Değişimin gücü, kumpasçılar mı?

Ergün Aydoğan

                                     

Gündem ne iktidarın yaptığı ‘azgın zamlar’ ne de hayatın çekilmezliği gündem CHP’deki ‘değişim’ mücadelesi. CHP yönetimi kendini başarılı addederken, İmamoğlu’nun başını çektiği muhalefet hareketi ‘kaybettik’ başarısızız, duygusal kopuşlar var baştan aşağı ‘değişim’ olmalı diyor.

Parti içindeki ‘değişim’ mücadelesi sessizmiş gibi yürütülürken zoom üzerinden çevrimiçi kapalı toplantının bir bölümünün deşifre olmasıyla deyim yerindeyse kıyameti kopardı. Kim sızdırdı, niye sızdırdı, kime yarar tartışmaları yürüyedursun, hem toplantıya katılanların kimlikleri hem de CHP yönetimine yakın çevrelerin tepkileri ilginçlikleri beraberinde getiriyor. Ve tabi iktidar medyasının aldığı pozisyon ve olayı köpürtmesi göz ardı edilmemeli!

Önce İmamoğlu’nun başkanlığında yapılan çevrimiçi toplantının katılımcılarına bakalım. 2002’den beri milletvekili olan önceki Grup başkanvekili Engin Altay. Uzun yıllardır milletvekili ve şimdiki Grup başkanı olan Özgür Özel. Kılıçdaroğlu ile birlikte genel sekreter, örgütlerden ve hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığı yapan ve en son milletvekili aday listelerini belirleyen komisyonun üyesi olan Bülent Tezcan. Hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı ve ittifakın mutabakat metninin yazım üyesi, anayasa komisyon üyesi, seçim kazanılmış olsa Adalet Bakanı olacak olan Muharrem Erkek. 2007’den beri milletvekili olan, genel sekreterlik yapan Tekin Bingöl. Parti sözcülüğü ve genel başkan yardımcılığı görevleri yapan Selin Sayek Böke. Ve seçimler sonrası şimşeklerin kendine yönelmesiyle istifa eden Bilişim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Onursal Adıgüzel.

Yani İmamoğlu’nun ‘değişim’ ekibini oluşturduğu düşünülen bu isimler Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar ki en yakın çekirdek ekibini oluşturan, A takımı denilen isimler. Bugüne kadar parti politikalarının belirlenmesinde, kimin milletvekili kimin belediye başkanı, kimin belediye meclis üyesi olacağına karar veren, örgütleri dizayn eden, kısaca Kılıçdaroğlu ile birlikte birçok seçim sürecini yöneten, yani ortada bugüne kadarki başarı/başarısızlık ne varsa birinci derecede pay sahibi olan isimlerdir.

Ne güzel ‘değişimin gücü’ bu isimleri etkilemiş, ortada bir başarısızlık var gereği yapılsın diyorlar, güzel. Ve fakat 13 yıllık sürecin başaktörü olan bu isimler sonuçtan kendilerine ne kadar pay çıkarıyorlar parti kamuoyu henüz bunu görmüş değil. Yani bunların sonuçta hiç mi sorumlulukları ve payları yok. Ortada uzun süredir bir başarısızlık varsa bunların hiç payı yok mu? Yoksa bunlar başarıya gidecek çözüm önerileri sundular Kılıçdaroğlu kabul etmedi de, kendi politikalarını mı uyguladı, nedir?

Neyse bu sorular burada dursun, konunun esasına gelecek olunursa, bu isimleri tercih eden CHP yönetim aklı ve ona yakın çevrelerde bu isimlere hücum ediyor! Tabi iktidar medyası da bu gelişmelerden oldukça mutlu!

İktidar medyası, adaylık sürecinde olduğu gibi sızan zoom toplantısını acayip başlıklarla kamuoyu oluşturuyor. Neymiş ‘’Milliyet CHPLeaks, Sabah Kılıçdaroğlu’na A takımı ihaneti, Milat Darbe planı, Akşam kumpasa kumpas, Takvim CHP’de son kaset, akit Brütüs Ekrem, Yeni Şafak CHP’de zoom cuntası, Hürriyet zoom sızıntısı CHP’yi karıştırdı’’ başlıklarıyla olayı köpürtüyorlar.

CHP yönetimine yakın İstanbul Gerçeği sitesinin Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş, İmamoğlu’nun ‘değişim’ ekibi deşifre oldu diye yaptığı paylaşımda; sanki bu isimler çok gizli, bilinmeyen isimlermiş gibi. Aynen şu cümlelerle konuyu ele almış ‘’CHP’nin ve Kılıçdaoğlı’nun etrafını kuşatan ve partiyi çürüten ne kadar kumpasçı varsa hepsi orada. CHP’de bütün kötülüklerin kaynağı kişiler bir arada. Yıllardır bu ‘ekip’ gitsin, bu ‘ekip’ CHP’ye zarar veriyor diye yazdık. Yıllardır CHP’nin kumpasçı ekipten kurtuluyor derken birde ne görelim tüm ekip İmamoğlu’nun yanına sığınmış, iltica etmiş. CHP ve Kılıçdaroğlu kurtuldu. Bundan sonra Ekrem İmamoğlu düşünsün. Hain her zaman haindir. Hainin huyu değişmez. Bugün yıllardır onları sırtında taşıyan Kılıçdaroğlu’na gözlerini kırpmadan ihanet edenler Ekrem İmamoğlu’na ne yapmaz. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun, Ekrem İmamoğlu’nu Allah kurtarsın.’’

Suçlama ‘kumpasçı, hain, ihanet…’ gibi çok ağır sözlerle yapılıyor. İmambakır sıradan bir gazeteci değil. CHP yönetimine en yakın, CHP’nin içini en iyi bilen gazetecilerdendir.

Tamam İmamoğlu düşünsün, hesabını yapsın da peki bu isimler bu kadar ağır suçlamaları hak edecek kadar kötüyse onlarla bugüne kadar yol yürüyenlerin sorumluluğu yok mudur? Öyleyse bunca yıl bu isimlerle niye yol yüründü diye sorulması gerekmiyor mu? Değişim demeseler muteber olmaya devam etmeyecekler miydi?

Bugüne kadar sürecin başaktörleriyle ‘değişim’ talebiyle yola çıkmak kitlelerde ne kadar karşılık bulur, kitlelerde heyecan yaratır mı, istenen başarıyı sağlar mı, esas mesele budur.

Diğer taraftan seçim kaybıyla umutları yıkılan, hayal kırıklığı yaşayan, siyasetten soğuduğunu, bir daha oy vermeye gitmeyeceğini söyleyen, duygusal kopuş yaşayan insan sayısı o kadar çok ki…