CHP'de geçmişi temiz kimse yok mu?

Ergün Aydoğan

                                              

Etik mi değil mi olduğu tartışılan zoom toplantısının ardından yapılan CHP il, ilçe belediye başkanları toplantısı beklendiği gibi sert tartışmalarla sona erdikten sonra toplantıda kim ne dedi, hangi mesajları verdi tartışması devam ediyor. Elbette tartışılacak çünkü gündem CHP’de genel başkanı da kapsayacak değişim olur mu olmaz mı tartışması önemli bir tartışmadır.

Önce parti sözcüsü Faik Öztrak, sonra Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu zoom toplantısını ‘etik’ bulmadığını açıkladı. Bu sefer gözler seçimlerden sonra başlattığı ‘değişim’ sürecinin bir parçası olarak partinin önde gelen isimleriyle ‘etik’ bulunmayan zoom toplantısına başkanlık eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kılıçdaroğulu’nun bir araya geldikleri ilk buluşmada ne yapacaklarına odaklanıldı.

Toplantıda kimin ne dediği kamuoyunda detaylıca iki gündür konuşulduğu için detay tekrarı yapmadan öne çıkan bir iki konuyu değerlendirmek isteriz.

Öncelikle genel başkan ve parti sözcüsünün aksine İmamoğlu toplantının ‘etik’ olduğunu, parti içi meselelerin elbette partililerle konuşulacağını ve bunun dışında birçok kez konuşulduğunu vurgulayarak ‘etik olmadığı’ görüşüne katılmadığını ‘etik dışı olsa özür dilerdim, etik olmayan sızdırılmasıdır’ demesi önemlidir. Mevcut parti yönetimiyle ayrışma ‘etik’ tartışmasıyla birlikte daha da derinleşmiştir. Toplantıda Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun ‘’İmamoğlu’na yönelik sert sözleri’’ genel merkezin İmamoğlu ve değişimcilere nasıl baktığını yansıtmaktadır.

Toplantıdan kulis bilgisi verenler İmamoğlu’nun ‘’siz varsanız ben yokum’’ dediği iddiaları gün boyu tartışılan başlıktı. Oysa İmamoğlu ‘’Biz ülkeyi değiştirmek için bir sürece girdik. Elbette Türkiye’nin sorunlarını konuşacağım. İnsanlar umutsuz. İnsanlara ne diyeceğiz, neyi değiştirmeyi taahhüt edeceğiz? İnsanlar bize güvenmiyor. Bunu sorgulamak gerekmez mi? Halka umut vermezsek yerel seçimde hüsrana uğrarız. Değişim ve eksiklikleri konuşmadan sadece AKP’yi kötüleyen bir süreçle gidilecek dilde ben yokum.’’ Sözleri ‘’siz varsanız ben yokum’’ olarak kamuoyuna yansıtıldı.

GELELİM GEÇMİŞİ TEMİZ KONUSUNA!

Kılıçdaroğlu en son yaptığı konuşmada ‘’Bizler üzülmedik mi sanıyorsunuz. Seçimi kaybettim, bir hafta eşimin yüzüne bakamadım, kolay mıydı’’ dedikten sonra. Değişimle ilgili ‘’Genel başkanlık yükünü taşıyabileceğine inanacağım, CHP’nin ilkelerine bağlı partiyi ileri götürebilecek ve ‘geçmişi temiz biri olsa’ yarın bırakırım. Kurultayda ne yapılması gerekiyorsa yapılır. Ortada bir kayıp var. Ama hepten başarısızlık saymak doğru değil.’’

Bu açıklama kamuoyunca ‘’para pul ilişkisi olmayan, lekesiz birini bulursanız, getirin Genel Başkanlığı bırakacağım’’ olarak değerlendirildi.

Oldukça sorunlu vahim bir açıklama!

Öncelikle CHP içinde genel başkanlık yükünü taşıyabilecek isim yok denilemez, çok sayıda isim vardır.

CHP’nin ilkelerinden en çok uzaklaşılan dönem olarak görülen, cumhuriyet değerlerine yeterince sahip çıkılmadığı, laikliğin hiç dile getirilmediği iddialarının yoğun olarak tartışıldığı bir dönemde ‘CHP ilkelerine bağlılık vurgusu’ sanki bir ironi gibi!

Ve en sorunlu, yanlış anlaşılmaya çok açık bir ifade ise ‘’geçmişi temiz birisi olsa yarın bırakırım’’ açıklamasıdır. Ne demek geçmişi temiz birisi olsa, CHP’de herkesin geçmişi kirli mi? Bir milyonun üzerinde üyesi olan bir partinin içinde hiç geçmişi temiz kimse yok mu?  250 belediye başkanının olduğu bir toplantıda bunun ifade edilmesi bütün belediye başkanlarına dönük bir suçlama gibi algılanmaz mı; sanki hiçbirinin geçmişi temiz değilmiş gibi!

Evet Kemal Kılıçdaroğlu tarihi seçimi bir kayıp olarak görmeyebilir, iki adaylı bir seçimde her seçimde olduğu gibi Erdoğan’ın karşısındaki yüzde 48’lik karşıtlık blokunu kendi başarısı olarak addederek görevi bırakmak istemeyebilir ama bu ‘’CHP’de görevi bırakacak geçmişi temiz birisi yok’’ demek anlaşılır değildir. CHP kendisine dönük harici saldırılardan büyük yara alırken en yetkili ağızdan böylesi bir ‘yok sayma’ CHP’ye olan güven kaybına yol açması kaçınılmazdır.