Bitmez tükenmez reform paketleri

Ergün Aydoğan

Şimdiye kadar yapılanlar, verilen sözler olmasa, janjanlı sunumlarla, süslü sözlerle bezeli sözde reform paketlerine belki inanılır! 18 yıldır işbaşında olup da yapılanlar ve açıklanan sayısız paketleri gördükten sonra açıklanan reform paketlerine inan yok denecek kadar az.
Önce 2 Mart’ta ‘’9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren İnsan Hakları Eylem Planı’’ adıyla bir paket şaşalı şekilde kamuoyuna ilan edildi. Eylem planının nihai amacı, yeni ve sivil bir anayasaymış! Anayasaya uymayan, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yok sayan siyasi anlayışın ‘Sivil Anayasa’dan bahsetmesi sizce de garip değil mi?
Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planı paketini açıklarken, ‘su-çiçek-diken’ metaforu ile herkesin yasalar önünde eşit olmayacağını ‘uygulamalarından’ sonra açıkça ilan etti!
‘’Bir çiçeğe az su vermek onu kuruturken fazla su vermek onu soldurur. Adalet kuyumcu titizliği ile uygulanmalı. Demek ki her çiçeğe su vermeyeceğiz. Susuzluktan boynu bükülmüş çiçeğe su vermek adaleti yerine getirmek olurken dikene su vermek zulüm anlamına gelebiliyor’’ sözleriyle, yasalar önünde herkesin eşit olmadığını ilan etmiş oldu.
‘’Boynu bükülmüş çiçekler’’ kim, diken kim?
Boynu bükülmüş, suya ihtiyacı olan çiçek, AKP iktidarına biat edenler, sorun çıkarmayanlar ve su verilecek olanlar ama biraz ileri gittiklerinde, fazla özgürlük talebinde ’suyu kesilecek’ olanlar mıdır? Yani kimin ne kadar suya ihtiyacı olduğuna karar verecek olan, suya ihtiyacı olan değil, suyu verecek-dağıtacak olan Erdoğan-bahçıvandır!
Ya suyu hak etmeyen ‘diken’, AKP iktidarına biat etmeyen, farklı düşünen, itiraz edenler su verilmemesi gereken ‘diken’ olarak görülenler midir?
Bırakınız reform adı altında açıklanan paketten önceki hak ihlallerinin ortadan kalkmasını beklemeyi, umut etmeyi, daha paket açıklandığının ertesi günü Boğaziçi öğrencilerine elektronik kelepçe takılması bile bugüne kadar uygulanan hak ihlallerinin aynen devam edeceğinin çok açık göstergesidir.
Ezcümle anayasaya uymayan, AYM kararlarını yok sayan ve bugüne kadar hak taleplerini iktidarına yönelik tehdit olarak gören anlayışın sayısı unutulan paketlerin inandırıcılığı yoktur.
GELELİM EKONOMİK REFORM PAKETİNE!
Buradan bir umut çıktı, beklenti içinde olan çevreler, piyasaların beklenti ve umutları karşılık buldu, sahici ve inandırıcı bulundu mu derseniz maalesef ekonomi paketi de boş ve hoş bir paket olarak daha önceki sayısız paketler gibi kayıtlara geçti!
Oysa çok methettikleri ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ uygulamaya geçtiği anda yaşanan tüm sorunlar bir anda sona erecekti ama olmadığını olacak diyenlerde gördü!
Hem sorun olmadığını söyleyip hem de durmadan ‘reform’ adıyla açıklama yapınca reform mu olmuş oluyor. AKP iktidarı bugüne kadar kendisine yönelik ‘yapısal reform’ diyenlere kulak tıkayıp ‘neymiş o yapısal reform’ dedikleri diye karşı çıkmadı mı?
Sorun olduğunu kabul etmeyip, doğru tanı koymayan, sorunu yaratanlar sorun yokmuş gibi davranırsa, sorunu yaratanlardan sorunu çözmezi beklenemez.
