Galatasaray Gaziantepspor maçındayız. Ligin şampiyonluk iddiasında olan iki büyük takımı Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin puan kaybı, haftayı kritik hale getirmiş, maç 9 puanlık maça dönüşmüş. Tribünler coşkulu, GS taraftarları takımlarını motive etmek için sürekli tezahürat halinde.
Oğlumla beraber yerimizi aldık, takımlar sahaya çıkmak, maç başlamak üzere. Maça gelen taraftarlar sahada yıldız futbolcuları görmeye geldiği kadar bir taraftan da gözler protokol tribününde olur, o hafta; sanatçı, siyasetçi, ünlü-popülerlerden kim gelmiş merak uyandırırlar her daim taraftar nezdinde.
Biranda tribünler hafif dalgalandı, uğultu sesleri yükseldi, bütün gözler protokol tribününe yöneldi derken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu, GS Başkanı Burak Elmas ve beraberindekiler protokoldeki yerlerini aldılar. Başlangıç seremonisi, maç başladı. Maç heyecanıyla birlikte gözler sürekli İmamoğlu’nu takipte.. Seslenenlere, el sallayanlara aynı şekilde karşılık veriliyor.
Kesin kazanılması beklenen maçın ilk 45 dakikası golsüz bitiyor derken uzatma dakikalarında Rumen Morutan’ın sol ayağıyla doksan tabir edilen yere, kalecinin sağından nefis golü geliyor. Taraftarların coşkulu gol sevinçleri stadı inletiyor, GS taraftarı olabildiğince mutlu mu, mutlu…
Devre biter bitmez bütün gözler tekrar İmamoğlu’na yöneliyor, sağdan soldan protokole gelebilen geliyor… Fotoğraflar, selfiler, İmamoğlu hiçbirini geri çevirmemeye çalışıyor, her teklifi kabul ediyor, bazen son günlerin mottosu haline gelen ‘göster telefonunu’ uyarısı gereği herkesin ellerinde telefonlar fotoğraflar, selfiler çekiliyor, arada bir İmamoğlu kendi eliyle çekimlere katkı yapıyor.
Protokole ulaşamayanlar seslerini duyurmaya çalışıyor. İmamoğlu gelen talepleri karşılıksız bırakmıyor biranda koruma kaygısına kapılmadan iniyor aşağılara, kalabalık grupların içinde kimseyi kırmadan hepsiyle fotoğraf çektiriyor…
Derken ikinci yarı başlıyor, fotoğraf çektirmekten arta kalan zamanda maça kaldığı yerden devam ediyor. İkinci yarı GS daha rahat bir oyun oynuyor, futbolun bıraktığı Feghouli’ye futbol futbolu hatırlatıyor, kritik ara pasıyla Kerem’i topla buluşturuyor, Kerem düzgün bir vuruşla GS’yı rahatlatan ikinci golü atıyor, rakiplerinin puan kaybettiği haftada 3 puanın sahibi olarak şampiyonluk iddiasında bende varım mesajını veriyor.
Maç bittiği anda İmamoğlu’na taraftar hücumu aynen devam ediyor, gelen isteklerin hiçbiri reddedilmeden aynı şekilde yerine getirilmeye çalışılıyor. Maça gelirken olduğu gibi taraftarlarla sarmaş dolaş fotoğraf çektirme anlarında da insanları iten kakan, başkanla halk arasına erişilmez duvar ören, geliş ve gidişlerde çevreyi rahatsız eden koruma orduları olmadan, halkla başkan arasında engel oluşturmadan. Herkes kolaylıkla ulaşıyor, hal hatır soruyor, selam ve sevgisini sunuyor.
Ekrem başkanda Allah için kendisine yönelik sevgi ve ilgiden memnun, hiçbirini karşılıksız bırakmıyor… Tabi bu Stadın Erdoğan’ın en kudretli dönemi 2011’de açılışında konuşturulmadığı Ali Sami Yen Stadı olduğu dikkatlerden kaçmamalı…
Ekrem İmamoğlu’nun hadi GS maçına gidip şöyle bir kendimi göstereyim diyerek gelinen bir imaj çalışması olmadığı, önemli bir proje çalışması kapsamında geline maç olduğu anlaşılıyor. Nedir o?
Galatasaray Spor Kulübü iş birliği ile bugüne kadar hiç maç izleme olanağı bulamamış 9 kız çocuğu, İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nun misafiri olarak başlatılan proje, aynı zamanda kızlara İlham Veren Adımlar kitabı hediye edilmiş. Güzel olduğu kadar anlamlı bir proje. Bu proje bununla sınırlı kalmayacak, başka kız çocukları diğer takımların işbirliği kapsamında o takımların maçlarına da gidecektir. Hiç maç izlemeyen kız çocukları projesi İstanbul’da yaşayıp hiç deniz görmeyenler gibi...
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINDA SONA DOĞRU
İmamoğlu’nun her hareketi kamuoyunda geniş yankılar yaratıyor. En son 29 Ekim Cumhuriyet Bayram kutlama programı ‘hazırlanış, içerik, konuşma’ da oldukça ses getirdi.
Habertürk’te Kübra Par’ın yazdığı ‘’İmamoğlu Ben geliyorum! Dedi, 2023’te aday gösterin ya da göstermeyin ben geliyorum’’ mesajı verdi olarak yazısında vurguladığı gibi.
Gelir, gelmez… tartışmaların adaylıklar netleşinceye kadar devam edeceği gözükmektedir.
Şimdi birde Erdoğan’ın ‘organizasyon komitesi istediğimiz yeterli güvenlik tedbirlerini’ sağlayamayız dediği için katılmaktan vazgeçtik dediği zirveye, Ekrem İmamoğlu’nun BM’nin davetlisi olarak Glasgow’da düzenlenen İklim Zirvesi’ne katılacak olması ‘adaylık’ tartışmalarını daha da alevlendirecektir.
Esas merak konusu Erdoğan’ı katılmaktan son anda vazgeçiren esas sebep güvenlik gerekçesi değil de; BM’ni davetlisi olarak Ekrem İmamoğlu’nun da o toplantı da olacak olması mı acaba?
Her gün bir başka gazeteci, derin kulis bilgisi olarak bir isim ortaya atıyor. CV’sini kapanın Kılıçdaroğlu’na adaylık müracaatı yaptığı iddia ediliyor. Kamuoyu araştırmacıları belli isimler etrafında sonuçlar açıklıyor, belli isimler öne çıkıyor veya çıkarılıyor, yani son sürecine doğru yaklaşılan seçim sürecinde bütün hesaplar aday kim olacak sorusunda kilitleniyor.
Elbette tarihi kritik seçimde karar vericiler süreci en iyi şekilde değerlendirerek seçim kiminle kazanılabiliyorsa onunla seçime gitme kararı verecekler, CV’ye değil halkın teveccühüne bakacaklardır.