Sosyalizmin altın çağını yaşamadığını herhalde herkes kabul edecektir. 70’li yıllarda dünyanın üçte biri sosyalizm ideolojisi ile idare edilmiş ve diğer üçte ikilik kesimde de saygın bir düşünce sistematiği olarak kabul edilmiştir. 91’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla liberal serbest piyasacı ekonomi modeli sosyalizme karşı zafer kazanmıştır. Tek kutuplu dünyada adaletsizliklerin çok daha fazla olduğu da bilinen gerçek. “Şeytan komünizm” yenildi ancak daha güzel bir dünya tezahür etmemiştir.
Peki sosyalist sol neden yenildi?
Önsel olarak İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra sistem kendisini reforme etmeliydi ancak komünist liderler bu durumu öngöremedi. Savaş zamanı uygulanan başarılı merkeziyetçi devlet modeli ile her şeyin idare edilebileceğini düşündüler. İşçi ve köylü sınıfına haddinden fazla güvendiler. Oysa tarihin itici güçleri tarih boyunca din adamları ve burjuvazi olmuştur. Komünist liderler orta sınıfı küçümseyerek onlara küçük burjuva diye aşağılamış ve onların yarattığı demokrasiyi de burjuva demokrasisi diye küçümsemişlerdir. Devrimlere önderlik yapanların küçük burjuva olduğunu idrak edememişlerdir. Gramsci’nin öngördüğü sivil toplumu küçümsediler. Oysa Gramsci’nin ön gördüğü model Marksist bir sivil toplum modeliydi. Şimdiki dışa bağımlı sivil toplum modelinden bahsetmemiştir. Demokrasi ile sosyalizm arasında korelasyon kuramadılar. Bu durum onların yeterince sosyalist olmadığından kaynaklanmaktaydı. Bugün siyasi literatürde yer alan demokratik sosyalizm düşüncesi daha çok incelenmeye muhtaçtır. Sosyalist bir idarede her türlü düşünceden gazete ve dergi çıkmalı hatta seçimlerde sosyalistler kaybederse liberal bir partiye iktidarı devredecek anlayışta demokratik olgunluğa erişmelidir.
Bilindiği üzere Türkiye’deki sosyalist sol dünyada en çok bedel ödemiş sosyalist harekettir. Türkiye’den sonra Latin Amerika ülkeleri gelmektedir. Ancak ödenen bütün bedellere rağmen %10’luk oy oranının olmaması başarısızlıktır. Bu başarısızlığın en büyük nedeni de sosyalist solun illegal yollara başvurarak silahlı mücadele metotlarını kullanmasıdır. Silahlı mücadele parti kadrolarını kitlelerden koparmıştır. Sosyalistlerin gideceği tek yol vardır: “Demokratik yollardan işçi ve köylü sınıfını iktidara getirebilmek” Bu imkânsız bir şey değildir. Haklı gördükleri düşüncelerini halka iyi anlatabilirlerse Türkiye’de sosyalist bir yönetim neden olmasın? Aksi halde silahlı mücadele yöntemi Türkiye’nin sosyolojisine aykırıdır. Zira Türkiye’de devleti kutsayan ve ona silah çekenin yok olmasını isteyen bir zihniyet mevcuttur.
Türkiye’de 1971 Muhtırası ve 1980 Darbesi ile sosyalist sola büyük darbe vurulmuştur. İşçi ve köylülerin rolünü küçümsemiyorum ancak gerçekçi olmak lazım. Bu darbelerle sözü edilen toplumsal sınıfların emek hafızası silinmiştir ve git gide daha kötü kuşaklar gelmiştir. O halde bilinenleri tekrarlamak yerine yeni söylemlerle kitlelere ulaşmak gerekir. 19. yüzyılın terminolojisi ile konuşmanın toplumda bir karşılığı yoktur. Zaten Marksizm’in dilini anlamak da her yiğidin harcı değildir. 20. yüzyılın ortalarında yaşamıyoruz o halde Ortodoks kalmak çağın gerisinde kalmak demektir. Planlı ekonomi modeli sosyalizmin olmazsa olmaz şartı da değildir. Zira bu düşünceyi sistematikleştiren Enrico Barone adında bir askerdir. Sosyalist de değildir. Sovyetler planlı ekonomi modelini bu askerin sistematikleştirdiği düşünceden almıştır.
Sonuç olarak sosyalistler öncü kuvvet fikrini yeniden ele almalıdır? Hedef kitlelerini iyi tayin etmelidir. Cihangir solculuğu yapacağına eskiden olduğu gibi gecekondulara gitmelidir. Örneğin; Prekarya adında yeni bir toplumsal sınıf ortaya çıktı. Kim bunlar? Güvencesiz, asgari ücretin altında çalışan veya kayıtsız iş gücü. Sosyalistler bu insanlara ulaşmalıdır. Mazide yaşamayı bırakmak lazım. Sosyalistlerin hamiliğini yapacak bir güç de yok şuan da. O halde adımlarını atarken daha dikkatli olmalılar. İllegaliteyi bırakıp legal siyaset yapmalılar. Hem bir devrimci kolay mı yetişmektedir? Bu insanların eline silah verip öldürülmeleri, ölüm orucuna yatıp heba olmaları taktik stratejik açıdan doğru değildir.
Bu proseste Laclau ve Mouffe tekrar incelenmeli… Konu çok uzun özetlemeye çalıştım…