İktidar ve iktidara destek veren çevrelerce tekrarlanan ‘çözerse Erdoğan çözer, yaparsa AKP yapar’ üzerine hafta içi yazdığımız yazıya beklenenin üzerinde dönüş aldık. Ağırlıklı olarak soru veya endişe düzeyine varan ‘tamam tüm olanaklarına rağmen Erdoğan-AKP çözemiyor’ peki parçalı muhalefet iktidar olduğunda ‘var olan ağır sorunları çözebilir mi’ sorusu sorulmaktadır.
Yazıda da olabildiğince anlatmaya çalıştığımız gibi iktidarın bütün dertlere deva görülerek getirdiği ‘tek anlayışa’ dayalı kişi ve kurumların herhangi bir itiraz olanağının kalmadığı, denetim ve kontrolün ortadan kalktığı; akla gelenin, istenenin yapılabildiği yönetim sistemine rağmen… çözülecek denen sorunların çözümünün aksine sorunların ağırlaşarak artması sonucunun ortaya çıkmasıyla. Ve tabi ki 20 yıllık uzun iktidara rağmen sorunlar çözülemiyorsa çözülemeyeceği anlamına gelmektedir.
Bunun iktidara destek veren çevrelerce de anlaşılmış olması akabinde can alıcı soru ‘yeni iktidar’ sorunları çözebilir mi sorusudur.
En basitinden mevcut iktidarın çözemeyeceği görülmüşse, yeni iktidar çözer denilebilir.
Elbette iktidar değişimiyle, yeni bir dönem, yeni kadrolar, yeni bir anlayışın oluşmasıyla iç ve dış piyasalar olumlu tepki verecek, kredi açacak, pozitif bir hava oluşacaktır.
Uzun iktidar sürecinin sonucu ortadan kaldırılan denge denetlemenin, yok olan kurumsal anlayışın, işlevsizleştirilen kurumların işlevsel hale getirilmesi, bütün uyarılara rağmen yok sayılan yapısal reformların yapılmasıyla birçok düzelme görülecektir.
Elbette ‘tek anlayışa’ dayalı yönetim anlayışının yerine vaat edilen ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme’ Meclis aritmetiğine göre hemen geçilmeyecek olsa bile ‘ortak akıl, istişare ve kurum kültürünün’ yeniden uygulamaya geçmesiyle…
-Siyasi müdahalenin yapıl(a)mayacağı bağımsız Merkez Bankası Başkanlığı…
-Siyasi müdahalelere kapalı bağımsız yargının tesisi için yargı reformu…
-BDDK başta olmak üzere kurumların özerkliği…
-Liyakate dayılı yönetim ve Avrupa normlarında ihale kanunu…
Ve daha birçok vaat iktidara talip olanlarca söylenmektedir. Bunlar önemli reformlardır, bunların her birinin çok olumlu yansımaları olacaktır, yeterli midir, yeterli değildir. Biz gelince piyasalara güven gelecek, her şey kendiliğinden düzelecek anlayışı yeterli değildir!
İktidara uzun süre destek veren çevrelerde de değişim yönünde bir talep yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında görülmektedir. İktidar blokunun oylarında düşüş, muhalefet blokunun oylarında yükseliş görülse de seçimi değiştirecek kitle hala kararsızlar olarak görülmektedir. Yani seçimin sonucunu iktidar ve muhalefet yüzde 40-40 bir oy bloklaşmasını oluşturan seçmen değil, sonucu değiştirecek seçmen kitlesi yaşadığı sorunlara bakarak, sorunları çözmesini beklediği, kendisine daha iyi bir yaşamı verebileceğine inandığı siyasi oluşuma göre tercih yapabilecek yüzde 20 kitledir.
Burada en önemli mesele güvendir. Sizin projelerinizin çokluğundan, programınızın iyiliğinden çok, bunları hayata geçirebileceğinize olan toplumsal güveni, inancı yaratabilmenizdir.
Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, işsizlik sorunu var, kitleler iktidardan umudunu kesti, sorunları çözemeyen iktidar karşısında seçmen nasılsa bize oy verir; değil…
Bu sorunların nasıl çözüleceğine dair sahici, inandırıcı; palan, program, kadrolardır.
Evet kitlelerde ciddi bir değişim talebi- isteği, iktidarda yıpranmışlık ve yorgunluk vardır.
Beklenen ise; yakıcı sorunlara yol açan özelleştirmeci neoliberal ekonomi politikalarının yerine düşünülen ekonomi politikaları nedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşıyım dediği neoliberalizme ittifakın içinde yer alan neoliberalizm savunucuları ne diyor. Can çekişiyor denilen neoliberalizmin yerine uygulanmak istenen bir model var mıdır?
Sosyal liberalizme evet ekonomik liberalizme hayırsa!
Eğitim, sağlık başta olmak üzere kamucu, kalkınmacı bir model mi?
Kısaca iktidara talip olanlardan beklenen sorunların çözümüne yönelik daha somut çözüm önerileri. Var olan sorunların tespitini yapmak, onları tekrar etmek değil. Mesela gıda krizinin konuşulduğu bir süreçte, tüketicinin gıdaya ulaşmakta zorlandığı, çiftçinin maliyetlerden dolayı ekmekten vazgeçmesinin önüne geçilecek model; girdi, üretim maliyetleri nasıl düşürülecek, tarım yeniden nasıl ayağa kaldırılacak, tarımdan kopan kitleler tekrara tarıma nasıl döndürülecek?
Doğrudur, her türlü imkana rağmen sorunları bugün çözemeyenler yarında çözemez.
İktidara talip olanlar nasıl, neyle, hangi politikalarla çözeceğini daha net anlatmalı kitleleri ikna etmeninin yollarını bulmalıdır. Değişim zamanı gelmiş, topluma değişime hazırdır!
Mevcut sistemin özü cumhurbaşkanıdır. Aday kim olursa olsun nasılsa kazanıyoruz değil, adaya göre karar vereceğiz diyen yüzde 20 seçmen kitlesine bakmakta yarar var!