İmamoğlu'na verilen siyasi yasak

Ergün Aydoğan

                                    

Kararın verildiği 14 Aralık’tan itibaren doğal olarak herkes kararı konuşuyor. Konuşulmalı da, çünkü ortada bir siyasetçiyi siyasi yasaklı hale getirmeyi gerektirecek bir suç yok ama karşılıklı ‘ahmak’ sözüne verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük bir hapis ve siyasi yasak cezası var. İktidarın en yakınları bile bu cezaya bir anlam veremiyor, söyleyecek bir şey bulamıyorlar.

İktidar sözcüleri ve bazı hukukçular ‘Yargı kararlarına saygı duyalım’ daha henüz itiraz yollar tükenmedi, üst mahkemelerin kararı beklenmeli diyorlar.

İktidar adına söz söyleme ihtiyacı hisseden ‘yazar, akademisyen, konuşmacılar’ ise böyle bir ceza mı olur, bu ceza iktidara değil, bu cezayı alan İmamoğlu ve muhalefete yarar, o nedenle bu kararın arkasında mutlaka bir şeyler olmalı diyenler. Daha ileri gidip bu cezanın Erdoğan’a kurulan bir tuzak olduğunu iddia edenler olduğu gibi. Kılıçdaroğlu’na operasyon olduğunu iddia edenler bile var.

Öncelikle cezaya muhatap olan İmamoğlu’nun yüksek sesle itiraz etmesine karşı niye ortalığı ayağa kaldırıyor, kendinize mağduriyet yaratmaya çalışıyorsunuz henüz yargı yolları bitmedi diyenlere…

Bunu diyen ey ahali, Türkiye’de her şey normal mi, yargı siyasi iradeden bağımsız karar verebiliyor, tarafsız hareket edebiliyor mu? Siyasi iradenin yargı üzerinde tahakkümü yok mu? Siyasi iradenin beğenmediği kararı veren yargı mensupları hemen başka yerlere sürülmüyor mu? Bu sorular daha da çoğaltılabilir. Bunun böyle olmadığını en iyi sizler bilmiyor musunuz?

Siyaset şürekasının siyasi yasağı ‘hukuki karar’ diye değerlendirmesi, siyasetin yaptığı hukuk darbesini ortadan kaldırır mı? Normalini kaybeden, hiçbir şeyin normal olmadığı, yargının siyasi saikler ve kamuoyu baskısına göre davaların görüldüğü, yön değiştirdiği, tutuklama veya salıverilme kararlarının verildiği bir ülkede, ‘durun yargı yolları tükenmedi’ demek ne kadar sahici ve gerçekçi!

Gelelim bu cezayı kim niye verdi, bu ceza Erdoğan’ı zor duruma sokmak, Kılıçdaroğlu’na operasyon çekerek İmamoğlu’nun önünü açmak için verildi diyenlere.

İktidarı her durum ve şartta destekleme ihtiyacı, zorunluluğu içinde olanlar. Görmüyor musunuz, görmek mi istemiyorsunuz. Sizde diyorsunuz zaten ‘ahmak’ demekten ceza mı verilir diye…

Veriliyor. Kim veriyor? Yargı süreci devam ederken ‘buna ceza verilmez’ diyen hakimi davadan alıp Samsun’a süren siyasi iradenin yerine atadığı yeni hakim veriyor.

Hadi şimdi esas soruya gelelim; mahkeme heyetini değiştiren, önceki hakimi Samsun’a süren, yerine yeni hakimin atamasını yapan Ekrem İmamoğlu mudur veya 6’lı masa mıdır?

Yok efendim bunlar FETÖ taktiği, yargıda FETÖ’cüler olabilir diyorsunuz ya! Yahu koro halinde sizler değil misiniz FETÖ ile en çok Erdoğan mücadele ediyor, FETÖ’nün kökü kazındı diyen. Eh FETÖ’nün hala kökü kazınmadıysa değişen binlerce yargı mensubunun yerine yeni gelenlerde mi FETÖ’cü! E peki, yeni atananların da FETÖ’cü olabilme ihtimali varsa bunca yargı mensubunu göreve getiren İmamoğlu mu, muhalefet mi, kim?

Eğer öyleyse eyvah ki eyvahlar olsun.

Bilip de bilmiyormuş gibi yaptığınız partili avukatları hakim ve savcı olarak atayan bizatihi iktidardır.

Yetmedi hani bu siyasi yasak kararının arkasındaki güç FETÖ olmazsa ABD merkezli olabilir diyorsunuz ya, o da bir garip! Nasıl mı?

Yahu Allah aşkına hem bir taraftan yargı bağımsız deyip hem de yargıyı ABD’den veya başka küresel güçlerden icazet alıyormuş gibi laflar etmek İmamoğlu’nun cezasını savunmaktan daha beter bir durum olsa gerek. Direk cezayı savunsanız daha iyi. Cezayı savunamaz olup, iktidarı savunmak adına yargıyı dış güçlerden talimat alıyormuş algısına yol açmak daha beter bir durum.

Ayrıca olmayacak bir suçtan siyasi yasak getirip sonrada yahu niye bu kadar fırtına koparıyorsunuz üst mahkemelerden dönebilir demek de anlaşılabilir değildir. Ya dönmezse?

İddia edilenin aksine süreç hızlandırılıp hızlıca verilecek kararlarla birinci derece mahkemede olduğu gibi üst mahkemelerde cezayı onar, siyasi yasak kesinleşirse ne olacak. Ki bu iktidar döneminde yaşanmış örnekleri Selahattin Demirtaş’a verilen ceza üst mahkemede 41 günde, Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’ya verilen ceza ise 35 günde onaylandı.

O zaman tüh yazık oldu İmamoğlu’na demezsiniz de deseniz bile neyi değiştirecek.

Verilen karardan Eski Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek bile ikna olmamış. Çiçek, ‘’Bundan üç küsur sene evvel söylenmiş olan tek cümlelik bir hakaret iddiasını mahkemede bu kadar uzun zaman geçtikten sonra ve üstelik bu kadar kritik bir eşikte karara bağlarsanız, verdiğiniz kararın hukukiliği de isabeti de inandırıcı olmaz’’ diyor.