İktidarın Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, ya muhalefetin adayı...

Ergün Aydoğan

                 

Yerel seçimlerden zaferle çıkan muhalefet moral üstünlüğünü ele geçirmiş, başta ikinci kez İstanbul ve Ankara’yı kazanmış Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş olmak üzere güçlü aday seçenekleriyle iktidar cenahına ‘’bizim birden fazla adayımız var’’ sizin adayınız belli değil, hadi sizde adayınızı açıklayın yönünde söylemler sıkça dile getiriliyordu…

Bu iddialar Erdoğan’ın anayasaya göre dördüncü kez aday olamayacağı için Erdoğan’dan başka adayınız var mı sorusu temel teşkil ettiği içindi!

Oysa normalini kaybetmemiş, anayasaya uyulan, YSK’sı siyasi iradeye göre değil, hukuk normlarına göre karar veren bir ülkede Erdoğan bırakınız bir kez daha aday olmayı üçüncü kez de aday olamazdı; oldu ve ne kurumların ne siyasetin ne de kamuoyunun güçlü bir itirazı olmadı.

Aman Erdoğan’a ‘mağduriyet’ rolü vermeyelim diyerek, nasıl bir siyaset aklıysa!

Muhalefetin moral üstünlüğünü hızla nasıl kaybettiği tartışmalarına bakmadan önce Erdoğan’ın dördüncü kez adaylığının nasıl ısıtıldığını, kamuoyunun nasıl hazırlandığına bakalım.

Önce Erdoğan anayasaya uymuyorsa anayasayı Erdoğan’a uydularım diyerek bu sistemin mimarı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkenin ve devletin bekasını Erdoğan’a bağlayarak bizim adayımız belli ‘’Devlette devamlılık, siyasette istikrar’’ diyerek bir dönem daha adaylık yolunun açılması gerekirse anayasa değişikliği talebini 5 Kasım’daki TBMM grup toplantısında yinelemişti!

Sonra Devlet Bahçeli’yle söylem paralelliği oluşturan Sarayın Başdanışmanı Mehmet Uçum çıktı sahneye. Mehmet Uçum katıldığı programlarda ve tweetlerinde ‘’Erdoğan, Türkiye’nin milli bir değeridir. Böyle bir değerimiz varken, güçlü bir liderimiz varken adaylık imkanının sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum’’ ifadeleriyle ‘’Erdoğan’a önümüzdeki genel seçimlerde son kez adaylık yolu açmak için istisnai durumlardan sayılabilir’’ diyerek!

Son kez, istisnai bir durum! Kaçıncı son kez, kime-neye göre milli değer, neden istisnai!...

İlk olarak 2014 yılında parlamenter sistem anayasasına göre halkoyuyla… 2018’de yürürlüğü giren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre ve 2023’te anayasasının ‘’bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir’’ kuralı değişmediği halde üçüncü kez seçildi Erdoğan! Şimdi 2028’de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için birinci yol, anayasanın 101. Maddesindeki ‘’iki dönem kuralı’’nın kaldırılması. İkinci yol ise anayasa değişikliğine göre ‘’erken seçim’’ ihtimali…

Görüldüğü gibi Erdoğan’ın bir kez daha aday olması için iktidar blokunda uzlaşmayla anayasa değişikliği veya erken seçimle aday yapma kararlılığı olduğuna göre, aday olabilir olamaz tartışmaları daha çok konuşulacağı için burada bırakıp, muhalefetin hallerine bakalım…

CHP’DEKİ CUMHURBAŞKANLIĞI YARIŞI…

Mayıs seçimlerinden 8 ay sonra yapılan seçimlerden zaferle çıkan CHP moral üstünlüğünü elde etmiş, kamuoyu rüzgarını arkasına almış, olası bir genel seçimde ‘kiminle’ olsa seçimi kazanabileceği yorumları yapılmaya başlamışken kısa süre sonra o güçlü rüzgar melteme döndü! Hem de iktidarın bütün olumsuzlukları ve ekonomideki kötü gidişe rağmen…

Nasıl mı? Öncelikle yerel seçimlerden başarıyla çıkılmasına rağmen parti içi iktidar ve kurultay tartışmalarıyla…

Ve tabi ki cumhurbaşkanlığında adı geçen adaylar adına pozisyon alan güç odaklarının kamuoyunu manipüle eden kamuoyu araştırmalarıyla! Kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği her zaman tartışma konusu olduğu bilindiği halde…

Çok geç kalınmış sayılmaz bu süreç güçlü liderlikle daha iyi yönetilebilir, toplumdaki iktidar değişiklik talepleri konsolide edilebilir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son açıklaması, en geniş üye katılımıyla adayı belirlemek istedikleri yönünde; en sağlıklı, sancısız yöntem bu olabilir. Bu yöntemin taraflar arasında ‘ayrışmalara’ yol açabileceği o neden kamuoyu doğru yönetilerek, ikna edilerek PM’nin karar vermesinin daha doğru olacağını savunanlar da var.

İktidar 2019’dan beri kiminle uğraşıyor, kimi davalarla siyaset dışı bırakmak istiyorsa, devletin bütün gücüyle her alanda kimin üzerinde baskı oluşturuyorsa en çok ondan çekiniyor, karşısında rakip olarak görmek istemiyorsa o muhalefetin tartışmasız adayı olmalıdır tezini savunan siyaset bilimciler var.

Mesele 2023’de olduğu gibi kimin aday olacağı tartışmalarında boğulmak yerine herkesin içinde olacağı bir yöntemle esas olarak da herkesin ve ülkenin kazanacağı bir model topluma sunulmalıdır. CHP süreci dikkatli yönetemezse aday çokluğu, adaylık çekişmesi ve rekabet görüntüsü dezavantaja dönüşebilir, kitlelerde umutsuzluğa yol açabilir...