Demokrasiyle yönetilen demokratik olduğu iddia edilen ülkelerde en temel vatandaşlık hakkı soru sorma hakkıdır. Vatandaşın gücünün yetmediği noktalarda vatandaş adına muhalefet partileri iktidara sorular sorarlar. Meclis’in en temel işlevlerinden biri milletvekillerin yönetenlere ‘yazılı ve sözlü’ soru önergeleriydi. Yeni sistemde yönetenler Meclise gelmediği için ‘sözlü’ soru önergeleri kalktı, kalan‘yazılı’ soru önergelerinin önemli bir kısmına yönetenler tarafından cevap bile verilmiyor.
Anamuhalefet CHP uzun süredir MB rezervlerinin eksiye düşmesi sonucu daha önce rezervlerde olan 128 Milyar dolar nerede sorusunu soruyordu. İktidar muktedirliğin getirdiği güçle kendisine soru sorulmasını ‘zül’ addediyor, sorulardan ciddi olarak rahatsız oluyor. Bazen kızgınlık derecesinde siz bize nasıl soru sorarsınız, biz ancak sandıkta halka hesap veririz; sakat, demokrasi anlayışı içindeler. Ben bir kez seçildim, her şeyi yaparım, sandığın dışında kimseye hesap vermem anlayışı ‘sakat’ bir demokrasi dışı anlayış olmasına rağmen iktidar sözcüleri sıklıkla bu anlayışlarında ısrar ediyorlar. Hatta yargının bile hesap soramayacağı sadece seçimden seçime halka hesap verecekleri iddiasındalar.
İktidar CHP’nin sorduğu çok basit ve açıklanması gereken soruyu önce ciddiye almadı sonra bizzat Erdoğan tarafından ‘ihtiyaç oldu kullandık’ diye geçiştirdi. CHP ısrarını sürdürdü, diğer muhalefet partileri de aynı minvalde sorular sormaya başladılar.
Sorular her geçen gün iktidarı ciddi olarak rahatsız etmeye başladı. CHP doğru olarak sordukça sordu ‘128 Milyar dolar nerede’ yetmedi pankarta dönüştürdü.
Aaa, o da, ne? Polis güçleriyle, panzerlerle, yüksek merdivenli araçlarla, savcılık yazılarıyla pankartlar CHP binalarından ‘Cumhurbaşkanına hakaret içerdiği gerekçesiyle’ kaldırılmak istendi, çoğu kaldırıldı.
CHP doğru bir hamleyle Meclis Grup toplantısını 128 milyar nerede pankartlarıyla yaptı.
Tepkiler toplumsal bir dalgaya dönüştü, evlere, işyerlerine pankartlar asılmaya, sosyal medya hesap profilleri 128 rakamının farklı versiyonları yer almaya başladı. 128 milyar dolar mizahı bir anda trend topic haline geldi.
Toplumun bilmesi en doğal hakkı olan bir konuda eğer kamuoyu tarafından öğrenilmesinde bir sakınca yok idiyse. Basit olması gereken sorunun cevabı ilk etapta verilseydi, iktidar birbirini tutmayan, her açıklamaya çalışanın başta cumhurbaşkanı Erdoğan, Nurettin Canikli, Mahir Ünal, Bülent Turan ve en son yeni atanan MB Başkanı Şahap Kvcıoğlu’nun açıklamaları birbirinden çok farklı olduğu gibi kamuoyunu tatmin etmeyen açıklamalar yapmak zorunda kalmazlardı.
AKP’nin kendi deyimiyle ‘hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şeyler oldu’ ne oldu, övünçle var denilen 128 milyar dolar rezerv buhar olmuş.
Daha teknik bilgi sahibi olmak isteyen okurlar Uğur Gürses, Murat Kubilay gibi bu konuda yazı yazan konunun uzmanı yazarların yazılarını okuyabilirler.
MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun tatmin etmeyen yüzeysel açıklamaları arasından çok önemli bir ayrıntı dikkatlerden kaçmıyor. O ayrıntıya göre döviz alım-satımlarının koordinasyon içerisinde yapılabilmesi için Şubat 2017’de Hazine Müsteşarlığı ile protokol imzalanmış (10 Temmuz 2018’de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak olmuş). Şahap Kavcıoğlu ‘’söz konusu döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir’’ diyor.
Ama 128 milyar doların Şubat 2017 3,55, Şubat 2018 3,80, Şubat 2019 5,20, Şubat 2020’de 5,98’lik düşük kur ile hangi şirketler ya da kişiler tarafından alındığını açıklamıyor.
Her başı sıkışanın kurtarıcısı olan ‘pandemi’ Şahap Kavcıoğlu’nun da sığındığı liman oluyor. Oysa o yıllarda pandemi falan ortalarda yok, ülkemizde ilk pandemi 2020 Mart ayında görülüyor.
Demokrasiye inanmasalar bile halkın hizmetkarı olduğunu iddia edenlerin birincil görevi halkın kaynaklarını doğru kullanmak ve halkın merak ettiği sorulara doğru cevap vermektir.
Yönetenlerce tatmin edici cevaplar verilmeyince sonu gelmez sorular sormaya devam…
-MB döviz satış ihalesi MB’nın web sayfasında en son ihale 27 Nisan 2016 yapılmış,
-MB önceden duyurarak yaptığı döviz satış ihale yönteminden neden vazgeçti,
-Açık ihale yerine kamu bankaları aracılığıyla yapılan 128 milyar dolar kim ve kimlere hangi kur üzerinden satılmıştır, düşük kurdan alım yapan kişi ve kuruluşlar açıklanmalıdır.
-128 milyar dolar seçim dönemlerinde kuru belli seviyede tutmak için heba edildiği halde, kur yükselişine mani olunamadıysa,
-128 milyar dolarlık rezervi heba edenlerden hesap sorulacak mıdır?
128 milyar dolar halkın cebinde, hesabında deniyorsa; bu halk dediğiniz kimlerdir?
Bu ve benzeri sorular daha da çoğaltılabilir ama soru sorulmasını zül addeden iktidar sorulan sorulara tatmin edici cevap veremiyor. Başta anamuhalefet CHP olmak üzere, muhalefet kitleler tarafından kolay anlaşılan ve merak edilen bu takibi ‘sulandırmadan’ sonuna kadar götürmelidir. Bir süre sonra sorulması gereken yanlış politikalar sonuca uğranan zararla neler yapılabilirdi, kamu zararı olmasaydı ne olurdu o yönde sorulara sorulmalıdır.
‘’Ekonomi üzerine nutuk çekmek çoğu kez çiş kaçırmak gibidir. Bacaklardan inen sıcaklığı sadece siz fark edersiniz. Başkaları üzerinde bir etkisi olmaz.’’ Lyndon Johnson