Öyle böyle değil, akademisyen, siyasetçi, ciddi isminin önünde unvan sıralılar günlerce tartıştı, gündem yaptı ‘’Erdoğan kaybedeceği seçime girmez, aday olmayabilir, güvendiği falanca, filancayı aday yapar’’ konusu kamuoyunda baya da karşılık buldu! Birileri aday olmayacağı senaryolarına göre pozisyonlar belirlemeye bile kalktı.
Ne oldu, beklenen açıklama bizzat Erdoğan’ın kendisi adaylığını ilan ederek Kılıçdaroğlu’na ‘hadi sen de ya aday olduğunu ilan et, ya da adayını açıkla’ meydan okumasını yaptı!
Kılıçdaroğlu ve ittifak bileşenleri karar süreçlerinin planlandığı gibi devam ettiğini, seçim tarihi ilan edildiği anda ortak adaylarını açıklayacaklarını söylemeyi sürdürdüler. Bu arada kamuoyunda Millet İttifakının aday belirleme konusunda kendi aralarında uzlaşamadığı, ittifak içerisinde aday belirlemeye yönelik ciddi sorunlar yaşandığı yönünde yaygın bir kanaat var…
Şimdi günlerce aday olmayacak tezini ileri sürenlerin tezi çöktüğüne göre Erdoğan seçimi kazanacağını gördüğü için mi aday olmaya karar verdi yoksa, zaten bu tez temelsiz miydi! Adaylıktan asla vazgeçmeyeceğini, kesin aday olacağını günler öncesinden yazdık.
Yapılan tüm anketlere göre Erdoğan’ın seçim kazanma olasılığı hala düşükse. Millet ittifakının toplam oyu Cumhur ittifakından yüksekse. Erdoğan’ın karşısında aday olması muhtemel isimlerin alacağı oy oranı Erdoğan’ın alacağı oy oranından yüksek çıkıyorsa.
Demek ki günlerdir kamuoyunu meşgul eden aday olmayacak tezi zaten temelsizdi, tartışma Erdoğan ve çevrelerince hoşlanılan boşuna bir tartışmaydı…
Erdoğan’ın en büyük şansı ülke insanının kodlarını çözmüş olması ve karşısında kendi stratejisini geliştiremeyen, Erdoğan’a göre siyasi pozisyon alan siyasetçilerin olmasıdır!
KİMLİK SİYASETİNE KARŞIYMIŞ!
Hiç inandırıcı gelmedi değil mi?
Tabi ki inandırıcı değil. Bunca yıl kimlikler ve inançlar üzerinden siyaset yapan, sürekli olarak rakibini kimliği ve inancı üzerinden eleştiren, kimliği ve inancı suç unsuruymuş gibi gösteren aynı siyaset anlayışı değilmiş gibi. Savunuyormuş gibi yaparken bile savunduğunun kimlik ve inanç değerlerini ayrıştıran bir dille ‘’masada kimliğin ve inancından dolayı adaylığına bir engel varsa biz seni savunuruz’’ diyerek kitlesine yine rakibinin kimlik ve inancına vurgu yapıyor.
Aynı Erdoğan değil miydi Kılıçdaroğlu genel başkan olduğu günden itibaren her ortamda, seçim meydanlarında ‘’sen önce kimliğini açıkla. Önemli olan ‘boy bos’ değil soy soy’’ diyen.
Kızdığı vatandaşa ‘’Niye kaçıyorsun ulan İsrail Dölü?’’ demişliği de unutulmamalı!
Çok uzun yıllar ve özellikle son 20 yıldır daha çok öne çıkan kimlik ve inanç siyaseti Kılıçdaroğlu üzerinden yeniden alevlendi. Hiç eksilmeyen tartışma Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlık adaylığı ciddiye bindikçe fısıltı olarak konuşulmaktan yüksek sesle konuşulmaya başladı. Önce İşçi Parti Milletvekili Ahmet Şık seçimlerin ciddiyetine vurgu yaparak Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğinin risk oluşturacağını TV’lerde söyledi. Sonra İYİ Parti Ankara Milletvekili Halil İbrahim Oral yine TV’de daha kaba bir ifadeyle toplumun Sünni inanç hassasiyetine vurgu yaparak Kılıçdaroğlu için seçilme riski oluşturacağını ifade etti.
Bu kaba açıklama üzerine Meral Akşener Kılıçdaroğlu ve Alevilerden özür diledi. Sözün sahibi Milletvekili Halil İbrahim Oral Kılıçdaroğlu’nu makamında ziyaret etti.
Bunlar olurken diğer taraftan da belli çevrelerden ‘timsah gözyaşları’ aktı! Sanki ilk defa bir inanç ve kimlik üzerinden apartheide tanık oluyorlarmış gibi ‘vaaay nasıl olur, olamaz!’ nidaları yükseldi. Oysa bu ayrım uzun yıllardır hep vardı, niye aynı tepkiyi göstermediniz, niye şimdiye kadar hep sustunuz.
Bir kişinin, siyasetçinin başarısı, başarısızlığı, liyakati, liyakatsizliği bir tarafa bırakılarak ‘inancı, kimliği, dili, rengi’ üzerinden olumlu veya olumsuz değerlendirmeye tabi tutulması kaba bir faşizmdir. Ayrıca Türkiye bu ayrıştırmalardan dolayı çok büyük acılar çekti, kapanması zor yaralar oluştu.
Onun için bu ülkenin kurucu lideri ayrıştırıcı olmayan birleştirici, etnik ve mezhepsel temellere dayanmayan ‘’Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir’’ demiştir.
Erdoğan adaylığını bir kez daha ilan etti ama Meclis erken seçim kararı almazsa, seçimler iddia edildiği gibi zamanında yapılırsa… Anayasa’nın 101. Maddesi açık ‘’Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.’’ Yani anayasaya göre Erdoğan, seçimler zamanında yapılırsa Cumhurbaşkanı adayı olamaz.