Depremler ve iki Türkiye

Ergün Aydoğan

                                                    Depremler ve iki Türkiye

Yine deprem, yine korku… yine deprem toplanma alanlarına yapılan dev rezidanslar-yüksek kulelerden arta kalan sokaklarda AVM’lerin sıkışıklıklarında ne yapacağını, nereye gideceğini bilmeden, çaresizlikler içinde, haberleşmenin çöktüğü; ulaşmak istediklerine ulaşılamadığı… yine her kafadan farklı seslerin çıktığı, herkesin farklı bir şey söylediği, bilim insanlarının birbirini yalanladığı bir süreç…

Ve acı da, tasa da, keder de zor günlerde siyasi görüş ve inanç farkı gözetmeksin ortaklaştıracak siyasetin ortaklaştıramadığı; ayrıştırdığı, kendisi dışındakileri suçladığı bir deprem sonrası malum tablo!

Yaklaşık iki yıl önce 11 ili etkileyen depremin acılarını sarmadan, uzun süredir dile getirilen büyük İstanbul depreminin öncüsü müdür bilinmez Silivri merkezli 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası malum İstanbul deprem tartışmaları yeniden gündemde.

Deprem kuşağı Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’da deprem olurken, İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu Silivri’de tutuklu. Sadece o mu,  eski İBB Deprem Risk Yönetim ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman; bitmek bilmeyen bir ‘Gezi’ davası nedeniyle yıllardır tutuklu. Şişli Belediye Başkanı Şehir Plancısı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mimar Mehmet Murat Çalık, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Beykoz Belediye Başkanı Mimar Alaattin Köseler farklı gerekçelerle tutuklu.

BELEDİYE BİR TARAFTA DEVLET BİR TARFTA

Kentin seçilmiş belediye yönetimi tam kadro AKOM’da deprem sonrası süreci yürütmek, halkın taleplerine cevap vermek için toplanırken…

Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan atanmışlar belediyeden bir tek kişiyi dahil etmeden toplanarak depremle ilgili kamuoyuna güven vermeye çalışıyor; halkın seçtiklerini yok sayarak.

Peki kim var orada? İstanbullunun belediye başkanı olarak seçmediği önceki ve şimdiki Çevre Şehircilik Bakanı Ve 25 yıl İstanbul’u yöneten, 23 yıllık iktidarın Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, ‘’İstanbul’un artık tek gündemi deprem olmalı’’ diyor. Yani bugüne kadar gündemi hiç deprem olmamış! Kurum ve iktidarı kararsızmış ki ‘’artık daha kararlı olacağız’’ diyor!

Depremi bile ayrıştırmanın aracı haline getiren partili cumhurbaşkanı, aşkım dediği İstanbul’la ilgili ‘’İstanbul için artık bahane değil çözüm üretme vaktidir. Bugün herkese elimizi uzatıyoruz, gelin hep beraber omuz omuza verelim, kentlerimizi depreme dirençli hale getirmek için beraberce çalışalım.’’

Ne güzel sözler değil mi, ya icraat ne icraat?

İstanbul depreme karşı dirençli hale getirilmemişse en büyük sorumlu İstanbul’u 25 yıl yöneten sizin iktidarlarınızdır! Demek ki bugüne kadar çözüm üretilmemiş bahane üretilmiş!

Berberce çalışalım; ne güzel sözler…

Hadi bugüne kadar İmamoğlu’nu engellemek için aşkınız İstanbul’u bile kaybetmeyi göze aldınız ‘dirençli kent’ dönüştürme projelerine hiçbir katkı sağlamadınız daha yeni depremin olduğu günün sabahında İstanbul’un seçilmişlerini dışlayarak, yok sayarak nasıl ‘berberce’ çalışılacak? Beraber çalışmaktan kasıt, 16 milyon İstanbullunun seçtikleri ve seçenler hariç beraber çalışmak mı…!

Dokuz defa imar affı çıkaran Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde ‘’kaçak yapılara ruhsat verip bağış alıyoruz’’, 23 yıllık iktidarlarında da ‘’İstanbul’a biz ihanet ettik’’ demişliği vardır.

İktidarın kentsel dönüşüm projeleri ve ‘dirençli kent’ projelerine destek vermemesine rağmen İmamoğlu döneminde;

Çökebilecek 318 bina İBB tarafından yıkıldığı için son depremde herhangi bir çökme yaşanmamış. Metro hatları depreme dayanıklı hale getirilmiş. İBB, tarihi ve SİT alanları ile tarım alanlarını işgal eden kafe, restoran, işyerlerinden oluşan 2058 yapı, 3200 kaçak yapı yıkılmış. Olası bir depremde lojistik merkezi olarak kullanılacak Büyük İstanbul Otogarı’nın tüm viyadük köprüleri depreme dayanıklı hale getirilmiş.

Sırf İstanbul’un su havzasına yapılacak olan 24 bin TOKİ konutuna yıkım emri gönderdiği için gözaltına alınan başarılı İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa döneminde İSKİ, içme suyu hatlarında depreme dayanıklı esnek bağlantı elamanları kullanıldığı için son 6,2 depremde hiçbir su hattı zarar görmemiş.

Siyasi kutuplaşma öyle bir safhaya gelmiş ki, 6,2’lik deprem bile ayrışma duygularını ortadan kaldıramamış; acı, tasa, keder de bile ortaklaşılamamış, siyasi bölünmüşlükle karşı karşıyayız.

25 yıl İstanbul’u yönetip depremle ilgili hiçbir şey yapmayanlar, İstanbul’a bir şey yapmak isteyenleri gözaltına alıyor, hapse atıyor, sanki intikam alıyor!

Neyse Allahtan bazı deprem hocaları en az 20-50 yıl daha büyük deprem yok diyor!