Değişim olmasın tamam, ne olsun?

Ergün Aydoğan

                                                

Seçimler öncesi bizimde katıldığımız genel kanaat ‘tarihi seçimler’ de sonuç ne olursa olsun siyasette taşların yerinden oynayacağı, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yönündeydi. Tabi ki muhalefetin çok anlam yüklediği ‘tünelden önceki son çıkış’ dediği seçimleri kaybedince doğal olarak tartışma muhalefet cephesinde özellikle de CHP’de yoğunlaştı.

Yine değişimi isteyen sadece Ekrem İmamoğlu değil. CHP içinde ve CHP’nin örgütlediği muhalefet cephesine umut bağlayan, her seçimde Erdoğan’ın karşısında bıkkın, yorgun, artık yeter diyen yüzde 48’lik bir blok ‘bu şartlarda’ da olmayacaksa ne zaman olacak sorusu ve ‘nasıl olacaksa olsun’ anlayışıyla mevcut iktidarın değişmesini isteyen çevrelerde muhalefette değişim olsun istiyor.

Halktaki popülaritesiyle adaylaşma aşamasında ve seçim çalışmalarında öne çıkan, seçimlerden sonraki değişim açıklamalarıyla ‘değişimin öncüsü’ haline gelen, kendi kafasındaki yol haritası belli olsa bile kamuoyunun İBB Başkanlığı mı, CHP Genel başkanlığı mı hangi görevi hedeflediğini çok anlamadığı çıkışıyla CHP’nin yerleşik yapısı ve onun savunucu güçleriyle karşı karşıya geldi. CHP’nin yerleşik yapısı öteden beri olduğu gibi İmamoğlu’na yüklenmeye devam ediyor. En üst yetkili ağızlar ‘olası siyasi yasak’ sebebiyle bırakınız genel başkanlığı, İBB Başkanlığına bile aday olmaması gerektiğini iddia ediyor. Ve bu iddiayı sahiplenen CHP çevreleri fırsatını buldukça İmamoğlu’na yüklenmede iktidarı yalnız bırakmıyorlar.

CHP içinde olduğu kadar, CHP’nin bu halinin devam etmesini savunan dış çevrelerden de değişim diye ortaya çıkanlar nasıl bir değişim savunuyor, değişim derken neyi kast ediyor, neyi değiştirmek istiyor; değişim demekle değişim olmaz benzeri eleştiriler yapıyorlar. Evet doğrudur herkesin kafasında bir değişim projesi, beklentisi vardır. Ve herkes ‘neyse o değişim’ onu ortaya koysun istiyor.

Belki bazılarının beklediği gibi siyasi kavgayı yükseltecek ‘net, sert’ çıkışlar yapılmamış olabilir ama ne istendiği, nelerin yapılması gerektiği aslında çok belli ve ortada. Ama mevcut CHP yapısının değişmesini istemeyenler ‘değişim demekle değişim olmaz, değişimden ne kast ediliyor’ diyorlar.

DEĞİŞİMCİLER DEMİYORSA, OLMASIN DİYENLER NE DİYOR?

Ortada garip bir paradoks var. Hem bu iktidar gitsin isteniyor hem de bugüne kadar sonuç alınamayan anlayış ve politikalar aynen devam etsin isteniyor.

Hadi diyelim ki değişim diye ortaya çıkanlar kamuoyunun beklediği oranda değişim taleplerinin içini dolduramıyorlar peki o halde mevcut anlayışla aynen devam mı edilsin? Sayısız kadro ve politik değişikliklere-savrulmalara rağmen 21 yıllık iktidar gönderilmediyse, aynı yöntemle bazı isimlerin değiştirilmesiyle, aynı anlayışla ne olacakta başarı sağlanacak.

Değişim değil, yenilenme diyenler!

Neymiş o yenilenme? Son süreçteki yönetici kadroların değiştirilmesi mi, E bugüne kadar sayısız yöneticinin değişiminden beklenen sonuç elde edildi mi, edilmedi. Sağa yapılan açılımlardan da bir sonuç elde edilemediğine göre…

Bugüne kadar yapılanlar ve söylenenlerden farklı ne yapılacak, ne söylenecek de bugüne kadar ikna edilemeyen kitleler nasıl ikna edilecek. Alternatif politikalar üretmeden sadece iktidarın başarısızlıkları üzerine siyaset inşasından başarı elde edilemediği görüldüğüne göre…

Değişim olmasın diyenler ne söylüyor?

-Çöken neoliberalizme karşı halkçı, kamucu bir ekonomi modeli ortaya konulabiliyor mu? Daha doğru bir ifadeyle bugüne kadar sonuç alınamayan finans-kapital ekonomi modeline karşı bir model önerisi var mı yoksa biz neoliberal politikaları iktidardan daha iyi uygularız, finansa dayalı sıcak sermayeyi biz getiririz mi deniyor.

-Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan, tarikat ve cemaatlerin tasallutundan kurtaracak laik eğitim model önerisi mi yoksa var olan anlayışın aynen devamı mı…

-Tarımda, hayvancılıkta, sanayi de, turizmde ortaya konulabilecek bir model var mıdır, varsa nedir?

-CHP’nin tarihine, ilkelerine sahip çıkan bir anlayışla, sürekli devrimciliği içeren Devrimcilik ilkesiyle çağı yakalamak mı yoksa sürekli ‘biz eski CHP değiliz’ anlayışıyla CHP tarihini ve ilkelerini yok saymak, CHP karşıtlarınca CHP’nin sürekli örselenmesine katkı yapmak mı nedir.

-Siyasi ideolojisizlikle ‘sağa açılım’ anlayışıyla bir süre sonra terk eden isimlerle ve kişilerin değişiminin yeterli olacağı mı yoksa program atik bir siyasetle topyekün bir değişim mi, palyatif yenilenme mi?

Ve bu liste daha da uzatılabilir. Değişim talep edenlere kızmak, değişimden neyi kast ediyorsunuz demek, onlara karşı stratejiler geliştirmek yerine, değişim taleplerini doğru okumakta fayda var.

En önemlisi değişim olmasın diyenler ne diyor değil? Değişim olmasın diyenler bugüne kadar yapılanları tekrar etmek yerine neyi farklı yaparak farklı sonuç elde edeceklerini açıklamalılar.

Not: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun eski A takımının değişim toplantısının kamuoyuna sızmasından önce yazılmıştır…