CHP seçimden nasıl oldu da birinci çıktı?

Ergün Aydoğan

                                       

1977 seçimlerinden bu yana, hele 22 yıllık AKP’nin ‘yenilmezlik’ kabulünden sonra CHP’nin yüzde 37.8’lik oy oranıyla birinci olması, AKP’nin ilk kez yüzde 35.5’le ikinci olarak CHP’nin gerisinde kalması hem bugüne kadar kabullenilmiş ‘yenilmezliği’nin sona ermesi hem de, CHP’nin birinci olabilirliği uzun süre her açıdan değerlendirilmesi gereken kayda değer ciddi siyasi bir sonuçtur.

Öyleyse bu sonuç nasıl ortaya çıkmıştır, bu her açıdan değerlendiriliyor, değerlendirilecektir…

Bugüne kadar sağ siyasetçilerin, sağ akademisyenlerin öncülüğünde ısrarlı bir şekilde, sağ-muhafazakar seçmenin CHP’ye oy vermeyeceği, CHP’nin ‘asla’ birinci parti, iktidar olması mümkün değildir iddiaları… Ayrıca önceki CHP yönetim aklının ‘’CHP ne yaparsa yapsın yüzde 25-30 bandını geçmesi mümkün değildir’’ ittifak olmaksızın başarılı olunamaz iddialarıyla CHP’nin temel paradigmalarından uzaklaşması üzerine inşa edilen siyaset anlayışı bu seçimle birlikte çökmüştür.

Bu sonucun alınmasında birçok parametre vardır, ana hatlarıyla bakılacak olursa…

CHP iktidar olursa ‘sosyal yardımlar’ kesilir algısı AKP’nin uzun süren yoğun propagandasıyla sosyal yardıma muhtaç kesimler üzerinde oluşturulan algı yerleşik kabul halini aldı.

2019’da 11 Büyükşehir belediyesinin CHP’ye geçmesiyle birlikte, CHP’li belediyelerin bırakınız sosyal yardımları kesmeyi, sosyal yardımları çeşitlendirmesi, daha da artırması, sosyal belediyeciliği öne çıkarması, halka dokunması. Bu yerleşik algının yıkılmasında öncü rolü İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş ve diğer büyükşehir belediyelerin halka dokunan hizmet anlayışı CHP’yle ilgili olumsuz yerleşik algının yıkılmasına yol açmıştır.

Çok umut bağlanan Mayıs seçimlerinin kaybıyla toplumda oluşan ‘umutsuzluk, karamsarlık’ algısı CHP’deki değişim kurultayıyla ‘umuda’ dönüşmüştür. Değişim kurultayında Genel Başkan olan Özgür Özel’in iktidarın söylemlerinin ardına takılmak, polemik dili yerine, kendi söylemlerini geliştirmesi, toplumun değişik kesimleriyle kurduğu pozitif ilişki, pozitif politik söylem dili, emekli ve ezilenlerin sözcülüğünü üstlenmesi, kadroların değişimi, değişmez addedilen belediye başkanlarının değişiklikleri beklenilenin aksine sonuçlara olumlu yansımıştır.

Kendini vazgeçilmez görüp aday gösterilmeyince başka partiden aday olanlara, bağımsız aday olanlara halk ilgi göstermemiş, kimsenin vazgeçilmez olmadığı görülmüştür.

Seçim kazanmak, sağ-muhafazakar seçmenin desteğini alabilmek için CHP orjinli olmayan, mutlaka sağdan adaylarla ancak seçim alınabilir tezi Üsküdar ve birçok seçim çevresinde Sinem Dedetaş gibi adaylarla anlamını yitirmiştir

2019’da ittifakın olumlu sonuçlanmasıyla birlikte yerleşen ittifak olmazsa seçim kazanılamaz algısı, parti ittifakı olmaksızın tabanda seçmenle oluşturulan Türkiye ittifakı sonucu ikili yarışta, iktidar karşısında muhalif seçmen CHP’nin yanında konuşlanmıştır. Dolayısıyla 2019’daki seçimlerin kendileri sayesinde kazanıldığını iddia ederek ‘özü başına’ seçimlere girenlerin, CHP tek başına seçim kazansında görelim diyenleri iddiaları çökmüştür.

AKP-Erdoğan ‘seçim kaybetmez’ tezi, Erdoğan ‘ne yapar eder’ mutlaka kazanır ‘yenilmez’ teziyle birlikte ‘seçimi kaybetse’ de vermez veya gitmez tezleri de çökmüştür.

Tabi ki ekonomideki olumsuzlukların derinleşmesi, memurun, çalışanların, emekli ve dar gelirlilerin ekonomik olumsuzluklardan etkilenmesinin sandığa yansımaları olmakla birlikte CHP’nin değişim süreciyle genel başkan değişikliği, kadroların yenilenmesi, belediye başkan adaylarının değiştirilmesinin seçmen üzerinde olumlu yansımaları olmuştur.

Umutların tükenmekte olduğu en kritik süreçte seçmen ‘olmaz denileni’ yapmış, iktidarın hizmet alamazsınız tehditlerine rağmen muhalefeti birinci parti yapmıştır. Şimdi görev sırası CHP’dedir, Özgür Özel’in dediği gibi halkın CHP’ye açtığı ‘tüketim kredisi’ değil ‘yatırım kredisi’ni, avansı iyi değerlendirmesindedir. CHP bu krediyi, avansı doğru değerlendirirse iktidar yolu açılır yoksa 1989’da yaşanan tablonun tekrarı sürpriz olmaz.

Değişimin önünde durulmaz; Mevcut durumun yol açtığı, yol açacağı sıkıntıların bedeli, değişimin yol açacağı sıkıntıların bedelinden yüksek olduğunda değişim başlar.