Ağızlarından ‘demokrasi’ lafını eksik etmeyen ‘demokrasi’ havarileri sözde vesayet, darbeci sistemi yıkıp ‘özgür’lükçü, ‘demokrat’ sistem iddialarıyla iktidar olmasını ve bugünlere gelişin taşlarını döşediğiniz kendisini ‘Müslüman demokrat’ olarak tanımlayan iktidar tamda ‘Demokrasi bizim için amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız. Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.’’ Dedikleri durağı geçeli, demokrasi tramvayından ineli çok oldu!
Eski Türkiye… vesayetçi, darbeci, yasakçı Türkiye dediler…
Vesayetçi-darbeci sisteme karşı ABD ve FETÖ ile işbirliği yaparak sözde ‘vesayetçi sistemi’ yıktık dediler. Bu yolculukta liberaller, Kürt’ler, yetmez ama evetçilerle işbirliği yaptılar. Her durakta yeni partnerler buldular. Birçok kez ‘özgür’lükçü anayasa adı altında 40 yılda toplamda 20, iktidarları döneminde 12 kez, milliyetçi ortağının ‘’Erdoğan anayasaya uymuyorsa anayasayı Erdoğan’a uyduralım’’ diyerek; rejimi değiştirip kendi vesayetçi rejimlerini inşa ettiler.
Bunlar yeterli gelmedi yeni anayasa arayışları için yeni partnerler arıyorlar…
Kuvvetler ayrılığı değil, kuvvetler birliği var. Tek kişilik yönetimin kararlarını denetleyecek kurumsal yapı çöktü. İktidara yakın değilseniz iş bulmanız, iş kurmanız, işinizi sürdürmeniz, ekonomiden payınıza düşeni almanız mümkün değil. Her an şirketinize kayyım atanabilir, en büyük meslek örgütü başkanı bile olsanız kendinizi adliye koridorlarında bulur yargılanır, yurtdışı yasağıyla karşılaşabilirsiniz.
Partili cumhurbaşkanlığı sisteminde devletin görevlileri ‘parti görevlisi’ devletin kurumları ‘partinin kurumları’ halini aldı.
Artık ‘Milli İrade’nin de bir önemi kalmadı. Bütün zorlukları aşarak seçimi kazansanız bile iktidar eliyle silkelenebilir, birikmiş borçlar anında tahsil edilebilir, alacaklarınızda kesilebilir, projeleriniz onaylanmaz, kamu bankalarından kredi verilmez, bulduğunuz dış krediler onaylanmaz, çalışamaz, hizmet üretemez hale getirilirsiniz. Sadece yetkilerinizin kısıtlanması, görev alanınızın daraltılması mı tabi ki hayır her an görevden alınabilir, kanıtlanmamış suçlamalarla iddialara dayanarak cezaevine atılabilir, tutuklu olarak aylarca mahkeme önüne çıkmayı bekleyebilirsiniz. Rakibiniz siyasi parti değil; devletleşen parti iktidarıdır.
Muhalefetseniz iktidar medyası tarafından günlerce lime lime edilerek linç edilir, haklılığınızı bile dile getiremezsiniz, sesinizi duyuracak merci bulamazsınız. İktidar mensubuysanız belgeli-delilli-kanıtlı suçlarda bile derhal yayın yasağı imdadınıza yetişir; kamuoyunun öğrenme şansı kalmaz, konu kapalı devre yürür ve bir süre sonra unutulur! Günah işleme özgürlüğünüz vardır!
İktidarın kontrol ettiği medya gücüyle olmamışlar olmuş, olmuşlar olmamış haline gelebilir. Kısıtlı muhalif medya RTÜK baskısıyla para ve kapatma cezalarıyla susturulur. Hakkını arayan öğrenciler hapse atılır. Üniversiteler iktidarın ön-arka bahçesi, propaganda merkezi haline gelir. Delilsiz, kanıtsız iddialarla 31 yıllık diplomanız iptal edilir.
İş insanı, parti başkanı, cumhurbaşkanı adayı, belediye başkanları, belediye çalışanları günler-aylar-yıllar süresince cezaevlerinde kalırsınız. AYM, AİHM lehinize kararlar verse bile bir hükmü yoktur. Öyle ki artık 150 yıllık seçim geleneği olan, iyi kötü seçimli demokratik sistem alışkanlığı olan bir ülkede ‘seçimlerin olmayabileceği’ sıradan bir olaymış gibi konuşulur hale gelir. Güvensizlik kaygısı öylesi bir boyuta gelmiştir ki iktidar seçimleri kaybetse bile bırakmayacağı, yönetimi teslim etmeyeceği sıradan bir işmiş gibi konuşulur.
İktidar cenahına serbest olan her şey size yasaktır. En basit bir eleştiride sabaha karşı kapınızı birileri çalabilir. Taraf olmayan ‘bertaraf’ olur anlayışının gereği; bertaraf olmayı hak emişsinizdir!
MUHALEFET NE YAPAR; ADAY BEĞENMEZ!
Her defasında iktidar yeni yol arkadaşları bulup monoblok yapısını muhafaza ederken muhalefet bir türlü bir araya gelmeyi beceremez. Gelmeye çalışsa, kısmen gelse bile iktidarın işine yarayan çatlakların önüne geçemez.
Halkta karşılık bulan, kamuoyunun desteğini alabilecek isimler çıkmaz mı çıkar. Çıkan isimler iktidar cenahından çok yine muhalefetin kendi içinden farklı saiklerle eleştirilere maruz kalır. Sanki seçilmek için elli artı bire ihtiyaç yokmuş ‘kendisi’ veya ‘başka’ biriyle kazanılabilecekmiş gibi herkes kendi siyasi ajandasına göre aday peşinde koşar. Taraflar istediği adayları öne çıkarmak için bir diğerini çürütme yarışına girer ve yıpratır. Seçim zamanı geldiğinde yıpranmışlık ve bölünmüşlük kazanılacak denilen seçimi ülkedeki bütün olumsuzluklara rağmen kaybeder, yıpranmış-yorgun iktidar yine kazanır.
Ülkenin geldiği noktadan memnun olmayan, ülkenin hızla ‘kötüye’ gittiğini mutlaka değişmesi gerektiğini düşünen demokratlar ve CHP’liler; siz, gerçekten bu iktidarın değişmesini istiyor musunuz yoksa istermiş gibi gözüküp kişisel çıkarlarınızın devamı için iktidarın devamını istiyor, iktidarın sizi görmesini mi istiyorsunuz…
Demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımında, eğitimde, sağlıkta, ekonomide büyük sorunlar var ülke yönetilmiyor, gelecek kaygısı yaşıyor, bu böyle gitmez diyorsanız bırakın ‘armudun sapı üzümün çöpü’nü yeni bir başlangıç için konsolide olun. Yok ehvenişere rıza göstermek durumunda değilim diyorsanız; kusura bakmayın siz mevcut siyasi tablodan şikayet ediyor gibi gözüküp mevcut yapıdan besleniyor, devam etmesini istiyorsunuz demektir!