Yine kurucusunun ve önderinin yok sayıldığı yeni bir 30 Ağustos Zafer haftası içindeyiz. Şaşırıldı mı, hayır kimse şaşırmadı. Bugüne kadar iktidarın her uygulamasında zorunluluk dışında ülkenin kurucu lideri Atatürk’ü yok sayma, görmezlikten gelme çabası artık bıkkınlık verme noktasına geldi.
Toplumu en çokta Atatürk’ün kurucusu olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmama geleneğini sürdürmesi rahatsız ediyor.
28 Mart 2003-Kasım 2010 arasında görev yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu döneminde yayınlanan hutbelerde Atatürk anılıyordu. 2010’da göreve gelen Mehmet Görmez ile birlikte hutbelerde Atatürk’ün adına yer verilmemeye başlandı. Mehmet Görmez’in 31 Temmuz 2017’ye kadar görevde kaldığı süre içinde Atatürk’ün anıldığı bir hutbe olmamış. En hafif deyimle kötülük içeren, toplumu rahatsız eden bu gelenek 2017’de göreve gelen Ali Erbaş ile aynen devam ediyor.
Ali Erbaş’ı hutbeler kesmiyor, Ayasofya minberinden hakaret içeren sözleri bizzat sarf ediyor.
Ali Erbaş’ın başındaki Diyanet İşleri Başkanlığı Zafer haftası hutbesinde ‘’Büyük Taarruz, Mohaç, Malazgirt ve Diyarbakır’ı fetheden Hazreti Ömer’in komutanı İyaz Bin Ganem’’ in adını anan Diyanet Atatürk’ten tek kelime bahsetmedi.
Hz. Ömer’in hilafet yıllarının komutanı İyaz Bin Ganem, 1071 Malazgirt komutanı Sultan Alparslan’ın adı var; Sakarya, Büyük Taarruz komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adı yok. Hutbede yok sayan Ali Erbaş lütfetmiş Twetter hesabındaki paylaşımda Atatürk’e rahmet dilemiş!
Ayıptır, yazıktır bu yapılanlar ülkenin kurucusuna düşmanlık değilse nedir, bu neyin aklıdır?
Eyy aklı kendinden menkul aklı kıtlar böyle yapınca bu milletin gönlünden Atatürk’ü sileceğinizi mi sanıyorsunuz. Yanlıyorsunuz. Sizler böyle ilkel ve hoyrat düşmanca davrandıkça emperyalizmin işgali altında parçalanan, göçe zorlanan Müslüman ülke halklarında olduğu gibi, Türk Milletin gönlünde Atatürk sevgisi her geçen gün daha da artıyor.
Ülkenin kurucu lideri Atatürk’ü yok saymak isteyen kurnazlar, aklı evveller; Atatürk olmasaydı sizler bugün o konforlu makamlarınızda oturamıyor, lüks araçlara binemiyor olacaktınız.
Başka mı, bakalım…
İlber Ortaylı’nın ifadesiyle ‘’29 Ağustos 1526’daki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin zirve noktası kabul edilebilir. Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya’daki anavatanlarının zaferidir.
29 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu’ya giriş tarihidir; 26 Ağustos 1922 ise Anadolu’dan asla çıkmayacağımızın belgesidir.
Sakarya Muharebesi 900 yıllık Türkiye tarihindeki en kanlı ve en inatçı direnişti. 22 gün 22 gece süren bu muharebenin 100. Yılında savaş alanında ne bir anma, ne de bir hatırlama yapıldı. Bu vatan kolay kazanılmadı’’ beyler. Ve yetmiyor, hutbelerde bile adını anmıyorsunuz.
Ama vesayet sistemine son vermek için işbirliği yaptıklarınızın darbe kalkışması 15 Temmuz’u milli bayram kabul ederek; tüm ulusal zaferlerin, ulusal kurtuluş mücadelelerinin önüne geçiriyor günlerce süren kutlamalar yapıyor, özel hutbeler okutuyorsunuz.
Bu kabul edilemez davranışlarınız şaşırtıcı değil çünkü rehberiniz ‘’keşke Yunan kazansaydı diyen’’ Kadir Mısıroğlu gillerdir.
Kabul etseniz de, etmesiniz de Atatürk dünya tarihinin ender gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiçbir milletin direniş göstermediği, emperyalizme başkaldırmadığı bir zamanda siviller ve askerlerle dünya emperyalizmine meydan okumuş, elde ettiği bağımsızlıkla mazlum milletlere örnek olmuştur.
Diyanetteki Atatürk karşıtları, Atatürk’ün posterini bilerek-taammüden ters asıp sonra uyarmadı diye CHP’yi sorumlu tutan belediyeler ve benzerleri, Atatürk’ü sevmeyebilir, karşı olabilirsiniz. Yalandan, Atatürkçü gibi davranmayın; karşıysanız eğip bükmeden karşıyız deyin, karşı olarak siyaset ve görev yapın.
Bu arada sevmeseniz de saygı duymak durumundasınız. Neden mi?
Keşke Yunan kazansaydıcılar kabul etmese de, UNESCO’nun Atatürk’le ilgili tanımı ‘’Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi; Olağanüstü devrimler(sizlerin karşı olduğu) gerçekleştirmiş devrimci; Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder; İnsan haklarına saygılı; Dünya barışının öncüsü; Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında; Renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen; Eşsiz bir devlet adamı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.’’ Diye tanımlamaktadır.
Kurtuluş mücadelesine inanmayan, mandacılığı savunan, emperyal işgal güçleri itilaf devletleri ile işbirliği içinde olanlar ve tabi Türkiye’nin kazanmasını Yunanın kazanmasına yeğ tutanlar karşıtlıklarını dün olduğu gibi bugünde sürdürmekte ısrar ediyorlar.
Oysa bulunduğumuz coğrafyaya ve Müslüman ülkelere baktığımızda Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin ne kadar kıymetli, ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Başkomutan Gazi Mustafa kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bize özgürlük içinde yaşayabildiğimiz bağımsız bir vatan bıraktıkları için bir kez daha minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz, ruhları şad olsun.