18 yıldır yönetip sorunu başka yerlerde aramak ve reform paketleri açıklayarak sorunların çözüleceğini beklemek en büyük çaresizliktir.
İktidarın en iyi yaptığı iş ‘algı’ oluşturmak ‘duygulara’ hitap etmek olduğu için ekonomi paketi de ‘’İstihsal, İstiklal, İstikbal’’ adıyla tamda İstiklal Marşının kabulünün yıldönümünde kamuoyuna açıklanması; tabi ki tesadüf değil, özel seçilmiş bir gündür.
Sanki bugüne kadarki vaatler yerine getirilmiş gibi Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline getirme hedefi varmış, mutlaka ulaşılacakmış!
Dirayetli yönetimle 2009 küresel krizi gibi 2013 sonrasındaki pek çok siyasi sosyal ekonomik bütün sarsıntılar başarıyla göğüslenmiş ve ülke 2023 hedeflerinin rotasında tutmayı başarmışlar. Hangi 2023 hedefi? Daha önce konulan bütün hedefler şaştı, tutmadı ki! Bu açıkladıklarınız tutsun, bu söylediklerinize inanılsın.
Reform paketinden öne çıkan birkaç ana başlık ve bugüne bakacak olursak;
-850 bin Esnaf Gelir vergisinden Muaf; küçük esnaf uzun süredir zor durumda, ortada kazanç yok ki vergi olsun, neyin muafiyeti?
-Döviz Cinsi Borçların Payını Düşürüyoruz; zamanında dövizle borçlanmayı teşvik ettiniz, Hazine borçlanmayı hala döviz üzerinden yapıyorsa nasıl düşürülecek.
-Taşıt Alımlarında Sınırlama; kamuda taşıt israfının hangi noktada olduğu malum! Alımdan başka daha çok lüks araç kiralama uygulanıyor, kamudaki bu uygulamanın önü alınabilir mi? Saray üzerine kayıtlı lüks araçlar ve uçak filosu ne olacak.
-85 Yoksul Ülke Aşıya Ulaşamayacak; sanki Türkiye ulaşabilmiş, nüfusumuzun önemli bir bölümünü aşılamışız gibi. Aşılaması en düşük ülkelerden bir Türkiye, aşı takvimi Sağlık Bakanı tarafından sürekli ötelenen bir ülkeyiz.
-Kamu Alım İhalelerinde Yeni Düzen; 18 yıllık iktidar süresince yüzlerce kez değiştirilen ve halen ‘Yeni İhale Düzeni’ denilen düzenlemeden ne bekleniyor dersiniz.
-Gıda Fiyatları Yakından Takip Edilecek; soğan, patates depo, market baskınları devam edecek, gerekirse tanzim satışlarla vatandaş kuyrukları oluşturulacak mı diyorsunuz.
-Fiyat Artışları Hedef Enflasyona Göre yapılacak; baskılanmış kağıt üzerindeki enflasyona göre mi, halkın günlük enflasyonuna göre mi, ya sözde serbest piyasanız!
-Aynı Anda 4 Yerde Yönetici Olunamayacak; bugüne kadar bir kişi 4’ten fazla yerde yöneticilik yapıyormuş ki bundan sonra 4’ten fazla yerde yapamayacakmış, bir kişinin aynı anda 4 yerde yöneticilik yapması normal midir?
Sözü daha fazla uzatmadan işin özüne bakılacak olursa 18 yıllık iktidar kendi deyimiyle ‘metal yorgunluğu’ içinde. Aklına geldikçe ‘reform’ adı altında paketler açıklıyor nasıl ki bal demekle ağız tatlanmıyorsa ‘reform’ demekle reform olmayacağına göre açıklanan paketlerden toplum yararına bir şey çıkmaz. Sorunun sebebi olandan sorunun çözümü beklenmez.
ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin ekonomik paketlerinden doğrudan yardımlar çıkarken Türkiye’nin reform paketinden ‘umut ve cek caklar’ çıktı.
Özellikle pandemi sürecinde sıkıntı içinde olan esnaf ve reel sektör sıkıntıları ile boğuşmaya devam edecek…