Devletleşen 23 yıllık AKP iktidarı karşısındaki muhalefeti MHP, HAS PARTİ, HÜDAPAR, DSP, YRP, BBP bir şekilde yanına alarak yeni ittifaklar oluştururken. İkna edemediği, uysallaştıramadığı, kontrol edemediği kendisi için tehdit oluşturacak muhalefeti daha önce MHP-İYİP örneğinde olduğu gibi şimdi de CHP üzerinde ‘böl, parçala, yönet’ taktiğiyle etkisizleştirerek kontrol edilebilir hale getirmek istiyor.
Türk siyaseti hiç olmadığı kadar gergin, aklı başında siyasetçilerin hukukçuların ‘hukuk dışı’ dediği hiç görülmediği kadar yargı müdahalesiyle karşı karşıya. Çok partili siyasete geçildiği 1950 yılından beri askeri darbeler dönemi dışında siyasete bu kadar ağır saldırılar yapılmadı. Ve kendisine kapatma davası açıldığında sistemin kendisine karşı yargı operasyonu yaptığını iddia eden siyasi anlayış sistem içinde kendisini savundu. Sistemin mağduru olduğunu iddia eden AKP, inşa ettiği sistem ve devletleşen gücüyle rakibine siyaset hakkı tanımıyor.
Türkiye çok ağır ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya; Türkiye yönetilmiyor, sürükleniyor. Yönetenler her şeyi bırakmış siyasi operasyonlarla varlığını sürdürmeye çalışıyor. İktidar özellikle yerel seçimlerden sonra birinci olan CHP’yi belediyeler, kurultay ve İstanbul il kongresi üzerinden tartıştırıyor. Ülke sorunları değil sürekli CHP konuşturuluyor.
CHP İSTANBUL’A KAYYIM
Dünyanın sayılı, Türkiye’nin en büyük ili İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı ve CHP cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu 6 aydır tutuklu. Ortaya atılan iddialar kanıtlanmadan, yargı sonucu kesinleşmeden, 9 mahkemenin reddettiği aynı mahiyetteki talep, 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edilerek İl Başkanı Özgür Çelik, il yönetimi, il disiplin kurulu görevden alınıp yerine 3 kişilik kayyım atandı; mahkeme kararıyla resmen İstanbul CHP’ye el konuldu! Bütün bu görevler 3 kişilik heyete verildi.
Gürsel Tekin başkanlığındaki kayyım heyeti binlerce güvenlik gücüyle CHP İstanbul il binasını adeta ablukaya aldı. Vatandaşlar, partililer ve milletvekilleri il binasına sokulmadı. Kayyım polislerin ‘yumuşak’ elleriyle korunaklı biçimde binaya girişi sağlanırken, polislerin acımasız kalkanlarıyla milletvekilleri tartaklandı, doğrudan gözlerine biber gazı sıkıldı. Kayyıma gösterilen şefkat yasama üyelerine gösterilmedi.
CHP Genel Merkezi’nin yasadan gelen mevcut il binasını genel başkanlık çalışma ofisi yaparak, il binasını Bahçelievler’e taşıma kararı ‘il binasını kapatma, yerini değiştirme’ hakkı kabul edilmedi. İl binası darbe ve savaş dönemlerindeki işgali hatırlatır görüntülerle her katında, koltuklarında güvenlik güçleri oturur hale geldi. Adeta polislerle kayyım CHP’yi birlikte yönetir görüntüsü ortaya çıktı.
Yetkililer CHP’yi değil, kayyımı muhatap alır hale gelmiş. Kayyım tarafından il binası olduğunda ısrar edilen, genel başkanın çalışma ofisine dönüştürülmüş binaya kimin girip çıkacağına kayyım heyeti karar veriyor. Kayyım eliyle CHP çalışamaz hale getirilmek isteniyor.
GENEL MERKEZE DE Mİ KAYYIM
İstanbul’dan sonra bütün gözler 15 Eylül’deki CHP Kurultay kararına çevrilmiş durumda. Bir taraftan adalet bakanı Yılmaz Tunç ‘İstanbul kararı kurultay için emsal oluşturabilir’ derken. Devlet Bahçeli ‘İstanbul kararı kurultay için emsal oluşturmalı’ sözleriyle ‘hüküm’ içeren cümleler kuruyor. Devlet Bahçeli’nin sözlerinin iktidar ve bürokrasi üzerinde ne kadar ‘tesirli’ olduğunu bilenler CHP Genel Merkezi’ne de mi kayyım diyor!
Bugüne kadar siyasi tarihte görülmemiş bir biçimde bir partinin kurultayı YSK’nın kesin kararlarına rağmen, mahkeme kararıyla ‘mutlak butlan’ yani yok hükmünde sayılmak isteniyor. Birçok önemli hukukçu, böyle bir sonucun olmaması gerektiğini söylemesine rağmen, siyasallaşan hukuk ve araçsallaştırılan yargı ile böyle bir beklenti yaratılmış durumda.
Seçimlerden önce CHP adaylarını ‘çürümüşlükle’ suçlayıp oy vermeyeceğini söyleyerek, kararsızlar partisi kuracağını söyleyen Gürsel Tekin 40 yıllık CHP’liyim iddialarıyla CHP’nin tartıştırılmasına zemin oluşturuyor. Kendisini savunurken de bana karşı çıkacağınıza Esenyurt, Şişli’ye kayyım atanırken neredeydiniz diyor. Peki Gürsel Tekin partine operasyonlar yapılırken sen neredeydin, 40 yıllık partili olarak niye partine sahip çıkmadın. Yoksa iktidar operasyonlarına destek mi verdin?
BÜTÜN GÖZLER KILIÇDAROĞLU’NDA
Herkes bekliyor ki CHP bu kadar ağır saldırı altındayken, il binası işgal edilirken, partililere, milletvekillerine gaz sıkılırken ‘demokrasi, adalet’ adına çıkıp bir açıklama yapsın. İktidara meydan okusun! Her konuda açıklama yapan Kılıçdaroğlu 13 yıl genel başkanlığını yaptığı partisine yapılan bu kadar ağır saldırılar karşısındaki sessizliği CHP kamuoyunda büyük bir hayal kırıklığına ve öfkeye yol açmıştır. Kılıçdaroğlu’na destek veren kitleler bile bu tavırsızlık karşısında üzgün ve şaşkındır.
O halde bu sessizliğin bir anlamı olmalı!
Kılıçdaroğlu kongre kaybını hazmedememiş, en yakınları tarafından hançerlendiğini düşünüyor. İddia o ki, uzun süre partinin başında kalmak için değil, kendisini hançerlediğini düşündükleriyle hesaplaşmak, partiyi onların elinden alıp kendisine göre ‘emin eller’e teslim etmek için görev bekliyor; kimse o emin eller!
Operasyonu kurgulayan iktidar bu gelişmelerden memnu; CHP tartışılsın, CHP kavga etsin, CHP bölünsün, CHP iktidar alternatifi olmaktan çıksın.
Demiri demirle dövdüler;
Biri sıcak bir soğuktu,
İnsanı insanla kırdılar; bir aç biri toktu.
Pir Sultan Abdal