Günlerdir Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘’seçilen cumhurbaşkanı dedi ki, ben kabul etmiyorum. Aldığınız oylar da düşüktü. Ben bu kararı veriyorum. O zaman ne yapacaksınız?’’ yanlış provokatif soruya ‘’dediği anda bir kriz çıkar, çok açık söyleyeyim ve o cumhurbaşkanı, Meclis desteğini kaybeder. Ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır’’ yanlış cevabı ve devam eden sözleri.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Anayasa’da ‘’Türklük le’’ ilgili değişiklik çıkışı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘’Biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek artık saray tam odur’’ CHP tarihi ve geçmişine yönelik ‘ağır’ sözleriyle, CHP tabanında şimdiye kadar (ŞYZD; Şimdi yeri zamanı değil) baskılanan ciddi tepkilere yol açmadığı düşünülemez.
21 yıllık AKP iktidarının sonunda iktidarın değişmesi yönünde oluşan geniş mutabakatın temel önceliği ‘’iktidarın değişmesi’’ yönündedir. Değişim isteyen kitleler, değişimin temsilcisi olduğunu iddia eden özellikle 6’lı masanın kendi içindeki uyumsuzluğuna, çekişmesine, güç-koltuk kavgası ve nasıl yöneteceğine dair somut önerilere odaklanmayı bir tarafa bırakırken. 6’lı masanın eksiklerine dikkat çekmek isteyenler üzerinde de ŞYZD baskısı kuruluyor. 6’lı masanın eksiklerine iyi niyetle dikkat çekmek isteyenler de masa bileşenlerince hemen hücum edilerek bozguncu ve iktidar destekçisi olmakla suçlanıyorlar.
İktidarın değişmesini umut eden geniş kitleler 6’lı masanın iç çekişmesinden umutsuzluğa kapılırken, iktidar ‘kendi aralarında bile anlaşamayan, kriz çıkar’ diyen anlayış mı ülkeyi yönetecek, sorunları çözecek propagandasını haklı olarak köpürttükçe köpürtüyor.
Bir taraftan Davutoğlu ve Babacan’ın çıkışları eleştirilirken bir taraftan da ‘endişeli muhafazakarların, endişelerini gidermeye’ yönelik çıkışlar olduğu iddia edilerek normal kabul edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Yani AKP’den kopması beklenen muhafazakar seçmen iktidarın değişiminden kaygı duymaması için merak etmeyin oy oranı ve gücümüz ne olursa olsun biz eşit temsil hakkıyla bugüne kadar elde ettiğiniz kazanımlarınız neyse onların teminatı biziz yoksa ‘cumhurbaşkanı görev yapamaz, kriz çıkar’ çıkışı muhafazakarlara güvence verme çıkışıymış.
Umutlar ölürse her şey ölür; öldürmeyin!
Yakın zamana kadar anket sonuçları iktidarın oylarının düştüğü, muhalefet bileşenlerinin oylarının ise yükseldiği, muhalefetin seçimi kazanacağına yönelik kamuoyu algısı oldukça yüksekti. Her ne kadar gerçekçi olmasa da anketlere göre isimden bağımsız aday kim olursa olsun Erdoğan’ın karşısında kazandığı iddia ediliyor. Enflasyonun yükselişi, alım gücünün her geçen gün düşmesi, ekonomideki başarısızlıklar ve hayatın her alanındaki zorluklara karşı iktidarın çözüm üretmekte zorlanması muhalefet cenahında ‘nasılsa biz seçimi kazanıyoruz’ algısı oluşturdu.
21 yıldır iktidar gücünü elinde bulunduranlar bu seçimlerin kendileri için hayati önemde olduğunun farkındalar, o nedenle geçmişte karşı oldukları uygulamaları bile yapmaya hazırlar. Çünkü iktidar sahipleri iktidardan gitmelerinin kendileri açısından maliyetinin çok büyük olacağının farkındalar. Ellerinde koskoca devlet aygıtı, devlet imkanları var ve onları sonuna kadar kullanacaklar, kullanıyorlar.
İktidarın son uygulamalarının sonucu kitlelerde ‘’geçici de’’ olsa sanal bir mutluluk oluştu. Bu mutluluk son yapılan kamuoyu araştırmalarına da yansımaktadır. Hangi anket sonucuna bakılırsa bakılsın iktidarın oylarında az da olsa bir artış, muhalefetin oylarında düşüş olmasa bile bir artış gözükmediği, iktidardan kopan kararsızların tekrar iktidara yöneldiği iddia edilmektedir.
Muhalefetin ne dediğine çok bakmaksızın yeter ki iktidar değişsin diyen kitlelerde 6’lı masa bileşenleri içinden çıkan farklı sesler, demokrasinin gereği ‘çokseslilik’ olarak değil ‘uyumsuzluk’ algısı ve ‘umutsuzluğa’ yol açabilir. Muhalefet sadece çözümsüz sorunların varlığına bel bağlamayı unutup var olan yakıcı sorunları nasıl çözeceğini anlatmalı kitlelerde umut olmalıdır.
Bütün gözler ve dikkatler ayın 26’sında açıklanacağı söylenen ‘ortak mutabakat metni ve yol haritasında’ ve 30’unda ilan edilebileceği düşünülen cumhurbaşkanı adayında. Oldukça yukarı çekilen beklentinin içi beklendiği gibi doldurulamazsa, olası bir hayal kırıklığına yol açarsa bütün umutlar ölür.
Umutlar ölürse her şey ölür; öldürmeyin!
‘’siyaset kansız bir savaş, savaş kanlı bir siyasettir’’