Göçmen-Sığınmacı politikasının ideolojisi yok mu?

Ergün Aydoğan

                                   

Abdullah Esin’in Spektrumdaki yazısı, esin kaynağı olmuştur.

Yıllardır tartışma konusu olan ve halen toplumun önemli bir kesiminde en yakıcı sorun olarak görülen, iktidarıyla muhalefetiyle bir türlü kalıcı bir politika üzerinde uzlaşılamayan ‘göçmen veya sığınmacı’ sorunu tartışılmaya devam ediyor. Bırakalım hangi ülkeden ne kadar göçmen veya sığınmacının geldiği rakamlarını daha adı üzerinde bile uzlaşılmış değil. Geniş kitlelerin en büyük kaygısı gelecekte oluşacak demografik yapının bozulma tehlike ve endişesidir. Endişeler haklı mı, haklı. Gel gelelim öncelikle iktidar bu konuda ciddi gelgitler halinde. Bir gün sayılar vererek hazırlıklar sonrası gönüllü olarak geri göndereceğiz denirken bir süre sonra bunlar; Ensar, muhacir nedir bilmezler, hayır göndermeyeceğiz, hepsi bizim misafirimiz deniyor. Tüm bunlar yaşanırken savunulan sığınmacı veya göçmen politikasına yönelik bir takım siyasi hesapların olduğu biliniyor peki bunun bir ideolojisi yok mu, elbette var, esas olarak ideolojik hesapların olduğunu göz ardı etmemekte fayda var.

Birazda o tarafından bakılmalı...

Ekonomide yaşanan kriz, siyasi ve toplumsal sıkıntılar göçmen sorununu ülkenin görünür problemi haline getirdi. Aşırı enflasyon nedeniyle alım gücü azalan, işini kaybedenler, işsizlik problemleri, göçün yaşandığı her ülke gibi Türkiye kamuoyunda da toplumsal ve ekonomik sorunların daha sert tartışılmasına yol açıyor. Ekonomik daralma, artan sıkıntılar toplumun dikkatini ekmeğine ortak olan göçmenlere çeviriyor. İktidarıyla muhalefetiyle kamuoyundan yükselen tepkilere sessiz kalamıyor ama her iki tarafın yaptığı açıklamalar uzun vadeli somut ve kalıcı çözüm önermede yetersiz kalıyor.

Erdoğan’ın ekonomi ve değişken göçmen politikasına MÜSİAD’ tan tam destek geliyor.

TCMB’nin faiz indirim kararları sonrası döviz kurlarındaki artış ve hükümetin ‘’Türkiye Ekonomi Modeli’’ dediği ihracata dayalı büyüme stratejisine de sahip çıkan açıklamaları olmuştu MÜSİAD’ın.

MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı katıldığı bir TV programında göçmenler üzerine yaptığı ‘’Maalesef Türkiye’de iş beğenmeme gibi bir durum var. Emek yoğun işlerde çalışmak istemiyor. Yabancı (göçmenler kastediliyor) uyruklu işçiler bu işlerde daha fazla çalışıyor.’’

Benzer açıklamayı AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ‘’…Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker’’ dememiş miydi!

Orta ölçekli ve emek-yoğun sektörlerde faaliyet gösteren MÜSİAD’ın aksine TÜSİAD, katma değerli üretimin artırılmasına vurgu yapan, uluslararası bankalardan döviz olarak kredi alabilen TÜSİAD iç piyasada faizlerin düşürülerek kredi hacminin artırılması ve döviz kurunun artması doğrudan bir fayda sağlamadığı için faizlerin düşürülmesine karşı çıktı.

TCMB faiz indirim kararları sonrası TÜSİAD ‘’ …yurt içinde dövize olan talebin yükseldiğini bunun var olan ekonomik dengeleri bozduğunu. İzlenen ekonomi politikası yalnızca iş dünyası için değil, tüm vatandaşlarımız için yeni ekonomik sorunlar yaratmaktadır. Uzun dönemde de çok daha büyük problemlere yol açma riski artmıştır…’’ ifadeleriyle karşı çıkmıştır.

Tabi Erdoğan TÜSİAD açıklamasına ‘’ Ey TÜSİAD ve yavruları size sesleniyorum…’’ diye kızmıştı.

Yapı itibariyle düşük faiz-yüksek kur politikasını eleştiren TÜSİAD siyaseten olduğu gibi iktisadi olarak da AKP-MÜSİAD blokuyla karşı karşıya geliyor. Aynı çatışma düzensiz göç konusunda da devam etmektedir.

Önceki dönem TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ‘’Türkiye’nin AB için sığınmacılara karşı tampon bölge tasarımının sona ermesi gerektiğini. Uluslararası iş bölümünde Türkiye’nin, içine kapanmış bir kale Avrupa’sının sınır bekçisi konumundan sığınmacılar için bir cazibe merkezi haline gelmesi, ilerleme hedeflerine aykırıdır’’ diyerek hükümetin tam tersi tutum belirlemişti.

Ekonomik ve siyasi olarak ayrı uçlardaki iş dünyasının iki çatı örgütünün iktidar ile ilişkisine bakıldığında, AKP seçmeninde önemli bir payı olan, iktidara ciddi finansman kaynağı olan MÜSİAD’ın ekonomi politikalarında olduğu gibi göçmen politikalarında da tam destek verirken. İktidara uzak olan TÜSİAD hem ekonomi hem de göçmen politikalarına itiraz ediyor.

Suriye’den gelenlerin tam sayıları bilinmediği gibi, Afganistan, Pakistan ve başka hangi ülkeden ne kadar göçmenin geldiği tam bir bilinmezlik halini almış durumdadır. Siyasilerin, ilgililerin ve her kurumun açıklamaları birbiriyle tezatlık oluşturmaktadır.

Kamuoyuna yansıyan görüntülere bakıldığında gelenler sınırlarda hiçbir kontrole takılmadan kolaylıkla sınırdan geçtiklerini kendileri ifade ediyorlar. En son Kocaeli-Gebze olduğu belirtilen videoda, 59 ADY 769 plakalı araçtan onlarca hangi ülkeden olduğu bilinmeyen genç göçmenin araçtan inerek mahalle aralarına kaçıştığı görüntüleri; kontrolsüzlüğün, başıboşluğun çok açık bir göstergesi. Trafik denetiminde tesadüfen TIR kullanma ehliyetsizliğinden araç parka çekilmese, kaçışan kaçakları biri videoya çekmese bunca kaçağın geldiğinden,  topluma karıştığından kimsenin haberi bile olmayacak!

Kontrolsüz bırakılan, nereden ne kadar göçmenin geldiğinin bilinmemesinin siyasi hesapları olduğu gibi, ideolojik hesapların-sebeplerinin de olduğu anlaşılmaktadır.

Bu kontrolsüz göç ileride Türkiye’nin demografik yapısına büyük tehdit oluşturacağı gibi, her türlü dış tehdide açık hale getirecek ve ülkenin başına büyük belaların kapısını aralayacaktır.