Rusya’nın Arap Baharına Bakış Açısı Nasıldı?

Dr. Girayalp Karakuş

         Rusya’da modern dönem (20.yy) milliyetçilik, komünizm ve liberalizm düşüncesinin etkisiyle geçmiştir. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yeni kurulan Rusya Federasyonu, 1991-1994 arası dönemde Batılı değerlere yakınlaştı. Ancak halk Batılı değerleri benimsemedi. 2011’de yapılan bir araştırmaya göre (Levada Merkezi) Rus toplumun %10’u ülkesini Avrupa’nın, %6’sı da Asya’nın bir parçası olarak görüyor; %74’lük kesim ise Rusya’yı ikisinden de bağımsız bir Avrasya ülkesi olarak kabul ediyor ve yeni liberal yapıyı benimsemiyor. (1) Rusya 1994 yılından itibaren Primakov Doktrinine geçmiştir. Doktrine göre; eski Sovyet coğrafyası Rusya’nın etki alanları olarak görülmüştür. Yeltsin’in zayıf liderliğinden sonra yerine geçen Putin ile Rusya farklı bir noktaya evrilmiştir. 1990’lı yılların siyasi ve ekonomik açıdan sıkıntılar çeken Rusya’sı gitmiş yerine kendinden emin ve yeniden dünya liderliğine oynayan Rusya gelmiştir. Rusya ilk olarak gücünü Çeçenistan’da ve daha sonra Gürcistan’da deneyimlemiştir. Son olarak Ukrayna’da da işler yolunda gitmektedir.

            2010 yılında başlayan Arap Baharı ile Rusya yeni bir sorunla karşılaşmıştır. Rusya’nın Arap ülkelerinde başlayan halk hareketlerine tavrı ne olacaktı? Rusya halk hareketleri başladığında bölge halkının sesine kulak verilmesi gerektiği yönünde tavır almıştı ancak bu politikası kısa süreli olmuştur. Çünkü ayaklanmalar neticesinde demokratik yönetimler ortaya çıkmamıştı aksine Rusya’nın başına bela olacak IŞID gibi terör örgütleri türemişti. Rusya’ya göre; Arap ülkelerinde çıkan ayaklanmalarda Batı’nın rolü vardı ve asıl hedef de “Rusya” idi. (2) Ayrıca Putin modern zamanların klasik milliyetçi ve laik liderlerindendi. Ayaklanmalar neticesinde devrilen Kaddafi, Hüsnü Mübarek ve Beşir Esad gibi. (3) Rusya, seküler milliyetçi bu liderlerin yerine siyasal İslamcı liderlerin iktidara gelmesini hoş karşılamamıştır.  Rusya’da sadece liberaller Arap Baharını desteklemiştir ama onlar da Gürcistan ve Ukrayna’da olduğu gibi liberal “turuncu devrim”lerin olması şartıyla.(4) Liberaller de Arap Baharının olduğu yerlerde Müslüman Kardeşler tarzı yapılanmaların olmasını istememişti.

            Arap Baharından sonra Mısır’ın Rusya açısından farklı bir önemi vardı. Müslüman Kardeşler iktidara geldiğinde Putin, Mursi ile iyi ilişkiler kurulabileceğini düşünmüştür. Sisi iktidarı devraldığında ise Rusya, Sisi ile işbirliğine girmiştir. Hatta ikili ilişkilerde Sovyet döneminde kurulan iyi ilişkilere de atıflar yapılmıştır. Rusya’nın Mısır’daki politikası pragmatikti. Libya’da ise Rusya, Kaddafi ile iyi ilişkiler geliştirmişti. Ancak ABD ve Batı, Rusya’nın müttefiki Kaddafi’yi devirince Rusya’nın Ortadoğu’daki rolü sorgulanmaya başlamıştı. Buna karşılık Rusya, Libya’daki iç savaşta Batı karşıtı muhalefete destek vermiştir. (5) Sonrasında ise Rusya, Suriye’ye müdahale ederek bölgedeki etkinliğini konsolide etmiştir. İran, Ortadoğu’da Rusya ile paralel politikalar izlemektedir. Ortadoğu ülkeleri ortaya çıkan sorunlarda Rusya’yı arabulucu olarak görmektedir. Şuanda Rusya izlediği pro-aktif siyasetle bölgesel güç olmaktan süper güç olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Asya’daki güvenliğini ise Çin ile yapacağı ittifaka bağlıdır. Çünkü Çin olmadan Rusya’nın ABD ile tek başına mücadele etmesi son derece zordur.(6) Bu proseste Rusya ve Çin’in yeniden uyanışı ile tarihin sonu tezinin geçerliliğini yitirdiği söylenebilir.  

Kaynakça

1) Aleksandr Sotniçenko “Arap Baharı” Sürecinde Rusya’nın Ortadoğu Politikası” https://www.bisav.org.tr/Bulten/165/970/%E2%80%9Carap_bahari%E2%80%9D_surecinde_rusya_nin_ortadogu_politikasi_ Son Erişim Tarihi: 29.06.2024

2) Salih Yılmaz, Rusya Neden Suriye’de, 1. B.,Yazar Yayınları, Ankara, 2016, s. 145-146.

3) Sotniçenko, agm.

4) Sotniçenko, agm.

5) Yılmaz, age, s. 149.

6) Yılmaz, age, s. 150-152.