Ülkemizde Ziya Gökalp denince akla sadece Türkçülüğü gelmektedir. Daha önce “Ziya Gökalp Sosyalistti” yazımda Gökalp’in farklı bir yönüne (sosyalist-toplumcu) vurgu yapmıştım. Sağ-sol antagonizmasının vülger bir şekilde yaşandığı bir ülke olduğumuz için insanlarımızı kategorize etmeyi çok seviyoruz. Örneğin; Nazım Hikmet’i hepimiz komünist şair olarak biliriz oysa Hikmet’in bazı şiirleri vardır ki sanırsınız bu şiirleri Hüseyin Nihal Atsız yazmıştır. Aynı şekilde Ziya Gökalp’in bazı şiirlerinde de Hikmet’te görülenin tam tersi şekilde sosyalist-toplumcu şiirlerin olduğu görülecektir. Ama bizde solcuların belli bir bölümü Ziya Gökalp’i okumaz, milliyetçi-muhafazakârlar ise Hikmet Kıvılcımlı’yı okumazlar. Entelektüel kavrayışımız ne yazık ki daha zayıf durumdadır. Duygu durum bozukluğu olan insanlarda olduğu gibi hayat bizim için ya siyah ya da beyazdır.
Ziya Gökalp’in şu şiirlerini kaçımız biliyoruz?
AĞA KİMDİR?
Baba! Niçin bu hürriyet çıkalı
Ağaların kapıları kapalı
Çünkü! Oğlum Onlar ağa değildi
Şimdi ağa kim olduğu bilindi
Kimdir ağa?
Bizim rençber Mustafa
Çünkü her gün o çift sürer, biz sefa
Babacığım! O âdi bir hizmetçi
Hizmet etmek değil mi en birinci
Vazifemiz, insanlığa kim hizmet
Eder ise onu sever hürriyet
Hürriyetten evvel beylik, ağalık
Zorbalara olmuş idi arpalık
Tarlalarda alın teri dökenler
Zorbalara kulluk eder, dayak yer
Köpeklerden daha sefil yaşardı
Şimdi artık o zulümler kalmadı
Şimdi hizmet edenlerdir ağamız
Şu kadar ki çalışan yalınız
Ameleler değil, zihin yoranlar
Öğüt veren, yol gösteren insanlar
Hekimler de vâizler de rençberdir
Kimi bize şifa, kimi ruh verir… (1)
KÖY
Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır
Çiftlik değil, yoktur beyi, ağası
Her köylünün var bir çifti, tarlası,
Öz evinde o hem bey, hem ağa'dır.
Hiç kimsenin yarıcısı, rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri.
Kalmaz köyde göz eriml ruhunun.
Hakanlığın dört ucunu kuşatır.
Bir tufandan, hlmmetiyle Nuh'unun,
Çanakkale mucizesi parlatır.
Hem kaptanda, hem tayfada keramet
Olmasaydı, bulur muyduk selamet?
Ümmi değil, muallimsiz kalsa da;
İmamı yok, gene bilir dinini.
Dost ve düşman kimdir, tanır dünyada,
Doğru bulur sevgisini, kinini.
Ona cami, mektep, kitap yapınız.
Emin kalır hudutta her kapınız.
Lakin ey Türk, bu mesut köy bitiyor!
Mültezimin, faizcinin, tüccarın
Pençesinde! Diyor: "Beni kurtarın!"
Bu üç işi senden çabuk istiyor!
"Kaldır aşar usulünü, aç banka,
Yap her semtte bir zirai sendika." (2)
Son tahlilde Ziya Gökalp’in toplumculuğu sosyalizme doğru evrilmiştir. Gökalp, Marks ve Engels’in savunduğu üzere sınıf mücadelesi ile değil, tesanütçülük yoluyla sosyalist topluma geçilebileceğini savunmuştur. Türk Ocaklı Ord. Prof. Dr. Fahri Fındıkoğlu’da aynı tezleri dile getirmiştir. Gökalp barışçıl yollarla sınıfsız bir toplumun olabileceğini iddia etmiştir. Yazdıklarında da Sovyet Devrimi’nin paradigmaları eserlerine yansımıştır. Gökalp, Sovyet Devrimini görmüş bir aydındı. Türk Ocakları’nda da Rusya’dan gelmiş Türk aydınları vasıtasıyla Rusya’da olup bitenlerden haberdar olmuştur.
Kaynakça
- Cavit Orhan Tütengil, Ziya Gökalp Üzerine Notlar, Türk Sosyoloji Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1956, s. 23-24; Ziya Gökalp, “Ağa Kimdir”, Peyman Gazetesi, 1909.
- Bkz. Ziya Gökalp, Yeni Hayat, İkbal Kitabevi, 1941.