaşkan oldular. Gündüz vakti Ankara’nın göbeğinde AB’ye giriş kutlamaları yaptılar…

Sonra çoğu ülkeye meydan okuyor gibi yapıp, muhalefeti dış güçlerle işbirliği yapmakla suçladılar.

FETÖ ile aynı hedefe ayrı yollardan ittifak kurarak sözde ‘vesayet’ sistemini kaldırıyoruz adı altında kendi ifadeleriyle ‘ne istedilerse verdiler’ FETÖ yapılanmasına göz yumdular, FETÖ’nün darbe yapmasının önünü açtılar; darbe mağduru oldular. FETÖ’ye karşı mücadele adı altında, FETÖ borsası kurdular-göz yumdular, devleti ele geçirdiler, devleti parti devleti haline getirdiler…

Şimdiki genel başkan yardımcıları Numan Kurtulmuş’un deyimiyle ‘harun gibi geldiler, karun gibi zengin’ oldular. Millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik darken; milleti unuttular.

Sonra yıllarca FETÖ ile işbirliği yapmasına karşı olan muhalefet cephesinin tümünü FETÖ’cü olmakla suçladılar, en büyük FETÖ’cü muhalefet dediler; FETÖ’yle işbirliği yapan kendileri değilmiş gibi!

Çözüm süreci adı altında PKK ile teması başlatıp, Kandil’e karargah kurup, İmralı’yı çözümün adresi haline getirdiler, PKK ve unsurlarına her türlü tavizi, hendeklerin kazılmasına, patlayıcıların döşenmesine bile göz yumdular; FETÖ gibi ne istedilerse verdiler…

Sonra kendileri dışında, kendilerine PKK’ya çok taviz veriyorsunuz diyen muhalefet cephesini; PKK’ayla iş tutuyor olmakla suçlayıp, bölücü ilan ettiler…

Hamdolsun 19 yıldır ülkeyi yönetiyoruz, hamdolsun hiçbir hatamız ve sorumluluğumuz yok!

Ülkeye yabancı doğrudan yatırım ve sıcak sermayenin geldiği, ekonomik veriler yükselirken, yabancı derece kuruluşları yüksek notlar verirken; en büyük ekonomist, en başarılı ülke yöneticisi bunlar, yabancı yatırımcıyı ülkeye sermaye getirmeye ikna eden bunlardı…

Sonra yanlış alınan kararları, zamanında alınmayan kararlar, yapılmayan yapısal reformlar, artan siyasi riskler, bağımsız kurumların bağımsızlığının ortadan kaldırılması sonucu tepe takla olan ekonomi, bozulan dengeler, veriler, yükselen enflasyon, yükselen kurlar, yurtdışına kaçan yerli ve yabancı sermaye karşısında… Buhar olan Merkez Bankası rezervleri-128 milyar doların sorumlusunun olmadığı gibi!

Suçlu yine 19 yıldır ülkeyi yönetenler değil. Ya kimler?

Tabi ki muhalefet ve ülkeye karşı operasyon çeken; malum üst akıl, dış güçler!

Ve mafyöz yapıların ekonomiyi kontrol altına aldığı, mafya liderlerinin parti genel başkanlarına saldırdığı, tehdit mektupları yazdığı, devletin mafya liderlerine koruma verdiği, bizzat eski ve yeni içişleri bakanlarının deyimiyle; marinalara, otellere, mülklere çöküldüğü döneme gelindi.

Meydanlarda kendilerini destekleyen mitingler yapan mafya liderlerine göz yumuldu, yol verildi. O mafya lideri açık açık iktidara oy istedi, kanların oluk oluk akıtılacağı tehditleri karşısında ülkeyi yönetenler sessiz kaldı, hiçbir şey yapmadılar.

Anamuhalefet genel başkanına tehdit mektubu yazan mafya liderine özel af çıkardılar.

Sonra ne mi oldu?

O mafya lideri olduğu iddia edilen kişi bizzat kendisinin içinde olduğu yasadışı faaliyetleri seri videolarla anlatmaya başladı. Anlattıklarının içeriğine kimse itiraz etmek yerine; mafya liderinin anlattıklarını mı esas alacağız!

Almayın tamam. Peki bugüne kadar yol yürüyen işbirliği yapan kim, muhalefet mi?

Yine, yaptık ama sorun bakalım niye yaptık mı diyeceksiniz? Ah muhalefet yine siz suçlusunuz!

Normal ülkelerde suç örgütü mensuplarının konuşması, bildiklerini anlatması istenir. Anlatması sonucunda ‘etkin pişmanlıktan’ yararlandırılacağı sözü verilir. Bizde ise suç örgütü lideri olmakla suçlanan kişinin konuşmasından korkuluyor, susturulmak isteniyor. Her videoda akılları yerinden oynuyor ya benimle ilgili de açıklamalar olursa diye…

At izi, iti izine karıştı; Devlet mafyalaştı, mafya devletin namusuna sahip çıkar, toplum ‘temiz eller’ operasyonunu mafyadan bekler hale geldi.

Hamdolsun 19 yıldır ülkeyi yönetiyoruz, hamdolsun sorumlu biz değil; Muhalefet ve dış güçler!

İçişleri bakanının istifası neyi değiştirecek; sistem, anlayış aynı olduktan sonra!

Muhalefet mi? Bütün yaşananlara rağmen ‘çözümün adresi, umudu olabilmiş' değiller!