Devletin devlete yardımı, yardım şov!

Ergün Aydoğan

                                           

Devleti yönetenlerin en iyi yaptığı covid benzeri salgın hastalık veya herhangi bir doğal afet sonrası akıllarına ilk gelen iş ‘duygusal nidalar, TV şovları’ ve iban vererek, mesaj hattı oluşturup yardım toplanmaktır. Elbette kişi ve kuruluşlar kendiliğinden yardım yapmak isteyebilir, gönüllü yardımlar toplanabilir ama devletin görevi topladığı vergilerle yardıma gerek kalmaksızın toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktır.

11 ili kapsayan ‘beklenen’ doğal afet sonrası yapılması gerekenleri anında yapmak yerine yine ‘onu, bunu, başkalarını’ suçlayıp herhangi bir sorumluluk üstlenmeden ‘kadere bağlayıp’ işin içinden çıkılmaya çalışıldı. Suçlu kendileri hariç doğa, 2 bin yılı öncesi yöneticiler ilan edildi.

Geniş bir bölgeyi etkileyen deprem sonrası yine TV ortak yayınıyla seçilmiş sanatçılarla İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu sunuculuğunda ‘’Türkiye Tek Yürek’’ kampanyası düzenlendi. Telefonla bağlanan farklı sektörlerden iş insanları ciddi rakamlarda yardımlar yaptılar. Burada bir sorun yok. Olmaması gereken Merkez Bankası 30 Milyar, Ziraat Bankası 20 Milyar TL, VakıfBank 12 Milyar TL, Halkbank 7 Milyar TL, Ziraat Katılım, Vakıf Katılım, Emlak Konut kamu bankalarının ve Varlık Fonuna bağlı kamu şirketlerinin yüksek meblağlı yardımlarıdır. Toplanan 115 Milyar TL’lik yardımın 86 Milyar TL’sinin doğrudan kamu ve Varlık Fonu bünyesindeki banka ve şirketlerden gelmesidir.

Ayrıca bu yardımların bu oranda yapılması Bankacılık Kanunu’na göre (md.6) bir bankanın bir yıl içinde yapabileceği bağış tutarı yasal özkaynaklarının % 0,4 (bindedört)’ünü geçemez. Geçmesi durumunda beş yüz bin Türk lirasından az olmamak üzere aykırılık tutarı kadar idari para cezası uygulanır.  

Mevcut yasal düzenlemelere göre açıklanan bağış tutarlarının yapılması durumunda Ziraat Bankası 19.179 milyon TL, Vakıfbank 11.49 milyon TL, Halk Bankası 6.580 TL idari para cezası ödeyecektir. (Kaynak: Bağımsız Denetim Raporları, Bankacılık Kanunu. Prof. Dr. Şenol Babuşcu)

Yardım diye açıklanan paralar zaten halkın, milletin, kamunun parası. Devlet zaten kamunun parasını millete, milletin yaralarını sarmak için harcamak zorunda. Kurumların görev zararları zaten kamu kaynaklarından karşılanacağı gibi şimdi bu cezalarda aynen öyle olacak.

Amaç bazı harcamaları bütçe dışına çıkarmak, TBMM, Sayıştay denetimi dışı harcama yapmak, hesap vermemek değilse… bir cepten bir cebe aktararak yani ‘el kesesinden hovardalık’ yaparak, kitleler üzerinde algı oluşturmaktan başka bir şey değildir.

Hadi merak edilen diğer yardımlara bakalım! Mesela Cumhurbaşkanı kabine olarak 136 milyon bağışta bulunduğunu açıkladı. Bakanların herbirine ortalama 8’er milyon düşen bağış miktarını kendi ceplerinden mi bağışladı. Öyleyse helal olsun diyelim!  Yoksa…

Gelelim yardım yapan ve yardım yapılması duyulmasın istenen bazı isimlere…

Cengiz Holding’in ‘’Türkiye Tek Yürek’’ kampanyasına 3,5 milyar TL bağışta bulunduğu gece; holdinge bağlı Eti Alüminyum şirketinin Cumhurbaşkanı kararıyla yatırım teşviki aldığı öğrenildi. Resmi Gazete’ de yayımlanan karara göre Eti Alüminyum, Konya’daki tesisi için devletten 3 milyar TL yardım alacak. Cengiz Holding ve bazı iktidara yakın isimler ve Holdingler bir koyup üç alması sağlanırken.

Toplumun sağduyusu haline gelen AHBAP üzerinden kutuplaştırmaya. İlk günden itibaren AHBAP Başkanı Haluk Levent’e organize saldırılar başladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bizzat isim vererek AHBAP’a yüklendi. Sonra ne mi oldu? Büyük şovla başlatılan ‘’Türkiye Tek Yürek’’ kampanyasına Haluk Levent’i çağırmayı bırakın, yardım için bağlanmak istediğinde canlı yayına bağlamadılar. Demek ki ‘Türkiye Tek Yürek’ değilmiş, iktidar dışındakiler ‘O yüreğe’ sığdırılamamış. Yönetenlerin yardımlar AFAD üzerinden yapılsın baskısına rağmen vatandaşın neden ısrarla AHBAP ve benzeri STK’ları tercih ettiğini düşünmesinde yarar var.

O da yetmedi. Bir camii de imam ‘birlik olma zamanı, birlik olma zamanı’ diye verdiği fetvada ‘’Oğuzhan Uğur 500 bin bağışladı. İşte, 500 bin liralık adamsınız. Yapacağınızın hepsi bu. Hani devleti, ülkeyi kurtaracaktınız ya, hadi kurtarsanız ya. 500 bin lirayla mı kurtaracaksınız ülkeyi? Bende veririm 500 bin lira, şak diye veririm’’ açıklamasıyla cemaatin önünde doğrudan hedef almasına ne demeli.

11 il, yüzbinlerce insan can derdine düşmüş, acı ülke sınırlarını aşan boyutlara ulaşmış ‘siyaset yapmayalım’ diyen siyasetçiler ve onların destekçileri yine siyasetin alasını yapıyor, yine benden olan ve olmayanlar diye ayrıştırıyor, ötekileştiriyor, yok sayıyor.

Ayrışarak, bölünerek, ötekileştirerek, hakaret ederek yaralarımızı saracağız öyle mi?

Millet can derdinde, siyaset iktidarını koruma, seçimleri erteleme derdine düşmüş!