Cumhuriyet Halk Partisi direniyor

Ergün Aydoğan

                              

CHP tarihsel süreç içinde farklı güç odaklarınca sayısız kez ağır saldırı-müdahalelere maruz kalmıştır. Uzun AKP iktidarı yeni inşa ettiği rejim ile birlikte seçimlere müdahale ediyor, müdahale ile sonuç alamadığı durumlarda ise kontrolü altındaki yargı ve devlet olanakları ile seçimde kaybettiği belediyeleri çalışamaz hale getirerek el koyuyor veya transfere zorunlu hale getiriyor.

Bir operasyonun gürültüsü, asıl hedefinin sessizliğiyle doğru orantılıdır. Bu, bir partiye yönelik bir hamlenin ötesinde, ilkel aklın siyasetin ‘işletim sistemine’ yönelik sofistike sızma testidir. Amaç, hukuku siyasi alana döşemektir. Kararın kendisi değil, yarattığı ‘belirsizlik’ ve ‘ikilem’ en büyük silahtır.

Operasyonu tasarlayan akıl diyor ki ‘’biz bu davaların tarafı değiliz. Şikayet eden CHP’li, şikayet edilen CHP’li’’ bizimle bir ilgisi yok. Amaç bir kişiyi veya yönetimi hedef almaktan çok, doğrudan muhalefetin ‘’kolektif hafızasını’’ ve ‘’örgütsel refleksini’’ hedef almaktadır. Sürekli kriz, belirsizlik ve iç çatışma hali varmış gibi gösterip ‘’kurumsal güveni’’ aşındırmak, gelecekteki herhangi bir seçim veya siyasi olay öncesinde, kendine kriz üreten, karar alma mekanizmaları felç olmuş bir siyasi yapı inşa etmektir.

Siyaset, artık sadece sandıkta veya mecliste değil; mahkeme koridorlarında, imar planlarında, denetleme kurullarında, yani bürokrasinin-yargının görünmez labirentlerinde dizayn ediliyor. Kuralların sürekli değiştiği bir oyunda, strateji yerini kurnazlığa, ilke yerini anlık güce bırakır. Bu da vatandaşın devlete ve adalete olan inancını temelden sarsar. Bu inanç sarsıldığında, meşruiyetin kaynağı yasalar değil, ‘’gücü elinde tutan’’ olur. Bu ise modern devlet için varoluşsal bir risktir.

SADECE NEYDANLARDA İKTİDARA KARŞI DEĞİL…

Rakiplerince, halktan destek alamıyor diye eleştirilen CHP, lider ve kadrosal değişimle birlikte 47 yıl sonra halkın desteğiyle birinci parti oldu. Halk ve demokrasiyi ağzından düşürmeyen 23 yıllık AKP, CHP’nin yerel iktidarını kabullenmek istemedi. 2019’da başlattığı operasyon sürecini, 2025 yılında başka bir boyuta taşıdı. Ergenekon ve Balyoz sürecinde olduğu gibi yargı operasyonlarıyla belediye başkanlarını tutukladı. Başta İstanbul ilçe belediyeleri ve birçok il ve ilçe belediyeler üzerinde oluşturulan baskılar sonucu, ya bize katıl ya da Silivri’ye atıl veya ya rozet ya da kelepçe olarak formüle edilen bir biçimde CHP’li belediyeleri AKP’lileştirdi. Bir başka yöntem ise belediye başkan ve meclis üyelerini tutuklayarak meclis çoğunluğunu ele geçirme yöntemiyle Gaziosmanpaşa ve Beykoz belediyelerinde olduğu gibi seçimde alamadığı belediyeleri bu yolla aldı.

Sadece belediyeler değil aynı zamanda partiye de yargısal baskılar devam etmektedir. Siyasi tarihte benzeri görülmemiş bir biçimde dünyanın en büyük metropol kenti İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu aylardır tutuklu. CHP İstanbul il örgütüne kayyım atandı. Seçilmiş il başkanı Özgür Özel görevden uzaklaştırıldı ve hakkında bir sürü dava açıldı.

CHP tüm bu kuşatılmışlık ve yargısal tacizler karşısında 19 Mart’tan bu yana meydanlarda halkla birlikte 55’inci miting-eylemini yaptı. Partiye yönelik kayyım baskısına karşı Nisan’da yaptığı olağanüstü kurultaydan sonra, bu sefer kurultay delegelerinin talebiyle 21 Eylül’de 22 olağanüstü kurultay kararı aldı; buna da itiraz edenler oldu. Eylül’de kuruluş haftası etkinlikleri düzenledi. Program çalıştaylarıyla yeni iktidar programını hazırlıyor.

Bütün bu ağır baskılar altında 9 Eylül kuruluş resepsiyonu görkemli olduğu kadar moralliydi. ‘’Vesayet değil siyaset, darbeye ve kayyıma hayır’’ Ankara-Tandoğan mitingi bugüne kadar katıldıklarımızın içinde en organik, en yoğun katılımlı ve coşkuluydu. Halk Tandoğan meydanından hiçbir güç benim irademe ipotek koyamaz mesajını en gür şekilde siyaseti doğal mecrasından çıkarma isteyenlere haykırdı.

İKTİDARDAN GÜÇ ALAN İÇERDEKİ YAPI

Yaşananların bizimle ilgisi yok diyen iktidar, parti içi yapıya lojistik ve psikolojik her türlü altyapıyı hazırlıyor. İçerdeki yapı kendisine açılan alanda partiye karşı mücadelesini sürdürüyor. Ne iktidarın ne de içyapının ‘dava’ süreçlerinin parçası değiliz iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Yargının siyasete doğal olmayan müdahaleyi yapmasını ve kendilerine görev vermesini umutla bekliyorlar. 15 Eylül’de bekledikleri ‘mutlak butlan’ kararını bulamayanlar umudunu 24 Ekim tarihine bağlamış durumdalar. Ne 15 Eylül’deki mahkemenin kararı ne de İstanbul delegeleri hariç delegelerin talebiyle 21 Eylül’de yapılacak olan olağanüstü kurultay görev taleplerinin hırsına son vermiyor. Kendi dönmelerinin delegelerine güvenmek, onlardan görev talep etmek yerine; kendi delegelerine güvenmiyor, iktidar yargısından görev talep ediyorlar.

CHP, toplumdan aldığı güç ve güvenle, iktidarının önünü kesmek isteyen dış yapılara ve içyapıya karşı meydanlarda direnmeye. Umutsuzluğa karşı umudu, karamsarlığa karşı aydınlık geleceği örgütlemeye devam ediyor.