‘’Sadece İstanbul’’ ifadesiyle yola çıkanların derdinin ‘sadece İstanbul’ olmadığı çok çabuk ortaya çıktı. Bu sözlerle kendisine avantaj sağlamayı düşünen Murat Kurum ‘’Seçim sadece İstanbul’u ilgilendiren bir seçim değil. Balkanlar sevinecek, Gazze sevinecek, Ahıska Türkleri sevinecek. Tüm mazlumlar sevinecek. Çünkü İstanbul sadece 81 ili ilgilendiren bir şehir değil.’’
Hani ne oldu rakibiniz Ekrem İmamoğlu’nun hedeflerini eleştirmek için ortaya attığınız ve bununla övündüğünüz ‘’sadece İstanbul’’ sözleri. Şüphe yok ki ‘’Yüzyılın projesi’’ diye ortaya atıp şimdi gündemimizde yok dediği ‘’Kanal İstanbul’’ da ola ki kazandığında hemen gündemlerine alacaklardır. Yoksa öyle hemencecik kolayca vazgeçilecek bir proje olsa niye ‘’Yüzyılın projesi’’ olsun ki!
Evet sevgili okuyucular bu sadece yerel İstanbul seçimi değildir. Bu seçim Ekrem İmamoğlu Murat Kurum seçimi de değildir. Bu seçim iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’nin siyasi geleceğini belirleyecek bir kader seçimdir. Bu seçim Ekrem İmamoğlu R. T. Erdoğan seçimidir; onun için İmamoğlu ta başından beri ‘ben rakibimi’ biliyorum cümlesini boşuna kurmadı.
Erdoğan’da biliyor ki İmamoğlu kazandığında kendisini 4’üncü kez yenen, kendisine karşı hiç seçim kaybetmeyen İmamoğlu karşısında işinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok kolay olmayacağını gayet iyi biliyor. Onun içinde seçimler öncesi ve seçim sürecinde her yolu deniyor.
Sürece AKP ve CHP açısından bakılacak olunursa…
AKP cenahı ittifakın bütünselliğini korurken bütün çabalara rağmen Yeniden Refah partisini tabiri caizse elinden ‘kaçırdı’ şimdi bu kaçırmış olmanın pişmanlığı içinde. Onun için dikkat edilecek olursa CHP’yle birlikte YRP’de çok eleştiriliyor. AKP, baktı ki YRP’ye muhafazakar kesimden ciddi seçmen kayması var, Murat Kurum’un SEÇİLMEME riski yüksek bu sefer çeşitli kanallardan Fatih Erbakan üzerinde psikolojik, duygusal baskı oluşturma çabaları arttı. Sanki kendileri yıllar önce ‘Milli Görüş Gömleği’ni çıkarıp atmamışlar gibi Erbakan üzerinde, ‘Milli Görüşe’ kaybettirmek mi istiyorsun algısı yürütüp, dört bir koldan Erbakan’a saldırıyorlar.
Bir taraftan da muhafazakar seçmen üzerinde sanki Erdoğan Mayıs’ta seçilmemiş, devleti tek başına yönetmiyormuş gibi Erdoğan giderse korkusu yaratılmaya çalışılıyor; hani bu bir yerel seçimdi, sadece İstanbul’du! Onlarda gayet iyi biliyorlar ki İstanbul’da Ekrem İmamoğlu tekrar kazandığında 2028 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı tedirgin edecek, onu en çok zorlayacak isimdir.
Muhafazakar seçmen üzerinde Erdoğan giderse korkusu, duygusallığıyla bakın kazanılmış bir sürü haklarınız var, bu kazanımlarınızı mı kaybetmek istiyorsunuz endişesi yaratılmaya çalışılıyor. Daha önce sosyal yardımları alamazsınız denildiği gibi. Oysa alamazsınız denilen sosyal yardımlar CHP’li belediyeler sayesinde daha da arttı, çeşitlendi.
Türkiye geçmişte olduğundan daha fazla ayrıştırılan, ötekileştirilen, kutuplaştırılan bir süreç yaşıyor. Yeni nesil siyasi kadrolarla, oluşacak yeni siyaset anlayışı, demokratik siyasi iklimle ne geçmişte ne de bugün yaşanan sıkıntılar yaşanmadan toplumsal uzlaşı, toplumsal barış kolayca tesis edilebilir, edilmelidir de. Türkiye inanç ve kimlik siyasetini değil, demokratik uzlaşıyı esas alan bir siyaset anlayışıyla yurttaşlık temelinde yoluna devam edebilir.
Gelelim CHP cenahına…
Maalesef CHP bugüne kadar iktidara alternatif oluşturamadığı gibi kendi iç sorunlarından kafasını kaldırıp memleketin sorunlarına odaklanabilmiş değildir. CHP başka partilerde görülmedik biçimde demokratik bir yarışla lider değişikliği yapmayı becerebilmiş olmasına rağmen hala bunu içselleştirebilmiş değil, hala kurultay tartışmalarının gölgesinden çıkabilmiş değil. Kurultayda kaybettiğini düşünen çevreler yerel seçimler sonrası oluşacak ‘olumsuz’ tabloya göre yeni bir kurultay hesabı içindeler.
Oysa Türkiye’nin durumu, CHP içinde birilerinin koltuk geleceğinden çok daha önemli bir sürecin arifesinde. İstanbul üzerinden koltuk hesabı içine giren bazı CHP’lilerin koltuk hesaplarını değil yerel seçimlerden sonra güçlenerek çıkacak Erdoğan’ın yaratacağı siyasi iklimde nasıl nefes alacaklarını, hayalini kurdukları Türkiye’yi çok daha zor günlerin beklediğini unutmadan, hayallerindeki Türkiye’yi nasıl inşa edeceklerini düşünmeliler; Türkiye ne olursa olsun, yeter ki benim bir koltuğum olsun değil!
Türkiye kritik siyasal sürecin yol arifesinde, kritik yol ayrımındayken olmamışı oldurmaya, denenmişleri tekrar tekrar denemeye zorlamanın, aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç beklemenin manası yok.
Olası siyasi sonuçları gereği bu seçim sadece bir yerel seçim olmadığı gibi, İmamoğlu ile Kurum seçimi de değildir; bu seçim İmamoğlu Erdoğan seçimidir
İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten kolaydır. Mark Twain